7 Şubat 2009 Cumartesi

Fotoğraf Albümü























site haritası

webtoloji yayına başladı - webtoloji
Hakkımda - webtoloji
site haritası - webtoloji
Fotoğraf AlbÌmÌ - webtoloji
Winamp Full 5.541 free download tam sÃŒrÃŒm ÃŒcretsiz - webtoloji
WinRAR 3.80 full free download ÃŒcretsiz indir - webtoloji
Multi MSN Çoklu Windows Live Messenger free download - webtoloji
KASIK FITIÄžI - webtoloji
BESÄ°NLERÄ°N BEYÄ°N FONKSÄ°YONLARI ÃœZERÄ°NDE ETKÄ°LERÄ° - webtoloji
Deprem Hakkında Teknik Bilgiler - webtoloji
Çocuğumuza grip aşısı yaptıralım mı? - webtoloji
Google Earth profosyonel 5.0.11337 ß free download - webtoloji
ÃœCRETSÄ°Z Okey Oyunu Ä°NDÄ°R 2.1 - webtoloji
Nero 9.2.6.0 FREE DOWNLOAD - webtoloji
Messenger Plus! Live 4.80.356 - webtoloji
LimeWire 5.0.11 free download - webtoloji
Windows Live Messenger 8.5 TR free download - webtoloji
Remmy bonjasky kimdir? - webtoloji
Gökhan Saki (Gökhan Saki Kimdir? - Gökhan Saki Hakkında) - webtoloji
Hazır CV Örneği Hazır Örnek Resimli Boş CV Örnekleri - webtoloji
Çalınan Msn Şifrenizi Geri Alma Yöntemleri - webtoloji
Hadise DÌm Tek Tek Şarkısının TÌrkçesi - webtoloji
Badry Hari kimdir - webtoloji
MOBBÄ°NG - webtoloji
Pragmatizm - webtoloji
Yiyeceklerle deÄŸiÅŸen psikolojimiz - webtoloji
MESNEVÄ°'DEN - webtoloji
paradigma(zihinsel harita)deÄŸiÅŸtirmek - webtoloji
HARÄ°KA BÄ°R YAZI.KESÄ°N OKUYUN.... - webtoloji
İşte mutsuz olmamızın nedenleri - webtoloji
Besinlerin Beyin Fonksiyonları Üzerine Etkileri - webtoloji
Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERDE GÃœVEN - webtoloji
suçluluk ayşe arman - webtoloji
ÖzgÌvenimiz var mi? - webtoloji
Çocuk Eğitiminde Aile Tipleri - webtoloji
Önce Kendi Reklamınızı Yapın! - webtoloji
Blog Tasarımında 5 Temel Hata - webtoloji
Bloglar için Altın Tavsiyeler - webtoloji
Blog Nedir? Blog Çeşitleri? - webtoloji
İyi Bir Blog Nasıl Olmalıdır? - webtoloji
adsense reklamını yerleştirmenin ip uçları - webtoloji
google reklamlarından ne kadar kazanırım? - webtoloji
google adsense banlanma nedenleri - webtoloji
adsense kullanıcılarına tavsiyeler - webtoloji
seo bilgileri 1 - webtoloji
yapılan seo hataları - webtoloji
Google sandbox nedir nasıl kurtulurum - webtoloji
BACKLINK ARTTIRMA YOLLARI - webtoloji
google sitenizi nasıl indexler - webtoloji
google sponsor bağlantıları - webtoloji
SEO ve ARAMA MOTORU OPTIMIZASYONU - webtoloji
adsenseden para kazanma ip uclari - webtoloji
sitenizin ziyaretci sayısını arttırmak - webtoloji
PageRank hileleri - webtoloji
en etkili seo yontemleri - webtoloji
gelecek pagerank - webtoloji
en kaliteli backlinkler - webtoloji
SEO SIRLARI - webtoloji
BLOG DÃœNYASI VE GOOGLE - webtoloji
VÄ°RÃœSLER - webtoloji
BİYOLOJİ SÖZLÜĞÜ - webtoloji
HÃœCRE - webtoloji
GENETÄ°K (KALITSAL HASTALIKLAR) - webtoloji
ÇEVRE KİRLİLİĞİ - webtoloji
YenidoÄŸan BebeÄŸiniz - webtoloji
BebeÄŸiniz ve Uyku - webtoloji
Tuvalet Eğitimine Hazır mıyız? - webtoloji
Tuvalet EÄŸitimi - webtoloji
Çocukla Seyahat - webtoloji
Çocuklarda Kulak Burun Boğaz Hastalıkları - webtoloji
Bebeğiniz 8-12 aylık - webtoloji
Bebeğiniz 4-7 aylık - webtoloji
Bebeğiniz 1-3 aylık - webtoloji
YenidoÄŸan bebeÄŸinizin bÃŒyÃŒmesi - webtoloji
Pediatrik Anestezi - webtoloji
DEPREM SONRASI ETKÄ°LENME - webtoloji
Çalışan Anneler - webtoloji
BOŞANMA ve ÇOCUK - webtoloji
Suçiçeği - webtoloji
Kusma ve Ä°shal - webtoloji
Kolik- gaz sancısı - webtoloji
Kızıl: - webtoloji
Kızamıkçık: - webtoloji
Kızamık: - webtoloji
Çocuklarımızı Bulaşıcı Hastalıklardan Nasıl Koruyalım ? - webtoloji
DökÌntÌlÌ Hastalıklar: - webtoloji
Ateş ÖlçÌmÌ - webtoloji
Ateş ve Çocuklar - webtoloji
Çocuklarda Astım Hastalığı - webtoloji
DökÌntÌlÌ Hastalıklar - webtoloji
ÇOCUKLARDA GÖZ KAYMASI- ŞAŞILIK - webtoloji
ÇOCUKLARDA GÖZ HASTALIKLARI - webtoloji
FİSSÜR ÖRTÜCÜLER - webtoloji
DÄ°ÅžLERE GELEN ANÄ° DARBELER SONUCU OLUÅžAN ZARARLAR - webtoloji
ÇOCUKLARDA DİŞLERİN SÜRME DÖNEMLERİ - webtoloji
Parmak Emme, Emzik Emme ve DiÅŸlere Etkileri - webtoloji
Diş çÌrÌklerini önlemek veya en aza indirmek için - webtoloji
Dişlerdeki çarpıklıkların (ortodontik bozukluklar) zararları : - webtoloji
Biberon çÌrÌğÌ nedir? - webtoloji
TELEVİZYONUN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ - webtoloji
ÇOCUKLARIN DÜNYASI - webtoloji
0-12 YAŞ ÇOCUĞUNUN KİŞİLİK GELİŞİMİ - webtoloji
ÇOCUĞUN NORMAL GELİŞİMİ VE GELİŞİMİN AŞAMALARI - webtoloji
0-12 YAŞ ARASI ÇOCUKLARDA CİNSEL GELİŞİM - webtoloji
BEBEKLERDE GÖRÜLEN PSİKİYATRİK DURUMLAR - webtoloji
Ä°NMEMÄ°Åž TESTÄ°S - webtoloji
HAYALARDA ŞİŞLİK (HİDROSEL) - webtoloji
KASIK FITIÄžI - webtoloji
BebeÄŸiniz ve Siz - webtoloji
BebeÄŸiniz yeteri kadar besleniyor mu? - webtoloji
2-5 yaş arası çocukların beslenmesi - webtoloji
Meme İltihabı-Mastit - webtoloji
Yiyecek ve içeceklerle aldığımız kafein anne sÌtÌne geçer mi? Bebeği etkiler mi? - webtoloji
GöğÌslerin aşırı dolması ve şişmesi - webtoloji
Emzirme Sorunları - webtoloji
ÇOCUKLARA ANNE SÜTÜNE EK OLARAK 6. AYDAN BAŞLAYARAK VERİLECEK YİYECEKLERİN HAZIRLANMASI - webtoloji
Anne SÌtÌ - webtoloji
Emziren anne dietinde uyulması gereken kurallar - webtoloji
DEPREM REHBERI - webtoloji
DEPREM KONUSUNDA SIKÇA SORULAN SORULAR - webtoloji
DEPREMDEN ÇIKARILAN SONUÇLAR VE YAPILMASI GEREKENLER - webtoloji
deprem - webtoloji
FİZİKÎ VE İLÂHÎ BOYUTLARI İLE DEPREM - webtoloji
BEYNÄ°MÄ°ZÄ°N %10'UNU MU KULLANIYORUZ - webtoloji
BAŞIRIYA GİDEN YOLUN ÖNEMLİ AŞAMASI - webtoloji
DÜZENLİ VE VUCUDA YARARLI UYUMAK İÇİN İZLENECEK BASAMAKLAR - webtoloji
UYKU BOZUKLUKLARI - webtoloji
HORLAMA - webtoloji
BAÅžARIYA GÄ°DEN YOLLAR - webtoloji
Belirli Sınıra Kadar Olan Stres İnsanlara Motivasyon Verir - webtoloji
Başarıya ulaşmanın formÌlleri - webtoloji
MUTLULUÄžUN SIRLARI - webtoloji
HEDEFLERE NASIL ULAÅžILIR ? - webtoloji
DEĞİŞİME NE KADAR HAZIRSINIZ ? - webtoloji
Başarılı Olmak İçin - webtoloji
Yönetimde Başarı İçin Altın Kurallar - webtoloji
YÖNETİMDE 32 ALTIN KURAL - webtoloji
DEHANIZI KEÅžFEDÄ°N - webtoloji
ON GÃœNDE KUSURSUZ HAFIZAYA ULAÅžIN - webtoloji
M O T İ V A S Y O N U N G Ü C Ü - webtoloji
H I Z L I O K U M A - webtoloji
Hafıza yeteneğinizi artırın ve kullanın - webtoloji
Genel Hafıza - webtoloji
Beyinin yapısı - webtoloji

Hakkımda

1983 yılında Bartın ilinde dünyaya bir yaz günü geldiğim rivayet ediliyor. :)) 2005 yılında Karaelmas ünüversitesinin Elektrik- Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Şu andada Haberleşme sektöründe hayatımı idame ettiriyorum.

Ünüversitenin 3 . sınıfında ilk pc mi aldım ve böylece bilgisayar dünyasına ilk adımımı atmış oldum. Zamanla internetin yaygınlaşmasıyla ve ucuzlamasıyla internet dünyasına girme fırsatı buldum. Biz zaman sonra web tasarımına merak saldım ve bir çok deneme den sonra değişik sitelerimi yayınlama fırsatı buldum.

