15 Şubat 2009 Pazar

II.KİŞİSEL İLETİŞİM ARACI OLARAK İNTERNET

II.KİŞİSEL İLETİŞİM ARACI OLARAK İNTERNET


İnternet hayatımıza girdikten sonra çeşitli alanlarda kendini vazgeçilmez kıldı. Bunların ilki kişisel iletişimdir.

Daha önceki dönemleri bir yana bırakırsak, birkaç yıl öncesine kadar komşu işyerlerinde bir yazıyı yollamak için faks arar veya ertesi günü bekleyip postaneye giderdik. Yine evlerdeki telefonlarımızla yurtdışındaki yakınımızla konuşmak için ay sonunda bir maaşı Türk Telekoma verirdik.

Uzak yerlerde ve ülkelerdeki akrabaların çocuklarının ne kadar büyüdüğünü görmek için “yaz olsunda izne gelsinler” diye gözümüz yollarda kalırdı. Şimdi bu özlemler ve sıkıntılar ortadan kalktı. Ki eğer bilgisayar kullanmayı bilenimiz varsa. Yok ise, ev veya işyeri bilgisayara henüz kavuşamamışsa da sorun kalmadı. Gidin bir internet kafeye uzaklardaki oğlunuzla görüntülü telefonla konuşun. Akrabaların çocuklarının resimlerini internetten izleyin. Kızınızla Fransa Türkiye arasında sohbet edin. Bir evrak gerekiyorsa fakslatın veya ilgili yere fakslayın. Reklamlardaki kokareççi gibi imeyil atın!

İşte kişisel iletişim aracı olarak internet bir yanda iletişimin hızını, diğer yanda kalitesini ve ücretini değiştirdi.

Kişisel iletişim aracı olarak internetin Hukuk ile ilk kesişme noktası evinize aldığınız telefon hattı veya mobil telefona aldığınız telefon hattıdır. Bu hat ülkemizde sabit telefonların tekeli Türk Telekom tarafından sağlanmaktadır. Telgraf ve Telefon Kanunu ile ilgili kanunlarda değişiklik yapan 4502 sayılı Kanun’a göre, Türk Telekom, bu Kanun çerçevesinde her türlü telekominikasyon hizmetlerini yürütmeye ve telekominikasyon altyapısını işletmeye yetkilidir.Bu yetkiye ilişkin hak ve yükümlülükleri Ulaştırma Bakanlığı ile imzalanacak görev sözleşmeleri ile belirlenir. Kanuna göre Türk Telekom 2004’e kadar ulusal ve uluslararası ses iletimi telefon hizmetlerini tekel olarak yürütecektir. Bu tekele alt yapı kurma da dahildir. Bunun dışındaki iletişim hizmetlerinin kimlere, hangi koşullarla gördürüleceğini Bakanlık belirler. Bu hizmeti imtiyaz sözleşmesi veya başka yolla alanlar adil ve eşitlikçi olmak kaydıyla ücretlerini kendileri belirlerler. Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 7. maddesine göre hükümetin telefon görüşmelerinden dolayı sorumluluğu yoktur. Kanuna aykırı olarak telekominikasyon tesisi kuran ve bu hizmeti verenlere altmış milyar liraya kadar varan para cezalarının yanı sıra bu işte ısrar edenlere iki yıla kadar hapis cezası da verilir. Türk Telekom'dan alınan numara yani hat kullanımı hakkı haczedilemez. Bu yeni Kanunla bu arada Başbakan ve ilgili bakanlarında katılacağı Haberleşme Yüksek Kurulu kurulmuştur.

Mobil telefonları ise isterseniz bir yurtdışı kuruluştan veya Ulaştırma Bakanlığının verdiği imtiyazı pazarlayan Türkcell, Telsim gibi kuruluşlardan alırsınız.

Bu noktada ilk gözümüze çarpan abonelik sözleşmeleridir. İster İdare Hukuku’nu uygulayan bir kamu kuruluşu ile abonelik sözleşmesi imzalayın veya isterseniz bir özel telefon kuruluşu ile kargacık burgacık yazılardan oluşan bir sözleşme imzalayın burada Borçlar Hukuku’nun “genel işlem şartları” devreye girer.