Zamanla Sitelerime yeteri kadar insan çekemediğimi fark ettim ve bunun üzerine SEO konusunda uzun süreli araştırmalar yaptım ve bu konuda çok tecrubeler edindim ve uzmanlaştım. Sıradan html sitelerin zamanla istediklerimi vermediğini gördüm ve blog dünyasına girmeye karar verdim.

Blogger la başladım ve diğer bir kaç servisi daha denedikten sonra blogger dan daha iyisinin olmadığını anladım. Ücretsiz olmasına rağmen reklamsız ve çok kaliteli olmasının arkasında tabiki Google ın bir servisi olması yatıyor. Blog yazmak artık bir tutku haline geldi ve yazmaya devam ediyorum.


NOT: Yeni açılan blog sitemizde yazılar yazamak isteyen arkadaşlara her zaman kapımızın açık olduğunu duyurmak istiyorum. Hazır izleyici potansiyeli olan sitemizden kendi yazı ve yorumlarınızla blog alemine sesinizi duyurmak isteyen arkadaşlar aşağıdaki mail adresinden bana mail yoluyla ulaşırlarsa sevinirim.

Ayrıca yeni açılan sitemle belirli bir süre link takas yapılacaktır. İyi seyirler.....

Benle ve sitemle ilgili tüm konularda bana serkan026@gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.

Deprem Hakkında Teknik Bilgiler

Deprem Hakkında Teknik Bilgiler
Deprem Nedir ?
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.
Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.
Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.
Depremin Oluş Nedenleri ve Türleri
Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.
Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.
Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay tatkürenin altında devam edip gitmektedir.
İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde olusmaktadır.
Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemistik.
Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.
İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yerüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
Depremlerinin olusumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.
Bu kurama göre, herhangibir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Aslında kayaların, önceden bir birim yerdeğiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.
Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.
FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.
Düsey hareketlerle meydana gelen faylara da "Egim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düsey hareket bulunabilir.
Deprem Türleri
Depremler oluş nedenlerine göre degişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa baska doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle "TEKTONİK" depremler olarak nitelenir ve bu depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında olusurlar.Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir. İkinci tip depremler "VOLKANİK" depremlerdir. Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar.Yerin derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin maydana geldiği bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da olusan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.
Bir başka tip depremler de "ÇÖKÜNTÜ" depremlerdir. Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.
Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kisi ölmüstür.
Deprem Parametreleri
Herhangibir deprem oluştuğunda, bu depremim tariflenmesi ve anlaşılabilmesi için "DEPREM PARAMETRELERİ" olarak tanımlanan bazı kavramlardan söz edilmektedir. Aşağıda kısaca bu parametrelerin açıklaması yapılacaktır.
ODAK NOKTASI (HİPOSANTR)
Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı noktadır.Bu noktaya odak noktası veya iç merkez de denir.Gerçekte , enerjinin ortaya çıktığı bir nokta olmayıp bir alandır , fakat pratik uygulamalarda nokta olarak kabul edilmektedir.
DIŞ MERKEZ (EPİSANTR)
Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır.Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli larak hissedildiği noktadır.Aslında bu , bir noktadan çok bir alandır.Depremin dış merkez alanı depremin şiddetine bağlı olarak çeşitli büyüklüklerde olabilir. Bazen büyük bir depremin odak noktasının boyutları yüzlerce kilometreyle de belirlenebilir.Bu nedenle "Episantr Bölgesi" ya da "Episantr Alanı" olarak tanımlama yapılması gerçeğe daha yakın bir tanımlama olacaktır.
ODAK DERİNLİĞİ :
Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanınyeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği olarak adlandırılır. Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir.Bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir.Yerin 0-60 km.derinliğinde olan depremler sığ deprem olarak nitelenir.Yerin 70-300 km.derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir.Derin depremler ise yerin 300 km.den fazla derinliğinde olan depremlerdir.Türkiye'de olan depremler genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km.arasındadır.Orta ve derin depremler daha çok bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde olur.Derin depremler çok genis alanlarda hissedilir , buna karşılık yaptıkları hasar azdır.Sığ depremler ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler.
EŞŞİDDET (İZOSEİT) EĞRİLERİ :
Aynı şiddetle sarsılan noktaları birbirine bağlayan noktalara denir. Bunun tamamlanmasıyla eşşıddet haritası ortaya çıkar. Genelde kabul edilmiş duruma göre, eğrilerin oluşturduğu yani iki eğri arasında kalan alan, depremlerden etkilenme yönüyle, şiddet bakımından sınırlandırılmış olur. Bu nedenle depremin şiddeti eşşiddet eğrileri üzerine değil, alan içerisine yazılır.
ŞİDDET :
Herhangibir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.
Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda ve uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan "Şiddet Cetvelleri"ne göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle "Deprem Şiddet Cetvelleri" depremin etkisinde kalan canlı ve cansız herşeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri belirlemektedir.
Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangibir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler Şiddet Cetveli'nde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak tariflenir. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler romen rakamıyla gösterilmektedir. Bugün kullanılan batlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiş "Mercalli Cetveli (MM)" ve "Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)" şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre,şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler.
VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.
MAGNİTÜD :
Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletleri'nden Prof.C.Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan "Magnitüd" tanımlanmıştır. Prof .Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerlestirilmis özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin "magnitüdü" olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir(31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri).
Magnitüd, aletsel ve gözlemsel magnitüd değerleri olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedir.
Aletsel magnitüd, yukarıda da belitildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin maksimum genlik ve periyod değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse yüzey dalgalarından hesaplanılmaktadır.
Genel olarak, hacim dalgalarından hesaplanan magnitüdler (m), ile yüzey dalgalarından hesaplanan mağnitüdler de (M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini birbirine dönüştürecek bazı bağıntılar mevcuttur.
Gözlemsel magnitüd değeri ise, gözlemsel inceleme sonucu elde edilen episantr şiddetinden hesaplanmaktadır. Ancak, bu tür hesaplamalarda, magnitüd-şiddet bağıntısının incelenilen bölgeden bölgeye değiştiği de gözönünde tutulmalıdır.
Gözlemevleri tarafından bildirilen bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez. Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır.
Depremlerin şiddet ve magnitüdleri arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir.
Siddet
IV
V
VI
VII
VIII
IX
X
XI
XII
Richter Magnitüdü
4
4.5
5.1
5.6
6.2
6.6
7.3
7.8
8.4
DEPREMİN DİĞER ÖZELLİKLERİ :
Bazen büyük bir deprem olmadan önce küçük sarsıntılar olur. Bu küçük sarsıntılara "ÖNCÜ DEPREMLER" denilmektedir. Büyük bir depremin oluşundan sonra da belki birkaç yüz adet küçük deprem olmaya devam etmektedir. Bu küçük depremler "ARTÇI DEPREMLER" olarak isimlendirilir ve büyük depremin oluş anına göre bunların şiddetinde ve sayısında azalım görülür.
DEPREM ŞİDDET CETVELİ :
Şiddet cetvellerinin açıklamasına geçmeden önce, burada kullanılacak terimlerin belirtilmesine çalışılacaktır. Özel bir şekilde depreme dayanıklı olarak projelendirilmemiş yapılar üç tipe ayrılmaktadır:
A Tipi : Kırsal konutlar, kerpiç yapılar, kireç ya da çamur harçlı moloz taş yapılar.
B Tipi : Tuğla yapılar, yarım kagir yapılar, kesme taş yapılar, beton biriket ve hafif prefabrike yapılar.
C Tipi : Betonarme yapılar, iyi yapılmış ahşap yapılar.
Siddet derecelerinin açıklanmasında kullanılan az, çok ve pekçok deyimleri ortalama bir değer olarak sırasıyla, %5, %50 ve %75 oranlarını belirlemektedir.
Yapılardaki hasar ise beş gruba ayrılmıştır :
Hafif Hasar : İnce sıva çatlaklarının meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının dökülmesiyle tanımlanır.
Orta Hasar : Duvarlarda küçük çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının dökülmesi, kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının aşağıya düşmesiyle tanımlanır.
Ağır Hasar : Duvarlarda büyük çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla tanımlanır.
Yıkıntı : Duvarların yarılması, binaların bazı kısımlarının yıkılması ve derzlerle ayrılmış kısımlarının bağlantısını kaybetmesiyle tanımlanır.
Fazla Yıkıntı : Yapıların tüm olarak yıkılmasıyla tanımlanır.
Şiddet çizelgelerinin açıklanmasında her şiddet derecesi üç bölüme ayrılmıştır.
Bunlardan;
a) Bölümünde depremin kişi ve çevre,
b) Bölümünde depremin her tipteki yapılar,
c) Bölümünde de depremin arazi üzerindeki etkileri belirtilmistir.
· MSK Siddet Cetveli :
I- Duyulmayan
(a) : Titreşimler insanlar tarafından hissedilmeyip, yalnız sismograflarca kaydedilirler.

II- Çok Hafif
(a) : Sarsıntılar yapıların en üst katlarında ,dinlenme bulunan az kişi tarafından hissedilir.

III- Hafif
(a) : Deprem ev içerisinde az kişi, dışarıda ise sadece uygun şartlar altındaki kişiler tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen hafif bir kamyonetin meydana getirdiği sallantı gibidir. Dikkatli kişiler, üst katlarda daha belirli olan asılmış eşyalardaki hafif sallantıyı izleyebilirler.

IV- Orta Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde çok, dışarıda ise az kişi tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen ağır yüklü bir kamyonun oluşturduğu sallantı gibidir. Kapı, pencere ve mutfak eşyaları v.s. titrer, asılı eşyalar biraz sallanır. Ağzı açık kaplarda olan sıvılar biraz dökülür. Araç içerisindeki kişiler sallantıyı hissetmezler.

V- Şiddetli
(a) : Deprem, yapı içerisinde herkes, dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Uyumakta olan çok kişi uyanır, az sayıda dışarı kaçan olur. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar baştan aşağıya titrerler, asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli derecede sarsılır. Sarkaçlı saatler durur. Az miktarda sabit olmayan eşyalar yerlerini değistirebilirler ya da devrilebilirler. Açık kapı ve pencereler şiddetle itilip kapanırlar, iyi kilitlenmemiş kapalı kapılar açılabilir. İyice dolu, ağzı açık kaplardaki sıvılar dökülür. Sarsıntı yapı içerisine ağır bir eşyanın düşmesi gibi hissedilir.
(b) : A tipi yapılarda hafif hasar olabilir.
(c) : Bazen kaynak sularının debisi değişebilir.

VI- Çok Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde ve dışarıda hemen hemen herkes ratafından hissedilir. Ev içerisindeki birçok kişi korkar ve dışarı kaçarlar, bazı kişiler dengelerini kaybederler. Evcil hayvanlar ağıllarından dışarı kaçarlar. Bazı hallerde tabak, bardak v.s.gibi cam eşyalar kırılabilir, kitaplar raflardan aşağıya düşerler. Ağır mobilyalar yerlerini değiştirirler.
(b) : A tipi çok ve B tipi az yapılarda hafif hasar ve A tipi az yapıda orta hasar görülür.
(c) : Bazı durumlarda nemli zeminlerde 1 cm.genişliğinde çatlaklar olabilir. Dağlarda rastgele yer kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde değişiklikler görülebilir.

VII- Hasar Yapıcı
(a) : Herkes korkar ve dışarı kaçar, pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler. Sarsıntı, araç kullanan kişiler tarafından önemli olarak hissedilir.
(b) : C tipi çok binada hafif hasar, B tipi çok binada orta hasar, A tipi çok binada ağır hasar, A tipi az binada yıkıntı görülür.
(c) : Sular çalkalanır ve bulanır. Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda kaynak suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar. Bir kısım kum çakıl birikintilerinde kaymalar olur. Yollarda heyelan ve çatlama olabilir. Yeraltı boruları ek yerlerinden hasara uğrayabilir. Taş duvarlarda çatlak ve yarıklar oluşur.

VIII- Yıkıcı
(a) : Korku ve panik meydana gelir. Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp, düşer. En ağır mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Asılı lambalar zarar görür.
(b) : C tipi çok yapıda orta hasar, C tipi az yapıda ağır hasar, B tipi çok yapıda ağır hasar, A tipi çok yapıda yıkıntı görülür. Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş duvarlar yıkılır.
(c) : Dik şevli yol kenarlarında ve vadi içlerinde küçük yer kaymaları olabilir. Zeminde farklı genişliklerde cm.ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana çıkabilir. Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir.

IX- Çok Yıkıcı
(a) : Genel panik. Mobilyalarda önemli hasar olur. Hayvanlar rastgele öte beriye kaçışır ve bağrışırlar.
(b) : C tipi çok yapıda ağır hasar, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda yıkıntı, B tipi az yapıda fazla yıkıntı ve A tipi çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer. Bentlerde önemli hasarlar olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu rayları eğrilip, bükülür yollar bozulur.
(c) : Düzlük yerlerde çokça su, kum ve çamur tasmaları görülür. Zeminde 10 cm. genişliğine dek çatlaklar oluşur. Eğimli yerlerde ve nehir teraslarında bu çatlaklar 10 cm.den daha büyüktür. Bunların dışında, çok sayıda hafif çatlaklar görülür. Kaya düşmeleri, birçok yer kaymaları ve dağ kaymaları, sularda büyük dalgalanmalar meydana gelebilir. Kuru kayalar yeniden sulanır, sulu olanlar kurur.

X- Ağır Yıkıcı
(b) : C tipi çok yapıda yıkıntı, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda fazla yıkıntı, A tipi pek çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu rayları eğrilir. Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke yollarda kasisler olusur.
(c) : Zeminde birkaç desimetre ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Bazen 1 m. genişliğinde çatlaklar da olabilir. Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya düşmeleri meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir suları karalar üzerine taşar. Yeni göller olusabilir.

XI - Çok Ağır Yıkıcı
(b) : İyi yapılmış yapılarda, köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında tehlikeli hasarlar olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir. Yeraltındaki borular kırılır.
(c) : Yer, yatay ve düşey doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve çamur fışkırmaları görülür.

XII- Yok Edici (Manzara Değişir)
(b) : Pratik olarak toprağın altında ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar.
(c) : Yer yüzeyi büsbütün değişir. Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön miktarları izlenebilir. Kaya düşmeleri ve nehir versanlarındaki göçmeler çok geniş bir bölgeyi kaplarlar. Yeni göller ve çağlayanlar oluşur.

ŞİDDET, ZEMİN İVMESİ, HIZ VE YAPI TİPLERİNDEKİ HASAR ARASINDAKİ İLİŞKİLER

Şiddet
Zemin İvmesi (gal) (0.1-0.5 sn periyod aralığı için)
Yer Titresiminin (0.5-2 sn periyod hızı cm/sn aralığı için)
YAPI TİPLERİ
Ax
Bx
Cx
V
12-15
1.0-2.0
%5 Hafif hasar
-
-
VI
25-50
2.1-4.0
% 5 Orta Hasar
% 50 Hafif Hasar
%5 Hafif hasar
-
VII
50-100
4.1-8.0
% 5 Yıkıntı
% 50 Agır Hasar
%5 Orta hasar
% 5 Hafif hasar
VIII
100-200
8.1-16.0
% 5 Fazla Yıkıntı
% 50 Yıkıntı
%5 Yıkıntı
% 50 Agır Hasar
% 5 Agır hasar
% 50 Orta Hasar
IX
200-400
16.1-32.0
% 50 Fazla Yıkıntı
% 5 Fazla Yıkıntı
%50 Yıkıntı
% 5 Yıkıntı
% 50 Agır Hasar
X
400-800
32.1-64.0
% 75 Fazla Yıkıntı
%50 Fazla Yıkıntı
% 5 Fazla Yıkıntı
% 50 Yıkıntı


Aşağıdaki teknik bilgiler Kandilli rasathanesinden alınmıştır.
Depremle İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Dünyada kaydedilen en büyük deprem hangisidir? 1900 den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta Şilide olmuştur (magnitude 9.5 Mw).
Yeryüzünde en az sallanan kıta hangisidir? Depremi en az olan kıta Antartikadır.
Magnitüd ve Şiddet arasındaki fark nedir? Magnitüd depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür.(Magnitüd / Şiddet karşılaştırması)
Depremin Magnitüdü Nedir? Depremin Magnitüdü, belli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır. (Richter-ML, mb, MS, MW)
Artçı Deprem (Aftershock) nedir? Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir.
Artçı Depremler (Aftershocklar) ne kadar süre ile devam eder? Belli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da...
Depremin Şiddeti Nedir?Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır. Şiddetin ölçüsü, insanların deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüe alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp bütünü ile gözlemsel bilgilere dayanır
Depremler önceden belirlenebilir mi? Var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır.
Fay nedir? Yerkabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yerdeğiştirmesidir. (Fay Türleri)
Kuzey Anadolu Fay Hattı nedir?Doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en aktif ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay zonunun uzunluğu yaklaşık 1200 km dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasında değişir.
Deprem nerelerde oluşur? Deprem herhangibir yerde ve herhangibir zamanda oluşabilir. Genel olarak depremlerin kaboğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer nitelikte depremlerin tekrarlandığı gözlenmiştir ve bu kesiler hep levha sınırlarıdır. Depremlerin yoğun olarak gözlendiği bölgeler yeryüzünde üç ana kuşak oluşturur.
1. Kuşak (Pasifik Deprem Kuşağı): Şiliden kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD nin batı kıyıları ve Alaskanın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelandayı içine alan en büyük deprem kuşağıdır. Yeryüzündeki büyük depremleri %81'i bu kuşak üzeride gerçekleşir.
2. Kuşak (Alpine): Endonezyadan (Java-Sumatra) başlayıp Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik okyanusuna ulaşan kuşaktır. Yeryüzündeki büyük depremlerin %17'si bu kuşakta oluşur.
3. Kuşak (Atlantik): Bu kuşak Atlantik Okyanusu ortasında yer alan levha sınırı (Atlantik Okyanus Sırtı) boyunca uzanır.

DEPREM REHBERI

Depremden Önce
Bir deprem meydana geldiğinde eğer bina içindeyseniz sallanma ve ani bir gürültü duyarsınız. Sonradan, hızlı, şiddetli ardarda çalkantılı sarsıntılar meydana gelir. Bu, çok korkutucu olacaktır.Bu sarsıntılar birkaç saniye veya birkaç dakika sürebilir. Deprem ağzını açıp sizi yutmayacaktır; fakat kırılan bir cam, düşen nesneler, çevreye yuvarlanan ya da fırlayan ağır şeyler sizi hayati tehlikeler yaratacak biçimde yaralayabilir. Deprem sonrası şoklara kendinizi hazır tutun.
Depremi önleyemezsiniz! Fakat;
Yaralanmayı önlemeye,
Evinizdeki hasarı minimuma indirmeye,
Depremden sonra en az 72 saat yardımsız biçimde enkaz altında hayatta kalabilmeye
hazırlıklı olmalısınız.
Önceden hazırlıklı olmak yaşamınızı kurtarabilir. Olası bir deprem her an yaşadığınız bölgeyi vurabilir; bunun için Acil Durum Planınızı yapmaya başlayın.
Aileniz deprem sırasında ve sonrasında ne yapılması gerektiği konusunda hazırlıklı olmalıdır.
İhtiyaçlarınızın listesini çıkarın. İşbölümü yapın. Planınızı yazın ve bunun tatbikatını yapın. Eğer aileniz yoksa, kişişel planınızı komşularınız ve arkadaşlarınızla yapın.
Evinizdeki güvenli ve tehlikeli bölümleri bilin!
Güvenli yerler:
ağır masa ve sıraların altı,
koridor içleri,
odaların ve kemerlerinin köşeleri.
Tehlikeli yerler:
cam ve ayna çevresi,
düşebilecek herhangi bir nesnenin altı,
mutfak: fırın, buzdolabı veya mutfak dolapları tehlike yaratabilir,
kapı araları: çünkü kapı size çarpabilir.
Ailenizi yangın söndürme cihazı kullanma hususunda eğitin!
Kalp masajı öğretilen bir ilk yardım kursuna kaydolun!
Şimdiden sigortacınızdan randevu alıp, deprem sigortası hakkında görüşün. Mal beyanınızı yapın. Bu, deprem sonrası kaybınızı temin edecektir.
Evinizi boşaltmanın planını yapın ve bunun alıştırmasını yapın!
Çocuklarınıza deprem sırasında evde ya da okulda bulundukları zaman ne yapmaları hakkında bilgi verin. Okullarının deprem planı olup olmadığını soruşturun ve izleyin.
Ailenizle dışarıda bulundukları süre içerisinde iletişim kurabilmeyi düzene koyun. Aile üyelerinin herbirinin iletişim için gerekli olabilecek telefon numarası ve adresini yanında bulundurması gerekmektedir. Eve ulaşılamadığı durumlar için alternatif bir randevu planlayın.
Aileniz bireylerine acil durum yetkililerine güvenmeleri gerektiğini öğretin!. Radyo ve televizyon yayınları sizi bilgilendirecektir.
Acil telefon numaralarının telefon rehberinin iç kapağında ya da telefonun üzerinde bulundurulmasını sağlayın. Bu numaraları, ancak, çok acil durumlarda kullanın. Unutmayın, telefonunuz deprem sonrası çalışmayabilir, veya çevir sesini düşürmek zaman alabilir.
Aile üyelerinizin gaz, elektrik ve suyu kapamayı bilip bilmediklerinden emin olun. (Gazı, kaçak ve yangın olmadığı durumlarda kapamayın. Gaz kesildiği taktirde tekrar açmayı denemeyin; bu işlem uzman bir teknisyence yapılmalıdır.)
Planınız acil durum için gerekli malzeme ve gereçleri ihtiva eden bir liste içermelidir.
Acil durum planlarınızı komşularınızla paylaşın.
Acil durum gereçleriniz:
Hiçbir yerden yardım almaksızın 72 saat veya daha uzun bir süre boyunca kendi başınıza evde, arabanızda veya işyerinizde hayatta kalma mücadelesi vermeye hazırlıklı olun. Aşağıdaki acil durum gereçlerini toplayın ve bunları güvenli bir şekilde muhafaza edilen, erişilmesi kolay Acil Durum Çantasında saklayın.
İlk yardım çantası ve talimat kitapçığı.
Sığınak: plastik muşamba, küçük bir çadır, acil durum battaniyesi, veya büyük çöp torbaları.
Su: Ağzı sıkı kapatılmış kırılmaz kaplarda kişi başına en az dört litre su. Bir kişinin üç günlük su gereksinimi, en az 12 litredir.
Acil durum çantanızda su arıtma tabletleri bulundurun. Bilmelisisnsz ki 41.5 litre temiz suya dört damla, 41.5 litre yağmur suyuna ise on damla çamaşır suyu damlatılarak güvenli içim sağlanır.
Deprem sonrasında sular hala akıyorsa banyo küvetini ve diğer kapları doldurun. Unutmayın ki, sıcak su tankında ve tuvalet rezervuarında da su mevcuttur.
Konservelenmiş, kurutulmuş, el altında bulundurulabilecek bozulmayan yiyecekler, kurutulmuş meyveler ve kutulu meyve suları.Taze kalmalarına dikkat ederek düzenli aralıklarla tüketin. Konserve açacağını da unutmayın.
Cep feneri ve yedek piller.Yatağınızın yakınında cep feneri bulundurun.
Radyo ve pilleri su geçirmez ayrı torbalarda saklayın.
Bebekler ve yaşlılar için gerekli ilaçlar ve tedavi gereçleri. Acil durum çantanızda en az bir haftalık gereç bulundurun. İlaç ve gözlüklerinizin reçete fotokopilerini yanınızda bulundurun.
Kişisel tuvalet malzemeleri: Tuvalet kağıdı, sabun, diş macunu, diş fırçası.
ABC sınıfı yangın söndürme cihazı.Yangın söndürme cihazınızı kullanım taimatlarına göre test ettikten sonra evinizin elverişli bir bölümünde muhafaza edin.

Gazı kesebilmek için İngiliz anahtarı. Acil yardım çantanıza yakın bir yerde saklayın.
Ayakkabılarınız, sizi cam kırıklarından ve diğer yıkıntılardan koruyacak özellikte olmalıdır. Nerede olursanız olun, ayakkabılarınızı yakınınızda bulundurun.
Bulundurmayı isteyebileceğiniz diğer gereçler:
eldivenler, kış kıyafetleri,
su geçirmez kibrit ve mumlar : fakat bunları gaz sızıntısı bulunan ve yanıcı sıvı maddelerin döküldüğü yerlerde kullanmayın,
telefon jetonu veya kartı,
ailenizin her bir üyesi için uyku tulumu,
çöp torbaları,
portatif tuvalet,
ip, koli bandı,
levye veya manivela çubuğu,
benzinli bir jeneratör ve uzatma kablosu,
çocuklar için oyuncaklar (oyuncak bebekler)
herbir şahıs için tahliye çantası
herbir araç için araç çantası
ofis çantası


Tahliye Çantası (Evacuation Pack)
Bu listedeki eşyalar evinizde bulunan acil durum çantasındaki gereçlere ektir. Sözü geçen eşyalar tahliye sözkonusu olduğunda kişinin tek başına taşıyabileceği ayrı bir çantada tutulmalıdır. Küçük çocuklar, yetişkinler ve özürlüler için gerekli çantaları unutmayın. Tahliye çantanız diğer acil durum gereçlerinizle birlikte güvenli bir yerde muhafaza edilmelidir.
72 saat yetecek suyu alınmış yiyecek,kurutulmuş meyve, yüksek enerji besinleri;
ilk yardım çantası ve kitapçığı;
hayatta kalma el kitabı;
el feneri ve pilleri;
jeton ve bozukluk içeren para;
aile ve arkadaş fotoğrafları;
eldivenler ve diğer kalın kıyafetler.
Evinizde muhafaza edilmesi gereken malzemeler:
72 saat yetecek 12 litre şişelenmiş su;
pişirme kapları;
portatif radyo ve pilleri;
ilaçlar ve tuvalet eşyaları.


Araç Çantası:
Bu listedeki eşyalar evinizde bulunan acil durum çantasındaki gereçlere ektir. Bunları aracınızda ayrı bir yerde bulundurunuz.
çekme halatı ve takoz, zincir;
en az dört litre şişe su;
konserve yiyecek, kurutulmuş meyve, fındık ve konserve açacağı;
yedek kıyafet ve bir sırt çantası;
uyku tulumu ve yer battaniyeleri;
ilk yardım çantası, ilaçlar;
el feneri ve yedek pilleri;
su geçirmez kibrit ve mumlar;
tuvalet kağıdı ve torbaları;
jeton ve bozukluk içeren para;
yaşadığınız bölgenin haritası;
kurşun, tükenmez kalem ve kağıt.
Aynı zamanda, daima, aracınızın benzin deposunu en az 1/4 oranında dolu tutun.


Ofis Çantası:
Bu listedeki eşyalar evinizde bulunan acil durum çantasındaki gereçlere ektir. Sözkonusu eşyaları ofisinizin uygun bir yerinde muhafaza edin.
eldivenler, sert ayakkabılar ve kıyafetler;
acil durum battaniyeleri;
el feneri, radyo ve piller (su geçirmez çantalarda muhafaza edilmelidirler);
bir düdük;
kurutulmuş meyve, fındık ve yüksek enerji besinleri;
aile ve arkadaşlarınızın fotoğrafları;
isim, adres, sağlık bilgilerinizin yazılı bulunduğu bir kağıt;


Evinizin Hazırlanması :
Evinizin deprem esnasında her bir bölümünün ne kadar şiddette hasar alabileceğini hesaba katarak evinizi incelemeye alın.
Eğer bir apartman dairesinde oturuyorsanız, tek katlı müstakil evlere nazaran daha fazla sarsıntı fakat daha az titreşim duyarsınız.
Ne yapacağınız hakkında emin olamadıysanız, uzmanların (sigorta, mühendisler, mimarlar) tavsiyelerini alınız.
Önceki depremler göstermektedir ki aşağıda sıralanan maddeler dikkate değerdir:
Evde doğabilecek tehlikeleri kontrol ediniz: Ev temeline sabitli mi? Duvarlar yandan destekli mi? Bacalar dayanıksız mı? Çatı kiremitleri gevşek mi? Gereken tamiratları yapmaya hemen başlayın!
Devrildiklerinde gaz ve su borularına hasar verebilecek su ısıtıcısı ve diğer aletlerinizi sıkılaştırın.
Ağır eşyalarınızı üst raflara koymaktan kaçının; onları aşağı raflara koymaya özen gösterin.
Aynaları ve asılı cisimleri sabitlemeye özen gösterin.
Yatakları baca, cam, ağır resimlere yakın yerleştirmeyin. Unutmayın, kapalı perdeler kırılan camları tutar.
Televizyon, video, bilgisayar ve küçük aletlerin altlarına kaymayı önleyici lastik takozlar koyun.
Değerli belgeleri, küçük manevi eşyaları yangın geçirmez bölmelerde muhafaza edin.
Sağlam ayakkabı ve kıyafetlerinizi el altında bulundurun.
Mutfak dolaplarına, çocukların açmasını önleyici mandallar koyun.
Yanıcı maddeleri ve ev kimyasallarını ısıdan uzak tutun;güvenli bir dolapta saklayın.

Deprem Sırasında

Bir depdem sırasında nasıl davranmanız gerektiğine ilişkin bilgiler edinerek ve bunları uygulayarak kendinizi sakinleştirebilir, kendinizi ve ailenizi korumak için daha hazırlıklı olabilir ve başkalarına yardımcı olabilirsiniz.
Öncelikle evinizin her bir odasındaki güvenli noktaları belirleyin. Güvenlikli noktaya yerleşme alıştırmalarıyla bu bilgiyi pekiştirin. Bu, özellikle çocuklar için önemli bir adımdır.
Deprem başladığında nerede olursanız olun, hemen kendinizi korumaya alın ve sarsıntı durana kadar orada kalın.
Eğer Bina İçindeyseniz;
Orada kalın; dışarıya koşmayın.
Sağlam bir masa, mobilya vb. eşya altında ya da yanında kendinizi korumaya alın ve ona tutunun.
Eğer koridordaysanız;
Duvarın dibine sinin.
Eşikte durmayın; kapı çarpacak ve yaralanmanıza neden olacaktır.
Başınızı ve yüzünüzü koruyun.
Pencereler, cam bölmeler, aynalar, ocaklar, kitaplıklar, yüksek mobilyalar ve gevşek yapı elemanlarından uzak durun.
Eğer Tekerlekli Sandalyede iseniz;
Tekerlekleri kilitleyerek başınızı ve boynunuzu korumaya alın.
Eğer Oteldeyseniz;
Otel odanızda sığınabileceğiniz en güvenli noktayı belirleyin.
Otel güvenlik talimatını okuyun ve katta bulunan acil çıkış noktalarını öğrenin.
Otelde kalırken, ayakkabılarınızı yatak altında, elbiselerinizi yakınınızda tutun.
Seyahate çıkarken yanınıza küçük bir radyo ile el lambası almayı ihmal etmeyin.
Asansör kullanmayın.
Deprem sırasında asansördeyseniz;
Kat çıkış düğmelerine basarak katta durdurun ve en seri biçimde asansörü terkedin.
Eğer Açıkhavadaysanız;
Olduğunuz yerde kalın.
Pencerelerden, binalardan, elektrik tellerinden ve direklerden uzak, güvenli bir noktaya doğru gitmeye çalışın.
Eğer Araçtaysanız;
Güvenli bir yere yanaştırmaya çalışın.
Yolu kapatmamaya özen gösterin.
Köprülerden, alt ve üstgeçitlerden ve binalardan olabildiğince uzağa park etmeye çalışın.
Eğer Kalabalık bir Topluluktaysanız;
Ezilmeyeceğiniz bir noktaya sığınmaya çalışın.
Yüksek yapıların bulunduğu yaya yolları özellikle tehlikelidir.
Eğer içerdeyseniz, devrilen kolonlar vb. çarpacağı için dışarıya koşmayın.
Alışveriş merkezlerinde, en yakın mağazaya sığının.
Pencerelerden, vitrinlerden, projektörlerden, ağır eşyalarla dolu raflardan uzak durun.
Eğer Okuldaysanız;
Bir sıra ya da masa altına sığının ve ona sıkıca tutunun.
Yüzünüzü pencereden uzak tutun.
Eğer Otobüsteyseniz;
Otobüs durana kadar koltuğunuzda kalın.
Her nerede olursanız olun, zeminin şiddetle hareket etmesi olasılığına hazır olun. Örtünün, kendinizi sağlam bir nesnenin korumasına alın. Bunu yapamıyorsanız, yere çökün, başınızı ve yüzünüzü koruyacak biçimde kapanın. İlk sarsıntıyı izleyecek diğer sarsıntılara da hazır olun.

Depremden Sonra
Muhtemel bir depreme karşı hazırlık, sallanmalar bittikten sonra meydana gelen şoklar, yangınlar ve çok yıkıcı hasarlar söz konusu olduğunda ne yapmak ve ne yapmamak gerektiğini de içerir. Sözü geçen tehlikelere karşı soğukkanlı olun, sakin davranın. Öncelikle, hayatı tehdit eden durumları dikkate alın. Unutmayın ki, 72 saatten daha uzun bir süre yalnız başınıza kalabilirsiniz.
Evinizde hasar olup olmadığını kontrol edin.
Kendinizin ve yanınızdaki diğer insanların yaralanma durumlarını kontrol edin; hızlı ve dikkatli bir şekilde ilk yardım uygulayın.
Bulunduğunuz yerden ayrılıyorsanız yerinizi bildirin, acil durum çantanızı yanınıza alın.
Elektrik, su ve havagazını kontrol etmek için bir cep feneri kullanın.Hasar yoksa hiçbirini kapatmayın. Sızan havagazı koku verecektir. Gaz kaçağı ve yanıcı sızıntısı olmadığından emin olana dek kibrit ateşlemeyin, ışıkları yakmayın.
Mevsim kış ise veya depremden kalma yıkıntılar, özellikle cam kırıkları varsa, sağlam, dayanıklı ayakkabı, eldiven ve giyecekler giyin.
Kendi ailenizle ilgilendikten sonra komşularınızı kontrol edin. Deprem sonrası ilk yardım aile ve arkadaşlardan gelir.
Acil yardıma ihtiyaç duyarsanız camlara bir yardım işareti not edin.
Ürkmüş evcil hayvanları sakinleştirin ve korumanıza alın.
Size yakın mesafedeki lağım borularının kırıldığından şüphe ediyorsanız sifonu kullanmayın.
Davetsiz misafirlere karşı evinizi güvenlikte tutun.
Pilli radyonuzu (veya araba radyosu) açın ve acil durum talimatlarını dinleyin.
Yıkılmış elektrik hatlarından en az on metre uzak durun.
Deni kenarı yerleşimlerinde, dev dalgalar oluşması olasılığına karşı deniz kenarına yaklaşmaktan kaçının.


Daha fazlasını yapmak istiyor musunuz?
Bu ilkeleri dikkate aldığınıza göre kendinizi ve diğerlerini korumak için daha başka adımlar atabilirsiniz.Unutmayın ki, 72 saat veya daha uzun bir süre yalnız başınıza kalabilirsiniz.Yaptığınız herşey bulunduğunuz koşullara bağlı olacaktır.
Yeterli derecede deprem sigortanızın bulunup bulunmadığını sigorta yetkilinizden öğrenin. Poliçenizin neleri kapsadığını araştırın ve muhtemel depremden oluşabilecek maddi kaybınızı en aza indirecek bir kapsamda korunup korunmadığınızı saptayın.
Varsa, Sivil Savunmanın ya da Belediyenizin Acil Durum Programına gönüllü olarak katılın.
Yaşlı komşularınıza evlerini depreme karşı hazırlamalarına yardım ederek, her birini depremden sonra kontrol ederek ve evcil hayvanlarla ilgilenerek deprem hazırlıklarında çevrenize örnek olun!.
Eczane ve diğer mağazalar kapalı olduğunda bebekler, yaşlılar ve özürlüler için gerekli ihtiyaçların planını çıkarın. Aile bireylerinizin hareketlerinde durağanlık, görme ve duyma yetilerinde bozulma varsa, ilgili sağlık ve bakım kurumlarının adreslerini listenize ekleyin..Yaşam desteği için elektriğe veya tekerlekli sandalyeye bağlıysanız, ilaveten benzinli küçük bir jeneratör isteyebilirsiniz.
En az 72 saat kendinize yetebilmenizi ve rahat etmenizi sağlayan gereçleri gözden geçirin. Bu esaslara ek olarak almak isteyebileceğiniz plastik çarşaf, toz maskeleri veya çocuklar için oyunlar ve onları rahat ettirici eşyalar gibi pek çok eşya bulunmaktadır.

DEPREM KONUSUNDA SIKÇA SORULAN SORULAR

DEPREM KONUSUNDA SIKÇA SORULAN SORULAR
Dünyada kaydedilen en büyük deprem hangisidir? 1900 den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta Şilide olmuştur (magnitude 9.5 Mw).
Yeryüzünde en az sallanan kıta hangisidir? Depremi en az olan kıta Antartikadır.
Magnitüd ve Şiddet arasındaki fark nedir? Magnitüd depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür.(Magnitüd / Şiddet karşılaştırması)
Depremin Magnitüdü Nedir? Depremin Magnitüdü, belli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır. (Richter-ML, mb, MS, MW)
Depremin Şiddeti Nedir? Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır. Şiddetin ölçüsü, insanların deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüe alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp bütünü ile gözlemsel bilgilere dayanır
Richter Ölçeği nerede satılır? Satılmaz. Richter Ölçeği bir alet değildir; depremin magnitüdünü tanımlayan matematiksel bir formüldür.
Artçı Deprem (Aftershock) nedir? Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir.
Artçı Depremler (Aftershocklar) ne kadar süre ile devam eder? Belli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da...
Depremin süresi ne kadardır? İki - Üç dakika.
Depremler önceden belirlenebilir mi? Var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır.
Fay nedir? Yerkabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yerdeğiştirmesidir. (Fay Türleri)
Kuzey Anadolu Fay Hattı nedir? Doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en aktif ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay zonunun uzunluğu yaklaşık 1200 km dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasında değişir.
Deprem olan her yerde fay varmıdır? Eğer yoksa bile yeni bir tane oluşmuştur.
P ve S dalgası nedir?(Animasyon)
P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür.
S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının %60'ı ile %70'i arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir. (P ve S dalgalarının Kabuk içerisinde ve Manto sınırında izlediği yola göre bileşenleri)
Sıvı Etkisi (Liquefaction) nedir? Kum-kil gibi gevşek malzemeden oluşan katmanların deprem sırasında sıvıların çalkalanmasına benzer bir özellik göstermesidir.
Magnitüdlerine göre 1 yılda tüm dünyada kaç tane deprem olmaktadır? (USGS ten)

Tanım
Magnitüd
Yıllık Ortalama
Çok Çok Şidetli (Great)
8 >=
1
Çok Şiddetli (Major)
7 - 7.9
18
Şiddetli (Strong)
6 - 6.9
120
Orta Şiddette (Moderate)
5 - 5.9
800
Hafif (Light)
4 - 4.9
6,200 (tahmini)
Çok Hafif (Minor)
3 - 3.9
49,000 (tahmini)
Çok Çok Hafif (Very Minor)
< 3.0
Magnitüd 2 - 3: günde yaklaşık 1,000 Magnitüd 1 - 2: günde yaklaşık 8,000
Aletle deprem ölçümü ilk kez ne zaman yapılmıştır? İlk sismoskop M.S. 132 yılında Çinli filozof Chang Heng tarafından icat edilmiştir. Bu aygıt ayaklı bir vazo üzerine eşit aralıklarla yerleştirilmiş 8 tane ejderha başı ile vazonun ayağı üzerine yerleştirilmiş 8 tane kurbağadan oluşur . Kurbağların açık olan ağızları ejderhalara doğru dönüktür. Deprem sırasında ejderlerden bazıları ağızlarındaki bilyeyi kurbagaların ağzına düşürür. Hangi ejderin bilyesi düşmüşse sarsıntının doğrultusu o yödedir. Aletin kendi bulunduğu yerde hissedilemeyen yaklaşık 750 km uzaklıklardaki depremleri algılayabildiği söylenmektedir. Aletin gövdesini oluşturan vazonun içerisinde ne tür bir düzenek olduğu bilinmemektedir. Bu konudaki en yaygın görüş, vazo içerisine çok duyarlı bir sarkaç'ın yer aldığı görüşüdür.
Deprem nerelerde oluşur? Deprem herhangibir yerde ve herhangibir zamanda oluşabilir. Genel olarak depremlerin kaboğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer nitelikte depremlerin tekrarlandığı gözlenmiştir ve bu kesiler hep levha sınırlarıdır. Depremlerin yoğun olarak gözlendiği bölgeler yeryüzünde üç ana kuşak oluşturur.
1. Kuşak (Pasifik Deprem Kuşağı): Şiliden kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD nin batı kıyıları ve Alaskanın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelandayı içine alan en büyük deprem kuşağıdır. Yeryüzündeki büyük depremleri %81'i bu kuşak üzeride gerçekleşir.
2. Kuşak (Alpine): Endonezyadan (Java-Sumatra) başlayıp Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik okyanusuna ulaşan kuşaktır. Yeryüzündeki büyük depremlerin %17'si bu kuşakta oluşur.
3. Kuşak (Atlantik): Bu kuşak Atlantik Okyanusu ortasında yer alan levha sınırı (Atlantik Okyanus Sırtı) boyunca uzanır.
Deprem başladı ne yapmalıyım?
Sakin olun.
İçerdeyseniz, masa veya benzeri sağlam bir koruyucunun altına girin, başınızı saklayın ve hareket etmeyin. Pencerelerden ve cam eşyalardan uzak durun.
Dışardaysanız, binalardan, ağaçlardan, telefon ve elektrik direklerinden uzak durun.
Araçtaysanız, üst veya alt geçitlerden uzaklaşın, açık bir alanda durun ve aracınızdan çıkmayın.
Depremden hemen sonra yapılması gereken en önemli şeyler nelerdir?
Kendinizin ve bulunduğunuz yerdekilrin yaralanıp yaralanmadıklarını kontrol edin ve gereken ilk yardımı yapın.
Ayakkabılarınızı giyin.
Bulunduğunuz yerin emniyetli olup olmadığını kontrol edin. Gaz, su ve elktrikle çalışan herşeyi kapatın; bulunduğunuz yapının hasarını (baca yıkılmaları, duvar çatlakları ve temeldeki hasarları) kontrol edin ve artçı sarsıntılardan etkilenip etkilenmeyeceği konusunda belirlemelerde bulunun.
Çevreye dağılan malzemeleri toplayın.
Radyonozu açın. Yetkililerin, hayati önem taşıyan, uyarı ve açıklamalarına aynen uyun.
Acil durumlar dışında telefonunuzu kullanmayın.
Türkiyede kaydedilen en büyük deprem hangisidir? Aletsel dönemde ülkemizde kaydedilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincanda olmuştur. Geceyarısı olan depremde yaklaşık 33 000 kişi ölmüştür.

Depremin Olusumu
I GİRİŞ Yerküre, Güneş'ten uzaklık olarak üçüncü, çap olarak beşinci gezegen. Yerküre'den Güneş'e olan ortalama uzaklık 149,503,000 km dir. Yaşamın varolduğu (şimdilik !) yegane gezegen. Yerküre'nin yörüngesinin ortalama uzunluğu 938,900,000 km dir ve Yerküre bu yörünge boyunca yaklaşık 106,000 km/h hızla hareket eder. Yerküre kendi ekseni etrafını 23 saat 56 dakika 4.1 saniyede dolanır.
II BİLEŞİMİ
Yerküre, beş bölümden oluşur: gazlardan oluşan atmosfer, sıvı hidrosfer, ve geniş ölçüde katı olan litofer, manto, ve çekirdek. Atmosfer, 1100 km den daha fazla bir kalınlığa sahiptir. Hidrosfer Yerküre'nin yaklaşık yüzde 70.8'ini kapsar. Litosfer, esas olarak katı kabuktur, 100 km derinliklere kadar uzanır. Mantove çekirdek, Yerküre'nin ağır içi yapısını oluştururlar.
Litosferdeki kayaçlar hemen hemen 11elementden oluşmuşlardır ve bunlar kütlenin yüzde 99.5 ini oluştururlar: oksijen, silisyum, aluminyum, demir, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnesyum, titanyum, hidrojen, and fosfor.Litosfer, kabuk ve üst manto'dan oluşur, ki bunlar levhalar halinde bölünmüşlerdir. Üst manto astonosfer olarak bilinen kısıma sahiptir. Yer içi, çekirdeğin etrafındaki bir monto ile temsil edilir. Manto, 2900 km derinliğe kadar uzanır. Çekirdek yaklaşık 2225 km lik bir dış kısma sahiptir. bu büyük olasılıkla sıvıdır.İç çekirdek, ki yaklaşık 1275 km lik bir yarıçapa sahiptir, katıdır. Her iki çekirdek tabakası büyük ölçüde demirden oluşmuştur ve Yer'in mağnetik alanının kaynağıdır.İç çekirdekte sıcaklıklar 6650° C den daha yüksektir. İç çekirdekteki ısının kaynağının uranyum ve diğer radyoaktif elementler olduğu düşünülmektedir.
III YERKÜRE'NİN YAŞI VE KÖKENİ Bilimadamları, yerküre'nin yaşını 4.65 milyar yıl olarak saptarlar. Yerküre'deki en eski kayaç yaklaşık 4 milyar yaşındadır. Kozmik parçalar ve gazlar gravitasyonla oluştuktan sonra, Yerküre, bağıl olarak soğumaktadır. Sürmekte olan büzülme ve radyoaktivitenin neden olduğu ısı ile ergimeyle Yerküre, kabuk, manto ve çekirdek olarak farklılaşmıştır. Hafif gazlar Manto ve kabuktan kaçmıştır.Bunlardan bazıları ilkel atmosferi oluşturken, su buharı okyanusları oluşturmak üzere yoğunlaşmıştır.
IV YERKÜRE'NİN MAĞNETİK ALANI
Yerküre'nin tamamı muhteşem bir mınatıs gibi davranır.Yerin mağnetik kutupları ile coğrafi kutuplar aynı yerlerde değildir. Mağnetik kutupların konumu yıldan yıla değişim gösterir.Eski volkanik kayaçlar üzerinde yapılan çalışmalar gösterir ki onlar oluştukları zamandaki mağnetik alanda bir mıknatıslanma kazanırlar. Bu tür kayaçlar üzerinde yapılan çalışmalarla, jeolojik zaman boyunca kıtaların sabit olmadığı ve hareket ettiği açığa çıkmıştır. Ayrıca yeni yapılan çalışmalarla yer mağnetik alanının terslendiği bulunmuştur.
V YERKÜRE'NİN DEPREMLERİ
Levha sınırlarındaki devingenlik ve değişim, yerkabuğunda deformasyonlar, gerilme birikimleri ve kırılmalar oluşturmaktadır. İşte bu kırılmalar ve varolan kırıklar boyunca yer değiştirmeler depremlerin oluşmasını sağlamaktadır. Bu deformasyonlara sebep olan iki önemli olgu vardır.
1)Enerji birikimi 2)Enerjinin aniden açığa çıkması
Yerkabuğu ve litosferde deformasyonlara neden olan enerji; gravitasyonel potansiyel enerji, kinetik enerji, kimyasal enerji ve yamulma enerjisidir. Sismoloji çalışmaları, bu enerji türlerinden yalnızca elastik yamulma enerjisinin büyük depremleri oluşturacak kadar güçlü olduğunu göstermiştir.
Depremlerle elastik yamulma enerjisinin açığa çıkmasındaki ilişki; çeşitli kuvvetler (tektonik, volkanik) nedeniyle yer kabuğu içinde biriken gerilmeler belirli bir düzeye geldiğinde ortamın dayanma gücünü yenmekte ve böylece yer kabuğu kırılarak ve ya varolan bir kırık boyunca kayarak tektonik depremi oluşturmaktadır.
Deprem, elastik bir ortamda biriken potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüşümü olarak düşünüldüğünde, kaynak bölgesindeki yoğunluk, Young Modülü, katısallık(rijidite) gibi elastiklik katsayılarının deprem kaynağının oluşumunda önemli parametreler olduğu anlaşılır. Ayrıca bölgenin tektonik özellikleri depremin oluşumunda önemli bir etmendir. Depremin oluşumunda 4 ayrı aşama belirlenmiştir.
a)İNTER-SİSMİK DÖNEMİ: Fay üzerinde hareketin olmadığı, ancak elastik yamulma enerjisinin biriktiği dönemdir.
b)PRE-SİSMİK DÖNEMİ : Fay üzerindeki gerilmenin kritik düzeye geldiği aşamadır.
c)KO-SİSMİK : Bu kısa dönemde potansiyel enerji hızla kinetik enerjiye dönüşür. Yani deprem anıdır.
d)POST-SİSMİK DÖNEMİ : Art sarsıntıların oluştuğu ve fayın yeni bir denge durumuna geldiği dönemdir. Post-sismik döneminin sonu inter-sismik döneminin başlangıcıdır.

DEPREMDEN ÇIKARILAN SONUÇLAR VE YAPILMASI GEREKENLER

İKİNCİ BÖLÜM
DEPREMDEN ÇIKARILAN SONUÇLAR VE YAPILMASI GEREKENLER
A- Depremden Çıkarılması Gereken Sonuçlar
Gerek Gölcük ve gerekse Düzce depremi bir çok önemli sonucu gözlerimizin önüne sermiştir. Bu sonuçların önemli bir kısmı maalesef olumsuzdur; bir kısmı da olumlu nitelik taşımaktadır. Yaşanan acıların tekrarını önlemek için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekir.
1- İşi Ehline Vermek
Depremin bütün çıplaklığı ile ortaya çıkardığı bir başka yanlışımız da işlerin ehline verilmemesidir. Halbuki Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de açık bir şekilde; "Allah size emanetleri ehline vermenizi emrediyor."32 buyurmaktadır. Bu ilâhî emir, bütün alanlarda İslâm'ın olmazsa olmaz şartıdır. Deprem bölgesinde gördük ki, bir çok bina teknik yönden kusurlu olduğu için yıkılmış ve binlerce insanımıza mezar olmuştur. Bu binaların yapılması ehil ve uzman kimselere verilmiş, bilim ve tekniğin icabı yerine getirilmiş olsaydı, yani bir bakıma sünnetullaha riayet edilseydi, kuşkusuz fatura bu kadar acı olmayacaktı. Yapılan araştırmalar sonucunda malzeme eksikliği, proje hatası vs. bir çok teknik kusur ortaya çıkmıştır. Kusurlu olanlar ölen insanların hesabını Allah'a muhakkak verecektir.
Emanetlerin ehline verilmesi ilkesine riayet edilmesi halinde toplumda hiçbir problemin olmayacağını söylemek mümkün değildir. Ancak emanetlerin ehline verildiği ve ehil insanların rağbet gördüğü bir toplumda problemlerin asgariye ineceği, bir kaos yaşanmıyacağı açıktır. Emin insan olmak, kendisine herhangi bir şey emanet edilecek kimse olmak, yaptığı işin hakkını vermek, İslâm ahlâkının özelliklerinden olduğu gibi, imanı kemale ulaştıran unsurlardan birisidir. Hz. Peygamber bir hadisinde: "Güvenilir olmayan kimsenin imanı yoktur."33 buyurmuştur. Bir başka hadisinde de: "Gerçek müslüman, başkalarının elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir."34 demiştir. Netice itibariyle şu söylenmelidir: İnsanımız hem emaneti ehline verme ilkesine uymalı, hem de kendisi emanet ehli olmalıdır.
2- Felâketlere Karşı Hazırlıklı Olmak
Ülkemiz jeolojik açıdan deprem, sel, çığ ve orman yangını gibi felâketin sıkça yaşandığı bir konumdadır. Her bölgenin durumuna göre; ilim ve fennin teknik imkân ve uyarıları dahilinde, yapılanmaya gitmek gerekir. Bunları görmezlikten gelmek, bu husustaki uyarıları göz önünde bulundurmamak, denetim ve kontrol görevi olanların işlerinde ciddi davranmamaları suçtur, kul hakkına tecavüzdür, zulümdür, felâket ve musibete bile bile davetiye çıkarmaktır.
Yerleşim bölgesi seçilirken alt yapıyla ilgili her türlü çalışmanın yapılması, toprağın alt katmanlarının araştırılarak hangi tür yapının uygun olacağının tesbit edilmesi, ilgili bütün birimlerin bu hususlara araştırmalarıyla katkıda bulunmaları aynı zamanda dinî bir görevdir.
Bu türden felâketlerin sonrası için her türlü tedbirin önceden alınması, yetişmiş insan gücü için her türlü eğitimin yapılması ve toplumun eğitilmesi şarttır.
Depremi, maddi hayatımıza yönelik tehlikeye karşı olduğu gibi manevi ve ölüm ötesi hayatımıza zarar verecek durumlara karşı da bir uyarıcı gibi değerlendirmek gerekir. Ne kadar rahat ve uzun yaşarsak yaşayalım, ölüm denen gerçekle her an karşılaşabileceğimizi, pek çok insanımızı kaybederken gördük. Hayatın tüm kısalığına rağmen, onu, Rabbimizin bizden istediği yönde ne derece değerlendirip değerlendiremediğimiz konusunda bir öz eleştiride bulunmak hepimize düşen bir görevdir.
3- İrade ve Yetkiyi Doğru Kullanmak
Yüce Allah tarafından bahşedilen cüz'î iradelerimizi (seçme hakkımızı) kullanarak kendimiz, tabiî ve sosyal çevremiz için faydalı olacak tercihlerde bulunmak sorumluluğunu taşımaktayız. Depremlerde maddi ve manevi kayıplarımızın çok olması, söz konusu tercihlerimizi büyük ölçüde doğru yapamadığımızı ortaya koymuştur. Allah, kâinattaki her şeyi insanın emrine vermiştir. Hiç kuşkusuz üzerinde yaşadığımız topraklar da, insanoğlunun emrine verilmiştir. Cenab-ı Hak'kın bizden istediği, emrimize verdiği vasıtaları en iyi şekilde tanımak ve onlardan en verimli şekilde istifade etmektir. Sünnetullah bunu gerektirir. Hal böyle iken bizler deprem riski bulunan yerlerden akıl, ilim ve tekniğin bütün imkânlarını kullanarak gerekli tedbirleri almadan istifade etmeye kalkarsak, tercihimizi yanlış yapmış oluruz. Bu durumda bir takım olumsuz sonuçlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olur. Yanlış tercihler bir yönden sünnetullaha karşı gelme anlamına da gelir. Nitekim bir ayette: "İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki, Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler."35 buyurulmaktadır. Başka bir ayette: "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı yüzündendir. Allah ise günahların bir çoğunu bağışlıyor."36 denilmektedir. Burada tercihlerimizdeki isabetsizlik yüzünden başımıza bir çok felâketin geldiği anlatılmak istenmektedir. Yaşadığımız son iki deprem felâketinde beşerî hatalarımızın payı büyüktür. Bu itibarla yapılacak ilk iş, üzerinde yaşadığımız toprakların özelliklerini dikkate alarak, ilim ve tekniğin imkân ve uyarıları doğrultusunda, yeniden yapılanmaya gitmek olmalıdır. Bunun hilâfına hareket etmek günah ve zulümdür. Felâket ve musibete davetiye çıkarmaktır. İstiklâl şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy, ibret alınsaydı tarihin tekerrür etmeyeceğini terennüm etmektedir. 1894 yılında vuku bulan İstanbul depreminden sonra devrin hükümdarı Abdulhamit, bir ferman yayınlayarak, bundan böyle bölgede yapılan evlerin çok katlı olmaması ve bina malzemesi olarak da ahşap kullanılmasını istemiştir. Benzeri uyarılar daha sonraki depremlerde de yapılmıştır. Ne yazık ki bu uyarıların hiçbiri gerektiği ölçüde nazar-ı dikkate alınmamıştır. Bu yüzden tarih sürekli tekerrür etmiştir. Artık kendimize gelmemiz gerekmektedir.
B- Depremden Sonra Yapılması Gerekenler
1- İbret Almak
Kur'an akıl sahibi insana, kâinatta olup bitenlere ve çevresindeki eşya ve olaylara bakarak bunlardan ibret almasını, dersler çıkarmasını emretmektedir. Kâinatın işleyişi ve düzeni kadar, geçmiş ümmetlerin, işledikleri hatalar yüzünden uğradıkları acı akıbetler de birer ibret vesilesidirler. Kur'an özellikle geçmiş ümmetlere ait ibretlik olayları, ders alınması için zikrettiğini ifade etmektedir. Kur'an'da insanların düşünüp ibret ve tedbir almaları için geçmiş milletlerle ilgili bir çok misal verilmiştir. Bu tür genel ifadelerin yanında Kur'an'da geçmiş bazı toplumların yaşadığı özel olaylar da gündeme getirilmekte, bunlardan ders çıkarılması konusunda dikkatler çekilmektedir. Nitekim, Ad kavminin başından geçenler anlatıldıktan sonra "şüphesiz bunda öğüt ve ibret vardır."37 buyurulmaktadır.
Allah, bunları sırf tarihi olayların birer aktarımı olarak vermiyor. İnsanları, kulluk etsinler, vahyine uysunlar, dünyayı maddi ve manevi olarak imar etsinler, adaletle hükmetsinler, güzel işler yapsınlar diye yaratan Yüce Allah, bu fıtrat kanununu bozanları zaman zaman bu tür cezalarla te'dib etmiştir. İşte bu tarihî hakikatler, Kur'an vasıtasıyla bizlere aktarılıyor ki aynı hatalar tekrar edilmesin. Âlemlerin tek Rabbi ve hakimi Cenab-ı Allah olduğuna göre; insanların hata, isyan, günah, zulüm, kul hakkını yeme ve benzeri yanlış tasarrufları karşısında, sünnetullah devreye girerek onlar uyarılmakta ve onların tevbe etmeleri istenmektedir. Sünnetullah tarih boyu hep böyle tecelli etmiştir. Önemli bir nokta da şudur: Eski milletlere toptan (umumi) azaplar (isti'sal) indirilmiştir. Ancak Hz. Peygamber'in gelmesinden sonra toptan imha olmayacak, belki kısmî uyarılar görülebilecektir.
İşte bu bağlamda depremlerin de ibret alınacak olaylardan biri olarak değerlendirilmesi, yaşananlardan ders çıkarılması gerektiği açıktır.
2- Sabırlı Olmak
Müslüman başına gelen her olayda bir hikmetin bulunduğunu, ilk bakışta aleyhine görünen hususlarda bile Allah'ın kendisi için hayır murat ettiğini düşünmelidir. Bu konuda: "Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilemezsiniz."38 buyurmaktadır.
Müminler başlarına gelecek açlık, kıtlık, mal-mülk ziyanı, tabiî afetler, salgın hastalıklar gibi sıkıntılar karşısında imtihan geçirebilirler. Müslümanlar sabır ve metanetleri, Allah'a olan güvenleri ile bu ağır sınavı kazanmak durumundadırlar. Bu hususta Allah şöyle buyuruyor: "Mallarınız ve canlarınız hakkında imtihan olacaksınız. Sizden evvel kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan da çok incitici sözler duyacaksınız. Eğer sabreder sakınırsanız, işte bunlar yapmağa değer işlerdir."39
Sabretmeyen insan huzursuz olur. Maruz kaldığı felâketin acısının üzerine, bir de isyanı sebebiyle günaha girer ve sabır sevabından mahrum olur. Bunun karşılığında maddi olarak hiçbir şey de elde edemez. Çünkü ölenler ölmüş, kaybolanlar kaybolmuştur. Bunları geri getirmek mümkün değildir. Ancak insan sabrederse, gerekli tedbirleri alır Allah'a dua ederse, Allah'ın gösterdiği bir yola tâbi olursa sevap kazanır ve Allah'ın yardımına mazhar olur.
Musibetlere sabır oldukça zordur. Bu sebeple sevabı da çoktur. Allah sabredenlerin müjdelenmesini Hz. Peygamberden istemektedir. Şu ayet felâketler karşısında müslümanın nasıl davranması gerektiğine işaret edilmektedir: "(Ey Muhammed!) Sabredenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiği zaman; "Biz Allah içiniz ve biz O'na döneceğiz" derler. "Biz Allah içiniz ve O'na döneceğiz"40 gerçeğini, müslüman daima akılda bulundurmalıdır. Kur'an, musibetler karşısında teslimiyet gösterip Rablerine sığınanlara, mükâfatların en güzeli olan Rablerinden bağışlanma ve sabredenlere mükâfatlarının hesapsız verileceğini bildirmektedir.41
Musibetlere sabır, müminlerin Allah katında derecelerinin yükselmesine vesile olur. Hz. Aişe Peygamber efendimizden naklen şunları söylemiştir: "Müminlere bir diken ve ondan daha küçük bir şey isabet etmez ki bu yüzden Allah onların mertebesini bir derece yükseltmiş ve bir günahını silmemiş olsun."42 Bir müslümana bir diken hatta daha küçük bir şey batsa, Allah onu bu yüzden bir derece yükseltir ve onun bir günahını affeder.
Yine müslümanların başına gelen her türlü sıkıntı ve musibetlerin, hatalarının keffareti olacağı Hz. Peygamberin şu sözüyle ifade edilmiştir: "Mümine isabet eden her hastalık, yorgunluk, üzüntü ve keder mutlaka günahlarına kefaret olur."43
Bu konuyu Sevgili Peygamberimizin bir başka hadisi ile noktalayalım:
"Ne acaiptir müminin işi! Gerçekten onun her işi hayırdır. Bu hal, müminden başka hiçbir kimse için böyle değildir. Eğer ona sevinç verici bir şey isabet ederse şükreder. Bu da kendisi için bir hayır olur. Eğer ona zarar ve ziyan verecek bir şey isabet ederse sabreder, bu da kendisi için hayır olur".44
3- Dua
Deprem gibi felâket anlarında yapılması gereken en önemli işlerden birisi de Cenab-ı Hak'ka dua etmektir. Dua, Hz. Peygamberin ifadesiyle "ibadetlerin özü"dür. Dua, sınırlı varlık olan insanın mutlak güç sahibi Allah'tan yardım istemesidir. Dua, isteme anlamlarının ötesinde, kulluk espirisi içinde, Allah'ın rablık ve ilâhlık hakikatine en köklü bir sığınma hadisesidir. Deki, "Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!"45 ayeti buna işaret eder.
"Kulun, Rabbinin ilgi ve yardımını istemesi, O'na daima muhtaç olduğunu dile getirmesi, O lütfetmedikçe kudret ve kuvvetten mahrum olduğunun bir itirafıdır."46
Dua, insanın varlık karakterinin tabiî bir parçasıdır. Onun için, kaçınılmaz ve ifası zorunlu bazı davranışlar gibi, dua da, kendi tabiatının temel yapısından kaynaklanan bir eylem, bir yöneliştir. Ruhî olgunluğun doruğunda bulunan peygamberler ve velilerle, çırpınan "beşer" arasında, bu bakımdan bir fark yoktur. Peygamberimizin dilinden duayı düşürmemesi bu nedenledir.
Dua, aynı zamanda dua eden bireyin yaşadığı toplumsal hadiseleri, sorunları ve çıkmazları da kapsaması bakımından, toplumsal bir muhteva taşımaktadır.
Burada dua ile ilgili birkaç ayet-i kerimeyi zikretmek yerinde olacaktır:
"Kullarım benim hakkımda sana soracak olurlarsa, (de ki) ben onlara yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin çağrısına karşılık veririm".47
"Rabbinize, yalvararak ve gizli bir şekilde, dua ediniz. Muhakkak ki Allah aşırı gidenleri sevmez".48
"Rabbiniz şöyle dedi: "Bana dua edin, size icabet edeyim".49
Başka ayet-i kerimelerden de öğrendiğimize göre; Hz. Zekeriyya,50 Hz. Nuh,51 Hz. İbrahim,52 Hz. Muhammed Rablerine çokça dua etmişlerdir.
Dualarımızda kendisine yüzümüzü döndüğümüz Allah, dua edenlerin hep yakınında ise de; kulların kendilerini Cenab-ı Hak'ka daha yakın bulacakları bazı özel zamanlar zikredilmektedir.
Bu meyanda Hz. Peygamberin şu hadis-i şerifleri dikkat çekmektedir:
"Rabbimiz gecenin son üçte birlik diliminde, her gece, dünya semasına nüzul eder ve der ki: Yok mu bana dua eden, duasını kabul edeyim; yok mu benden isteyen, istediğini vereyim; yok mu bağışlanmasını talep eden, mağfiret edeyim".53
"Kul Rabbine en fazla secdede iken yaklaşır. Bu nedenle secdede duayı çok yapınız." 54 Başka hadis-i şeriflerde de, Cuma namazında, ezan ile kamet arasında geçen zaman süresince yapılan yakarışların geri çevrilmeyeceği beyan edilmektedir.55
Duaların kabulü konusunda sabırlı olmak gerekir. Hz.peygamber, bu konuda şunları söylemiştir: "sizden biriniz dua ettiği zaman, duasında azimli ve istekli olsun."56 "Hiçbir müslüman yoktur ki, içinde günah ve akrabayla münasebeti kesme isteği olmayan bir şeyi Allah'tan istesin de, Allah ona bunu şu üç şekilden birisiyle vermesin: Ya hemen o kulun isteği yerine getirilir; yahut Allah kulun isteğini ahirete saklar; ya da dilediğinin dengi bir kötülüğü ondan savuşturur." Orada bulunanlar dediler: "O halde çok dua edelim!" Hz. Peygamber buyurdu ki, "Allah da kabul eder".57
Sonuç olarak bütün müslümanlar, özellikle felâkete maruz kalmış insanların, secde anında, Cuma vakitlerinde, gecenin ilerlemiş saatlerinde veya herhangi bir zaman diliminde samimi olarak Allah'a yönelmeli ve toprağa sükûnet vermesini O'ndan istemelidir. İnanıyoruz ki Hakim-i Mutlak Rabbimiz bu şekilde yapılacak dualara icabet edecektir.
Bu noktada şu soru zihnimizi kurcalayabilir: Acaba dua depremi engeller mi? Bu soruya şu şekilde cevap verilebilir: Dua ilâhî takdirin bir parçasıdır. Depremin oluşması olayında, gaz sıkışması, çöküntü ve buna benzer diğer hususlar, nasıl birer sebepse, dua da, depremin olması veya olmamasında, aynı şekilde kabul edilmesi gereken bir sebeptir. Sebepler ise, sebeplerin yaratıcısı olan Allah'ın tayin ettiği sünnetlerdir. Sebeplere, harekete geçmesi emrini veren O'dur. Belirlenen kural, kural koyucusu olan Allah'ı mutlak manada bağlayan bir değer değildir. Allah isterse bu kanunun aksine de icraatta bulunabilir. Hz. İsa'nın babasız dünyaya gelmesi örneğinde olduğu gibi. Demek oluyor ki, Allah müminlerin duasıyla sebepleri tamamen ortadan kaldırıp depremin menfi sonuçlarını müminlerin hayırına tebdil edebilir. Yeter ki insan Allah'ın razı olacağı davranışı sergileyebilsin. Şu hadis-i şerif bu mantığı güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. "Allah'ın takdir ettiğinden sakınmak fayda vermez. Ancak dua inmiş ve inecek olan belalara karşı fayda verir. Ey Allah'ın kulları öyleyse Allah'a dua ediniz." Burada bir kez daha vurgulayalım ki dua insanı asla tedbirsizliğe sevk etmemelidir.
4- Tevbe ve İstiğfar
Hz. Peygamber deprem olduğu zaman sahabileri tevbe ve istiğfara davet etmiştir. Rivayet edildiğine göre, Resulüllah zamanında Medine'de deprem vuku bulmuş, bunun üzerine O şöyle buyurmuştur: "Rabbiniz sizden tevbe ve istiğfar istiyor. Siz de O'na dua, tevbe ve istiğfarda bulununuz".58
Tevbe, ruhumuzu arındırmanın bir yoludur. Kur'an, ameli her ne olursa olsun, istisna koymaksızın, hepimizi tevbeye davet etmektedir.59 Bu davet hiç günahı olmayanları da kapsamaktadır. Hz. Peygamber; "Ben her gün yetmiş defadan çok istiğfar ederim." buyurmuştur. Cennete giden ve musibetlerden emin olmanın en güvenilir yolu tevbedir. Bu hususa peygamberimiz: "Cennetin sekiz kapısı vardır. Bunların yedisi kapalıdır. Yalnız bir kapı açıktır ki o da, kıyamet kopuncaya kadar tevbe etme kapısıdır."60 sözleriyle işaret etmektedir.
Şu halde bizlerin özellikle felâket anlarında tevbe ve istiğfar ile Allah'a sığınmamız en doğru yol olacaktır. Yaşanan felâkette kusurlu olan insanlar da ancak tevbe yoluyla rahatlayabilecektir. Hz. Peygamberin: "Tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir." hadis-i şerifi unutulmamalıdır.
Tevbe, başlı başına bir ibadettir. Tevbe günahı terk etmenin en güzel yoludur. Çünkü tevbe, özür beyan etmenin en müessir şeklidir. Özür dilemek üç şekilde olur. 1. Özür dileyen suçu işlemediğini söyler, 2. Suçu filan sebep yüzünden işlediğini beyan eder, 3. Suçluyum, kötülük yaptım, fakat vazgeçemiyorum der. İşte bu son şekil tevbedir.
Kur'an-ı Kerim de; "Allah hem tevbe edenleri sever hem de çok temizlenenleri sever."61 buyurmaktadır.
5 - Dayanışma ve Yardımlaşma
İnsan sevincini ve kederini paylaşmak ister. Paylaşılmayan sevinç ve mutlulukların insan için fazla anlamı yoktur. Şurası bir gerçektir ki sevinçler ve mutluluklar paylaşınca artar. Keder ve üzüntü ise paylaştıkça azalır. Kur'an'da sıkça kullanılan infak kelimesi, kişinin sahip olduğu mal ve imkânları paylaşması anlamına gelir. Bu itibarla deprem felâketine maruz kalmış kardeşlerimize ilgi ve alâkamızı, maddi ve manevi yardımlarımızı, teveccüh ve tebessümlerimizi yansıtmak dinî vecibelerimizden biri olarak görülmelidir.
Felâket anlarında gönülden koparak yardımda bulunmanın musibet ve belâları azaltacağında şüphe yoktur. Bu konuda Peygamber Efendimizin: "Sadaka, Allah'ın gazabını teskin eder ve kötülüğü giderir."62 şeklinde hadis-i şerifi dikkat çekicidir.
Felâket günlerinde müslümanlar felâkete uğrayan kimselere malî yardımlarda bulunmalıdır. Bu hem insanî hem de dinî bir vecibe olarak görülmelidir. Bugünkü mal varlığına güvenip de hiç kimse benim yardıma ihtiyacım yoktur, ileride de olamaz dememelidir. Dilimizdeki "düşmez kalkmaz bir Allah'tır" sözü çok doğru söylenmiştir. Son depremlerde nice zengin ve varlıklı insanımız, 45 saniye içinde fakir düşmüştür. Hatta bir lokma ekmeğe, bir bardak suya ve bir battaniyeye muhtaç duruma düşmüştür. Bugün bir kimsenin maruz kaldığı musibete, yarın diğerinin maruz kalmayacağının hiçbir garantisi yoktur.
Felâkete maruz kalan insanlar, bir tarafta yokluk içinde hayatlarını sürdürürken, bir kısım insanların zevk-ü sefa sürmeleri insanlıkla ve vicdanî duygularla asla bağdaştırılamaz. Milletleri millet yapan fertlerinin tasada ve kıvançta birlik olabilme duygularıdır. Bu duygunun kaybolması bir millet için gerçek felâketin ta kendisidir.
Kur'an-ı Kerim, müminlerin kardeş olduklarını önemle vurgulamaktadır.63 Müslüman müslümanı terketmez, onu yalnız bırakmaz. Müslüman müslümanın dertlerine ortak olur.
Müminlerin belirgin özelliklerinden ve İslâm ahlâkının temel kurallarından birisi de hayırda yarışmaktır. Allah: "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiye ulaşamazsınız. Her ne infak ederseniz Allah onu bilir."64 buyurmaktadır.
Müslümanlar, kendilerini bir an için çeşitli zorluklar içinde yaşayan felâketzedelerin yerine koymalı ve onların acılarını yüreğinde hissetmelidir. Peygamberimiz: "Kendiniz için istediğinizi, din kardeşiniz için istemedikçe, gerçek manada iman etmiş olamazsınız."65 buyurmaktadır. Bu sözler merhamet ve sorumluluk duygularımızı kamçılamalıdır.
Büyük bir memnuniyetle müşahede etmekteyiz ki, devlet organları ve halkımız deprem bölgesinde yaşanan acıları kendi acısı olarak görmüş ve imkânlar ölçüsünde üzerine düşeni yapmaya çalışmıştır. Gayretler hala sürmektedir. Bu da bu konudaki İslamî espirinin, ülkemiz müslümanlarınca doğru bir şekilde kavrandığını ve hayata geçirilmeye çalışıldığını ortaya koymaktadır.
Cenab-ı Hak, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, kaza ve musibetten muhafaza buyursun. Ülkemizin üzerine çöken kara bulutları rahmet bulutları haline dönüştürsün.