Kitleye aynı anda sunulan bir ürün veya hizmete ilişkin olarak biz avukatlar toplanır “bu müşterilere nasıl yaparız da hiç bir hak tanımayız“ diye birçok maddeden oluşan ve genellikle küçük yazılmış bir metni Ortaya çıkarırız. Siz de formalite deyip ürün ve hizmeti alırken bunu imzalarsınız. Sonra problem çıktığında elimizdeki sözleşmeye bakıp, “hay allah, öyle bir belgeye imza atmışım ki hiç bir şeye hakkım yok, bütün zararları sineye çekeyim” dersiniz.

Halbuki Borçlar Hukuku’na göre ürün veya hizmet satıcısının tek taraflı yararları düşünülerek hazırlanmış bu tip sözleşmelerdeki tüketicinin durumunu ağırlaştıran hükümlerin hepsi hakkaniyet ve Adalet’e aykırı düştüğünden geçersizdir.[1]

Hukuk ve İnternet’in ikinci kesişme noktası bir bilgisayar almaktır. Bunda ise Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve Borçlar Kanunu’nun menkul mal alımı ile ilgili kuralları geçerlidir. Elektronik Ticaret bölümünde geniş olarak alım satım ve tüketiciyi koruma hakkındaki kuralları açıklayacağız.

Daha sonra bir internet servis sağlayıcı kullanmanız gerekir. Yurt dışındakilerden birini seçebilir veya Ulaştırma Bakanlığı ve Türk Telekomla anlaşma yapan bizimkilerden biri ile anlaşabilirsiniz. Bu servis sağlayıcı aynı zamanda erişim sağlayıcı, server ve host da olabilir. Bu kuruluş da size kargacık burgacık yazılardan oluşan bir sözleşmeyi –ki sözleşmeyi okuyunca görürsünüz bu şirket hiçbir şeyden sorumlu değildir- aldığınız paketin içine koyarak ulaştırır. Çoğu, içine koyduğu bu sözleşmede; otobüs ve uçak şirketlerinin biletlerinde olduğu gibi “bu paketin içindekini kullandığınız anda bu sözleşme şartlarını kabul etmiş sayılırsınız” der.

Öncelikle Türk Hukukunda, Borçlar Kanunu ilk maddesine göre; sözleşme olması için taraf iradelerinin uyuşması gerekir. Bu uyuşma bazı tür işlerde yazılı olarak yapılmak gerekiyorsa bile genel olarak sözle de olabilir. Yazılı olan sözleşmelerde uyuşulduğunu ispatlamanın şartı, aynı Kanunun 13 ve 14. maddelerine göre el yazısı ile imzalanmış olmasıdır. Örf ve adetçe kabul edilen hallerde mühür basma gibi bir alet vasıtasıyla imza da kabul görür. Sözlü anlaşmalarda ise ispatlamak için görgü ve duyma tanıkları getirmek gerekir.

Bu kurallara göre satın alınan paketin içine koyulan sözleşmelerde bizim imzamız olmadığı için bunlar geçersizdir ve bizi bağlamaz. Yargıtay, ön tarafı imzalı bir konşimento belgesinin arkasına yazılmış bazı sözleşme şartlarını bile altında imza olmadığı için geçersiz olduğuna karar vermiştir.[2]

Bazıları da disketi yerleştirip programı yüklediğinizde bir sözleşme metni çıkarıp bunun altına “kabul ediyorum” beyanını yazarlar. Ancak bizim hukukumuzda bilgisayar çıktılarının delil olması için bu alanda ya bir özel delil sözleşmesi olması gerekir veya ilgilinin bunun altında bizim imzamızı alması gerekir.

Çok uyanıkları ise bu kuralları bildiğinden paketin içine sözleşme koyuyor ve bunu imzalayıp yollayın diyor ancak bunun takibini yapmıyor veya yapamıyor.

Bence imzalanmış olsa bile yine genel işlem şartları doğrultusunda bu tip maddelerin üzerinde pazarlık yapamadığınız, hukuki anlamda irade uyuşması yapamadığımız ve oldu bittiye getirilip “ya sev ya terket” der gibi almazsan güle güle dendiği için bunların çoğu geçersizdir.

Öncelikle Yargıtay ve sigorta sözleşmeleri için Türk Ticaret Kanunu’nun 1266. maddesi bu şartların “kolayca ve zahmetsizce okunabilecek tarzda basılmış” olmasını şart koşmaktadır. Yine TTK 766 maddesi taşıma sözleşmelerinde taşıyıcının sorumluluğunu hafifleten ve kaldıran hükümlerin geçersiz olduğunu söylemektedir.

İkinci olarak hangi sözleşme olursa olsun kanunların emredici kurallarına, ahlaka ve kişilik hakları ile kamu düzenine aykırı olamaz. Olursa geçersizdir. Yargıtay otomobil satışında imzalatılan böyle karmaşık bir sözleşmenin içinde bulunan ve satıcıya otonun teslim süresini tek taraflı olarak ilanihaye uzatmasına imkan veren bir maddeyi dürüstlük kuralına aykırı bularak geçersiz saymıştır.[3]

Ayrıca Anayasanın eşitlik ve sosyal devlet anlayışı ile ilgili maddeleri, Borçlar Kanunu’nun sözleşmelerin geçersizliği ile ilgili maddeleri ile birlikte yorumlanırsa; hakimlerin şirketler karşısındaki güçsüz tüketicileri koruyacak tedbirleri alacağını akla getirmektedir.

Sözlü sözleşmeler ise her türlü kanıtlanabilir ve tanık gösterilebilir. Ama Hukuk Usulü Kanunu’na göre belli bir miktarı aşan davalarda arada akrabalık ilişkisi veya bu yönde bir teamül yoksa tanık gösterilemez. Ayrıca Ticaret Mahkemelerindeki tacirler arasındaki ve ticari işlere ilişkin davalarda tanık dinlenme yolu kullanılmadığından bunlarda ispat sorunu yaşanır.

Peki hocam, tüketiciyi bu kadar korudun. Acaba servis sağlayıcı olsan ne yaparsın diye sorarsanız onunda yolu var. Ben olsam bir sözleşme yollarım ve bu sözleşmenin bir takım vaadlerle imzalanıp geri yollanmasını sağlarım. Ya da bir sözleşmeyi bilgisayar ortamında imzalatmışsam öyle bir bilirkişi bulurum ki benim verilerimi izleyip onun bilgisayarından gelen “kabul ediyorum” beyanını rapora yazdırıp takdiri delil olarak mahkemede kullanırım. Burada imza olmasa bile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 367. maddesi gereği hakim karar verirken bu gibi raporları ispat aracı ve dayanak alabilir. Yargıtay bilgisayarda tutulan muhasebe kayıtlarının bilirkişilerce incelenmesi sonucu yazılan raporlarında aradaki alacak verecek ilişkisi için bilgisayar kayıtlarını delil olarak kabul etmektedir.[4] İspat konusuna e-ticaret açısından sözleşmenin kurulması safhasında ayrıca değineceğiz.

Bu genel kuruluş işlemlerinden sonra kişisel iletişim esnasında Hukuk ile diğer kesişme noktalarını irdeleyelim. Birine bir şeyi telefon veya mektup ile söylerken nasıl ahlak ve hukuk kurallarına uyarsınız; işte internet aracılığı ile kişisel iletişim kurarken de iletişim kurduğunuz kişiyi veya bu esnada üçüncü kişileri hedef alıp, onları kişilik hakları olan ismi, ailesi, onuru, işi, şirketi, kurumu, ürettiği mal ve hizmetler gibi hususlarda incitmeyin. Yoksa bu kişilerin şikayeti üzerine hapsi boylar maddi ve manevi tazminat davalarına maruz kalırsınız. Aynı şekilde Kuruluş ve Şirketlere ve bunların üyelerine ve malları ile hizmetlerine karşı da beyanda bulunurken haksız rekabet hükümlerine ve bu ifadelerin doğru olmasına dikkat edelim. Öte yandan aşağıda yayıncılık bahsinde açıklayacağımız gibi Devlet güvenliği aleyhine olacak kelime ve bildirimlerden kaçının. Kişilik haklarına saldırı şeklindeki ifadelerden dolayı ortaya çıkan hukuka aykırılıklara aşağıda İnternet Yayıncılığı Bölümünde daha geniş olarak değiniyoruz. Tekrar söyleyeyim. Aşağıdaki kitle iletişiminde geçerli olan Kanunlar hakkındaki açıklamalarımızın bir çoğu kişisel iletişime uyabilir. Aman!



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Tekinay,Akman,Burcuoğlu ve Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, İstanbul 1993, s157 vd.

[2] a.g.e.,s 158

[3] a.g.e., s163

[4] Yargıtay 19. H.Dairesi 95/4594 E. 95/5616 K. Sayılı kararı ( www.yargitay.gov.tr. Sitesinden alınmıştır).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder