3 Mart 2009 Salı

UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU

UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU
Kanun Numarası : 1593
Kabul Tarihi : 24/4/1930
Yayımlandığı R.Gazete: 6/5/1930 Sayı : 1489
BİRİNCİ BAP
Sıhhi teşkilat
BİRİNCİ FASIL
Devlet hidematı sıhhiyesi ve sıhhi Merciler
Madde 1 - Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar ve-
ren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel nes-
lin sıhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar
eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir.
Madde 2 - Umumi sıhhat ve içtimai muavenet hizmetlerine ait Devlet vazaifi
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından ifa ve hususi idarelerle beledi-
yelere ve sair mahalli idarelere bırakılan hizmetlerin sureti icrası murakabe
olunur. Milli Müdafaa teşkilatına ait sıhhi işler müstesna olmak üzere bütün
sıhhat ve içtimai muavenet işlerinin mercii ve murakıbı bu Vekalettir.
Madde 3 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti bütçeleriyle muayyen hatlar
dahilinde olarak aşağıda yazılı hizmetleri doğrudan doğruya ifa eder:
1 - Doğumu (......)(1) teshil ve çocuk ölümünü tenkis edecek tedbirler.
2 - Validelerin doğumdan evvel ve doğumdan sonra sıhhatlerinin vikayesi.
(1) Bu benddeki "doğumu tezyit" hakkındaki hüküm 1/4/1965 tarih ve 557 sayılı
Kanunun 8 inci maddesi ile ilga edilmiş olduğundan "tezyit" ibaresi metinden
çıkarılmıştır.
3 - Memlekete sari ve salgın hastalıkların hulülüne mümanaat.
4 - Dahilde her nevi intani, sari ve salgın hastalıklarla veya çok miktarda
ve fiatı intaç ettiği görülen sair muzır amillerle mücadele.
5 - Tababet ve şubeleri sanatlarının icrasına nezaret.
6 - (...) (1) ilaçları ve bütün zehirli müessir ve uyuşturucu maddelerle
yalnız hayvanlar için serumlar ve aşıları murakabe hariç olmak üzere her nevi
serum ve aşılar (2).
7 - Çocukluk ve gençlik hıfzıssıhhasına ait işlerle çocuk sıhhat ve bünye-
sinin muhafaza ve tekamülüne ait tesisatın murakabesi.
8 - Mektep hıfzıssıhhası.
9 - Mesai ve san'at hıfzıssıhhası işleri.
10 - Maden suları ile sair havassı şifaiyesi olan sulara nezaret.
11 - Hıfzıssıhha müesseseleri ve bakteriyoloji laboratuvarları ve alelümum
hayati muayene ve tahlillere mahsus müesseseler küşat ve idaresi.
12 - Mesleki tedrisat müesseseleri küşat ve idare veya mümasili müessesatı
murakabe ve bunlara müsaade itası.
13 - Mecnunlarla sair ruhi hastalıklara mahsus tedavihaneler veya malül veya
herhangi bir noksanii hilkate malik olanları kabul edecek yurt veya müesseseler
tesis ve idare.
14 - Muhacrin sıhhat işleri.
15 - Hapisanelerin ahvali sıhhiyesine nezaret.
16 - Tıbbi istatistiklerin tanzimi.
17 - Sıhhi neşriyat ve propogandalar.
18 - Vesaiti münakale umuru sıhhiyesinin nezaret.
Madde 4 - Doğrudan doğruya şehir ve kasabalar, köyler hıfzıssıhhasına veya
tıbbi ve içtimai muavenete mütaallik işlerin ifası belediyelere ve idaresi
hususiyelere ve sair mahalli idarelere tevdi edilir. Vekalet indelicap bu
idarelere rehber olmak üzere bazı mahallerde nümune tesisatı vücude getirir.
İKİNCİ FASIL
Sıhhat ve İçtimai Muavenet teşkilatı
Madde 5 - Sıhhat ve içtimai Muavenet Vekaleti 3 üncü maddede zikredilen
hizmetleri ifa için hususi teşkilat kanununa tevfikan teşkil edilmiş fenni ve
idari şubelerden mürekkeptir. Kanunu mahsusuna tevfikan mülhak bütçe ile idare
olunan Hudutlar ve Sahiller Sıhhat Umum Müdürlüğü, Sıhhat ve İçtimai Muavenet
Vekaletine merbut olarak ifayı vazife eyler.
Madde 6 - Her vilayette Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine merbut olmak
üzere bir Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürü bulunur. Sıhhat müdürleri bulunduk-
ları vilayetlerde Vekaletin en büyük memuru olmakla beraber valilerin sıhhi
müşaviridirler. Valiler mevcut sıhhi kanun, nizam ve talimatlara tevfikan sıhhi-
ye müdürlerini istihdam ederler ve sıhhi hususlarda onların rey ve mütalaalarını
alırlar.
(1) Bu aradaki "Gıdalar ile" ibaresi, 24/6/1995 tarihli ve 560 sayılı KHK'nin
21 inci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, metinden çıkarılmıştır.
(2) Bu benddeki "aşılar" kelimesi 16/4/1934 tarih ve 2410 sayılı Kanunun 1 inci
maddesiyle "aşıları murakabe" şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 7 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet müdürleri bulundukları vilayetin sıhhi
umur ve muamelelerinden vali ile beraber mesul olup bütün sıhhi kanun, nizam,
talimat ve emirlerin iyi tatbikına nezaretle mükelleftir.
Madde 8 - Her kazada ve icabı takdirinde nahiye merkezlerinde bir veya mü-
taaddit Hükümet tabipleri istihdam olunur. Hükümet tabipleri doğrudan doğruya
vilayet sıhhiye müdürünün emri altında olup memur oldukları mahallerin sıhhi
umur ve muamelelerinden mesuldür ve kaymakamın sıhhi hususatta sıhhi müşaviri-
dir. Hükümet tabiplerinin maiyyetlerinde sıhhi işlerde kendilerine muavenette
bulunmak üzere küçük sıhhat memurları istihdam edilir.
Madde 9 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti üçüncü ve dördüncü maddelerde
zikredilen vazifeleri ifa ve müesseseleri idare etmek üzere tabipler, baytarlar,
eczacılar, sair sıhhi ve idari memurlar tayin ve istihdam eder.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Yüksek Sıhhat Şürası
Madde 10 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince tevdi edilecek yüksek
sıhhi ve içtimai meseleler hakkında rey ve mütalaasını beyan ve sıhhi ve içtimai
hizmet ve muavenetlere ait kanun, nizamname ve talimatnameleri birinci derecede
tetkik eylemek ve tababet ve şubeleri sanatlarını ifadan mütevellit adli mesele-
lerde ihtibar vazifeleriyle mükellef olmak üzere bir Yüksek Sıhhat Şürası teş-
kil olunmuştur.
Madde 11 - Yüksek Sıhhat Şürası dokuz azadan mürekkep olup bu aza Sıhhat
ve İçtimai Muavenet Vekili tarafından memlekette ilim ve irfanı ve eserleri veya
sıhhi hizmetleri ile marufiyet kesbetmiş zevat arasından intihap ve Başvekalete
inhası ve Reisicumhurun tasdikı ile tayin olunur.
Madde 12 - (Değişik: 17/1/1949 - 5305/1 md.)
Yüksek Sağlık Şürası üyeleri 11 inci maddede zikredilen esaslar dahilinde 3
yıl süre ile vazife görmek üzere seçilirler. Bu kanunun yayımından sonra yapıla-
cak ilk seçimde seçilecek 9 üyeden 3 ü bir yıl, 3 ü iki yıl ve diğer 3 ü de 3
yıl süre ile vazife görürler.Üyelerden hangilerinin bu süreler sonunda üyelikten
çıkacakları ilk oturumda çekilecek kur'a ile belirtilir.
Bundan sonraki seçimlerde üyeliğe getirilenler 3 er yıl vazife görürler ve
bu sürenin sonunda üyelikleri kendiliğinden düşer.
Süresi sona eren üyeler yeniden seçilebilirler. Bir daha seçilmiyenler (Yük-
sek Sıhhat Şürası Fahri Üyesi) unvanını Ölünceye kadar taşırlar.
Madde 13 - Yüksek Sıhhat Şürası her sene Teşrinisani, Şubat, Mayıs aylarında
olmak ve her devrei içtimaiyesi on günden aşağı olmamak üzere içtima eder. Ve-
kaletçe lüzum görüldüğü takdirde fevkalade içtimalar aktolunur. İçtima mahalli
Ankara'dır.
Madde 14 - (Değişik: 17/1/1949 - 5305/2 md.)
Yüksek Sağlık Şürası Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanının veya onun tensip ede-
ceği bir zatın başkanlığı altında asli üyelerden en az 5 üyenin huzuru ile top-
lanır,kararlar üçte iki oy çokluğu ile verilir.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Müsteşarı, Danışma ve İnceleme Kurulu Baş-
kanı, Sağlık İşleri ve Sosyal Yardım İşleri Genel Müdürleri Yüksek Sağlık Şüra-
sının tabii üyelerindendir.
Geçici madde - Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle halen görevli bulunan üyele-
rin üyelikleri düşer. Bunlar 11 inci maddedeki hükümlere göre yeniden seçilebi-
lirler.
Madde 15 - Yüksek Sıhhat Şürasının toplu olmadığı zamanlarda mükellef olduğu
vazifelere taallük eden acele işlerle iştigal etmek üzere Yüksek Sıhhat Şürası
kendi azası arasından üç kişilik bir encümen intihap eder.
Madde 16 - Yüksek Sıhhat Şürası azasına her devrei içtimaiyeye mahsus olmak
üzere her sene bütçesinde miktarı muharrer bir hakkı huzur verilir. Ankara ha-
ricinden gelenlere harcırahları ve vekaletçe tayin olunacak yevmiyeleri ita olu-
nur.
Madde 17 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti merkezi teşkilatı ve vilayet-
ler sıhhi teşkilatı ve Yüksek Sıhhat Şurası vazifelerinin istilzam ettiği ni-
zamnameler tanzim ve neşrolunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Vilayet Hususi İdareleri ve Belediyeler
Madde 18 - Vilayet hususi idareleri bütçelerinde hususi kanuna tevfikan tef-
rik ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tensibi ile sarfolunan sıhhi ve
içtimai işlere mahsus tahsisat, vilayet merkezinde veya tensip olunacak sair
mahallerde açılacak hastaneler ve dispanserlerle seyyar etıbba teşkilatına ve
seyyar etüv tedarikine ve tephirat ve tathirat istasyonları tesisine ve verem
ve frengi ve çocuk vefiyatı mücadelesine muhtas hıfzıssıhhai içtimaiye dispan-
serlerine ve sıtma ve frengİ ilacı tedarikine ve Sıtma Kanununda tasrih edilen
ahvalde sıtma membalarının izalesine sarfolunur.
Madde 19 - Vilayetler hususi idarelerine ait sıhhi teşkilat ve tesisat ma-
halli Sıhhat ve İçtimai Muavenet müdürlerinin murakabesi altında bulunup bun-
lara ait muamelat kanun ve nizamnamelerine tevfikan sıhhat müdürleri tarafından
ifa olunur.
Madde 20 - Belediyenin umumi hıfzıssıhha ve içtimai muavenete taallük eden
mesailden ifasiyle mükellef oldukları vazifeler aşağıda zikredilmiştir.
1 - İçilecek ve kullanılacak evsafı fenniyeyi haiz su celbi.
2 - Lağım ve mecralar tesisatı.
3 - Mezbaha inşaatı.
4 - Mezarlıklar tesisatı ve mevta defni ve nakli işleri.
5 - Her nevi muzahrafatın teb'it ve imhası.
6 - Meskenlerin sıhhi ahvaline nezaret.
7 - Sıcak ve soğuk hamamlar tesisi.
8 - (Mülga: 24/6/1995-KHK-560/21 md.)
9 - Umumi mahallerde halkın sıhhatine zarar veren amiller izale.
10 - Sari hastalıklarla mücadale işlerine muavenet.
11 - Hususi eczane bulunmayan yerlerde eczane küşadı.
12 - İlk tıbbi imdat ve muavenet teşkilatı.
13 - Hastahane, dispanser, süt çocuğu, muayene ve tedavi evi, aceze ve
ihtiyar yurtları ve doğum evi tesis ve idaresi.
14 - Meccani doğum yardımı için ebe istihdamı.
Madde 21 - Vilayet hususi idareleriyle belediyelerin 18 ve 20 inci madde-
lerde gösterilen hizmetlerini ifa için kanunu mahsuslarına tevfikan Vekalet-
çe tayin olunan etıbba ve sair memurin istihdam olunur.
Madde 22 - Belediyeler ve vilayetler hususi idarelerince sıhhi ve içtimai
hizmetlerden hangilerinin ifası mecburi ve hangilerinin ihtiyari olduğu hususi
kanunlarına tevfikan tayin ve bu hizmetlerde istihdam edilecek tabip ve memur-
ların kadroları İcra Vekilleri Heyetince musaddak bir talimatname ile tesbit
olunur. Hükümet tabipleri olmayan yerlerde belediye tabipleri nizamnamesine
tevfikan Hükümet tabiplerinin ifasiyle muvazzaf oldukları vazifelerle mükellef-
tirler.
BEŞİNCİ FASIL
Vilayetler ve kazalar umumi hıfzıssıhha meclisleri
Madde 23 - Her vilayet merkezinde bir umumi hıfzıssıhha meclisi toplanır.
Bu meclis mahalli sıhhat ve içtimai muavenet müdürü, nafıa mühendisi, maarif,
baytar müdürü, mevcutsa sahil sıhhiye merkezi tabibi, bir hükümet ve belediye
tabibi ve hastane baştabibi ile garnizon ve kıt'a bulunan yerlerde en büyük
askeri tabip ve serbest sanat icra eden bir tabip ve bir eczacıdan ve belediye
reisinden mürekkeptir. Meclis valinin veya valiye bilvekale sıhhiye müdürünün
riyaseti altında içtima eder. Valinin tensip edeceği bir zat kitabet vazifesini
ifa ve zabıtları tanzim eder.
Madde 24 - Kazalarda bu meclisler kaymakamın riyaseti altında Hükümet tabi-
bi, mevcut ise bir HÜkümet baytarı ve askeri tabip, belediye tabibi ve serbest
icrayi san'at eden ve kaymakam tarafından intihap edilen bir tabip ve serbest
eczacı ile belediye reisinden terekküp eder.
Madde 25 - Umumi hıfzıssıhha meclisleri müntehap azası her üç senede bir
değişir. Eski azanın yeniden intihabı caizdir. Her defa tebeddülünde kaymakam-
lar tarafından vilayetlere, valilerce de Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine
bildirilir.
Madde 26 - Umumi hıfzıssıhha meclisleri alelade ayda bir kere içtima eder-
ler. Ahvali fevkalade veya bir sari ve salgın hastalık zuhurunda valinin dave-
ti veya Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin talebi üzerine daha sık topla-
nırlar.
Madde 27 - Umumi hıfzıssıhha meclisleri mahallin sıhhi ahvalini daima naza-
rı dikkat önünde bulundurarak şehir ve kasaba ve köyler sıhhi vaziyetinin ısla-
hına ve mevcut mahzurların izalesine yarayan tedbirleri alırlar. Sari ve sal-
gın hastalıklar hakkında istihbaratı tanzim, sari ve içtimai hastalıklardan
korumak çareleri ve sıhhi hayatın faideleri hakkında halkı tenvir ve bir sari
hastalık zuhurunda hastalığın izalesi için alınan tedbirlerin ifasına muavenet
eylerler.
Madde 28 - Umumi hıfzıssıhha meclislerinin mukarreratından mahalli vazife-
ler ve salahiyetler arasında bulunan işler vali veya kaymakam tarafından icra
olunur ve istizana muhtaç olanlar kaymakamlıkça vilayetten ve vilayetçe Sıhhat
ve İçtimai Muavenet Vekaletinden sorulur.
İKİNCİ BAP
Sari ve salgın hastalıklarla mücadele
BİRİNCİ FASIL
Hudutlar ve sahiller sıhhi müdafaası
Madde 29 - Beşinci maddede zikredilen Hudutlar ve Sahiller Sıhhat Umum Mü-
dürlüğü beynelmilel seyrüsefer ve ticaret sebepleriyle intikal eden beşeri ve
salgın hastalıklara karşı milli hudutlar ve sahilleri müdafaa vazifesiyle mü-
kelleftir.
Madde 30 - Hudutlar ve Sahiller Umum Müdürlüğü mer'i olan beynelmilel mu-
kaveleler ve Devletçe mevzu kanunlar, nizamlar ve talimatlar ile Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından bu mukaveleler, kanunlar, nizamlar ve ta-
limatların layıkı ile tatbikını temin için verilen emirler dairesinde vazifeyi
ifa eyler.
Madde 31 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Bir Türk limanından diğer Türk limanına veya ecnebi limanlarından bir Türk
limanına gelen her gemi hareket ettiği limandan bir sıhhat patentası almakla
mükelleftir.
Madde 32 - (Mülga: 15/6/1942 - 4255/2 md.)
Madde 33 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Türk gemilerinin patentaları üzerinde konsolosluk vizesinin bulunmasını
mecburi kılan memleketlere mensup gemilerin Türk limanlarına ithalat etmek
üzere geldikleri ve hareket limanlarında Türk konsolosu mevcut bulunduğu tak-
dirde bunların patentaları üzerinde konsolos vizesi bulunması mecburidir.
Madde 34 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Patentayı hamil olmaksızın boğazlara gelen transit gemilerin gösterecekle-
ri sıhhi beyanname veyahut uğradıkları ecnebi limanlarından aldıkları gümrük
veya liman permilerinde o limanın sıhhi durumu hakkında salahiyet sahibi makam-
lar tarafından verilmiş sıhhi meşruhat patenta yerine kaim olur.
Madde 35 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
33 üncü maddede zikredilen vizelere mukabil mahsus kanun mucibince alına-
cak resimler konsolosluklar tarafından ve konsolos bulunmıyan limanlardan vize-
siz olarak gelen gemilerden de muvasalat limanlarında mahalli hükümet memurla-
rı tarafından tahsil olunur.
Madde 36 - Sıhhat patentaları üzerinde yapılan her türlü tahrifler veya sa-
lahiyettar makamatça tasdik edilmemiş tashihler patentayı hükümden düşürür.
Bir geminin hareketinden evvel 48 saat zarfında verilmiş patentalar muteber
olup daha evvel verilenlerin hükmü yoktur.
Madde 37 - Bir geminin hareket limanında kolera, veba, sarıhümma, lekeli-
hümma ve çiçek vakaları ve yahut Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince tayin
edilecek sair tehlikeli bir maraz salgını mevcut olmadığı halde verilmiş olan
patentalar temiz addolunur. Bu hastalıklardan hariçten geldiği tebeyyün eden
münferit vakaların zuhuru patentaların temiz addedilmesine mani olmazsa da bu
vakalar patentalarda işaret edilmiş olmalıdır.
Madde 38 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
37 nci maddede zikredilen hastalıklardan hariçten gelmiş olmadığı tahakkuk
eden kolera, veba ve sarı humma vakalariyle çiçek ve lekeli humma salgınları-
nın zuhurunu bildiren patentalar ile mebdeinde temiz olduğu halde Türkiye li-
manlarından birine gelinceye kadar seyahat müddeti esnasında geminin sıhhi du-
rumunda vukua gelen değişiklik dolayısiyle evsafı değişen patentalar bulaşık
addolunur.
Madde 39 - Hiç bir patentayı hamil olmıyarak Türkiye limanlarına gelen ge-
miler bulaşık patenta ile gelmiş gemiler gibi muameleye tabi olurlar.
Madde 40 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Ecnebi limanlarından gelen tekmil gemiler ilk vasıl oldukları Türk limanın-
da ve munhasıran Türk limanları arasında muntazam sefer yapan milli yolcu gemi-
leri ise ilk hareket ettikleri ve vardıkları son Türk limanlarında sıhhi muame-
leye (Sıhhi istintak, pratika, patenta veya vize almak) tabi olup aynı seferde
uğrayacakları diğer Türk limanlarında içlerinde bulaşık hastalıklardan musap
veya ölü bulunmamak şartiyle tekrar sıhhi muameleye (Pratika ve vize) tabi tu-
tulmadan serbestçe yolcularını çıkarır ve hareket ederler; şu kadar ki,vapurun
sıhhi durumunu tevsik için gemi tabibi veya sıhhat memuru numunesine uygun bir
bülteni doldurarak limanda sahil sıhhiye idaresine göndermekle mükelleftir.
Muntazam seferler yapan vapurlar haricinde kalan diğer büyük ve küçük bütün
gemiler sahil sıhhiye teşkilatı bulunan her Türk limanında sıhhi muameleye tabi
olup sahil sıhhiye teşkilatı bulunmıyan limanlarda yalnız hareketlerinde vize
almakla mükellef tutulur.
Ancak Türk veya ecnebi limanlarından gerek Akdeniz veya Karadeniz boğazla-
rına vasıl olan tekmil gemiler, transit olarak geçseler dahi, ol bapta mevzu
hükümler dairesinde Boğazlarda sıhhi muameleye tabi olurlar.
Madde 41 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Ecnebi limanlardan ilk Türk limanına vasıl olan gemilerle Boğazlarda sıhhi
muameleye tabi tutulan gemiler muvasalatları akabinde ve talimatnamelerle ta-
yin olunan saatlerde Hudut ve Sahiller Sıhhat Umum Müdürlüğü tabip veya memur-
ları tarafından ziyaret ve patentaları ile sıhhi vaziyetleri tetkik olunur. Bu
memurlar tarafından serbest pratika verilmedikçe gemilere başkalarının girmesi
ve gemilerden 47 nci madde mezkür talimatname hükümleri haricinde kimsenin
çıkması memnudur.
Buharlı veya motörlü alelumum şilepler, Boğazlar hariç olmak üzere uğradık-
ları bütün Türk limanlarında ve diğer yelkenli motörlü veya kürekli bilümum de-
niz nakil vasıtaları ise hem Boğazlarda ve hem uğradıkları tekmil Türk limanla-
rında sıhhi muamelelerini karada sahil sıhhiye dairesinde veya bu vazifeyi gö-
ren makama müracaatla yaptırırlar.
Madde 42 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Kaza, fırtına veya ahvali fevkalade sebebiyle bir limana ilticaya mecbur
olan gemiler dahi patentalarını veyahut 35 inci maddede yazılı vesikaları mev-
cut olduğu takdirde göstermeğe ve o limandan hareketlerinde vize almağa mecbur-
durlar. Bu gemiler sahil sıhhat memurlarının murakabesi altında limanda kalıp
ihtiyaçlarını da temin edebilirler.
Madde 43 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Türk limanlarına gelen ecnebi harb gemileriyle ecnebi donanmalarına mensup
muavin sefineler ve hükümdarları, Devlet Reislerini ve Türkiye Cumhuriyeti Hü-
kümetini ziyarete gelen zatları hamil hususi yatlar ve gemiler patenta ibrazı-
na mecbur değildirler. Kara ile ihtilat etmek ve serbest paratika almak istedik-
leri takdirde behemehal sıhhi muameleye ve icabında sıhhi tedbirlere tabi tutu-
lurlar.
Madde 44 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Türk harb sefineleri ve ticaret ile münasebeti olmayıp Hükümete ait bulunan
sair gemiler munhasıran hizmetlerine ait işler için Türk limanları arasında sey-
rüsefer ettikleri ve hiçbir bulaşık limana uğramadıkları ve yolcu, asker ve
sair eşhas
nakleylemedikleri takdirde Türk limanlarına girip çıktıkları zamanlar sıhhi
muameleye tabi değildirler. Fakat gemi içinde sari hastalık zuhur ettiği tak-
dirde bu gemilerin kaptanları muvasalat limanlarındaki hudut ve sahiller sıh-
hat memurlarına haber vermeğe mecburdurlar. Bu takdirde tıbbi muayene yapılma-
dan ve serbest pratika verilmeden kara ile ihtilat edemezler. 37 nci maddede
zikredilen hastalıklarla bulaşık limanlardan gelen bu nevi gemiler sair tica-
ret sefineleri hakkındaki hükme tabidirler.
Madde 45 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Türk limanlarından birinde sari hastalık zuhur ederse Sıhhat ve İçtimai
Muavenet Vekaletinin emriyle bu limandan hareket eden tekmil gemiler, mütaaki-
ben uğrıyacakları Türk limanlarında ihtilattan evvel sıhhi muayeneye tabi tu-
tulurlar.
Madde 46 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
43 ve 44 üncü maddelerde zikredilen gemilerle ve küçük mesafelere gidip
hiçbir yere uğramıyarak avdet eden tenezzüh, balıkçı ve süngerci ve tahlisiye
gemileri müstesna olmak üzere Türkiye limanlarından ithalat ederek çıkan her
Türk ve ecnebi gemisi bir sıhhat patentasını hamil olur.
Madde 47 - Limanlarda gemilerin muvasalat ve hareketlerinde icrası icap
eden sıhhi muamele, patentaların şekli, vasıf ve sureti itası, yolcu, mürette-
batın ve eşyanın tathiri, bulaşık patentalı gemilere tatbikı icap eden sıhhi
tedbirler, muhtelif hastalıklara ait vakalarda yapılacak muamele ve limanlarla
hudutlarda müesses tahaffuzanelerin idare sureti ve yirmi dokuzuncu maddede
zikredilen sıhhi müdafaaya mütaallik sair bütün muameleler mevcut mukavele ve
kanunlara nazaran Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince neşredilecek talimat-
namelerle tayin olunur.
Madde 48 - Türkiye konsolosları bulundukları mahalde zuhur eden ve 37 nci
maddede zikredilen hastalık vakalarını ve bunlar hakkında ittihaz edilen ted-
birleri Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine muntazaman bildirirler. Yalnız
bunlardan kolera, veba ve sarıhümmadan her vakanın telgrafla ihbarı lazım gelip
diğer hastalıklar ancak salgın şekli aldıkları takdirde mektup ile haber veri-
lir.
Madde 49 - Türkiye limanlarına sari ve salgın hastalıkların duhulüne mani
olmak için aşağıda zikredilen tedbirler ittihaz edilir:
1 - Gemilerin tıbbi muayenesi.
2 - Bulaşık olduğundan şüphe edilen yolcuların nezaret altında bulundurul-
ması veya tecridi.
3 - Hastaların tahaffuzane veya sari hastalıkları hastanelerinde şifa bu-
luncıya kadar tedavi ve etrafı için tehlikeleri zail oluncıya kadar tecridi.
4 - Gemilerin ve sıhhat memurlarının görecekleri lüzum üzerine tathiri ka-
bil olan ticaret eşyasiyle zati eşyanın ve gemi eşyasının fenni tathiri.
5 - Hastalık amilini nakle vasıta olan haşeratın ve hayvanların itlafı.
6 - Yolcu ve mürettebata aşı veya serum tatbiki.
Bu tedbirlerin tatbikı için lazım gelen zaman zarfında gemilerin limanlarda
tevkifine hudutlar ve sahiller sıhhat memurları salahiyettardırlar.
Madde 50 - Sari ve salgın hastalıkların nakline vasıta olup fenni tathiri
mümkün veya faydalı olmıyan her nevi eşyanın gemilerden tahliye edilmesine ve-
ya kara veya deniz tarikiyle memlekete ithaline mümaneata Sıhhat ve İçtimai Mu-
avenet Vekaleti salahiyettardır. Vekalet bu hususta müstaceliyetine binaen ka-
rar ittihaz ederek gümrüklere ve postaya tebligat icra ettikten sonra keyfiyeti
icra Vekilleri Heyetinin tasvibine arzeder.
Madde 51 - Türkiye ve ecnebi limanlarından bulaşık veya şüpheli olanlar
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince ilan olunur. Bu takdirde bu limanlar
müvaredatı, gemilerin patentaları bulaşık olmasa dahi 49 uncu maddede zikredi-
len tedbirlerden birine tabi olur. Alınan tedbirler Hariciye Vekaletince alaka-
dar devletlere mer'i mukaveleler dairesinde tebliğ olunur.
Madde 52 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Bütün Türkiye limanlarında sıhhi muamele ifası Hudut ve Sahiller Sıhhat
Umum Müdürlüğü memurlarına aittir. Bunların bulunmadığı mahallerde Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Vekaletinin göstereceği lüzum üzerine, Hükümet veya belediye
tabipleri, liman reisleri veyahut nahiye müdürleri ile gümrük memurları kanun
ve nizam ve talimatnameler hükümleri dairesinde sıhhi müdafaaya terettüp eden
vazifeleri ifa ederler.
Madde 53 - Hudutlar ve Sahiller Sıhhat Umum Müdürlüğü hizmetlerine ait olan
resimler ve tathir, tephir, tahaffuzhane masrafları ve kanuna muhalif hareket
eden gemi kaptanlarından alınması icap eden para cezası mahsus kanuna tevfikan
tahsil olunur.
Madde 54 - Komşu memleketlerden birinde 37 nci maddede zikredilen hastalık-
lar zuhur ettiği takdirde kara hudutlarında Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekale-
tince vürut edecek yolcularla zati ve ticari eşya hakkında aşağıdaki tedbirler
alınır:
1 - Tren, araba veya herhangi bir suretle karadan veyahut nehir yolu ile
gelen yolcuların hudutlara dahil oldukları mahalde veya hududa civar münasip
bir yerde tıbbi muayeneleri.
2 - Aşı veya serum tatbikı.
3 - Zati veya ticari eşyadan tathir ve tephiri mümkün ve faydalı görülenle-
rin tathiri.
4 - Yolcuların tıbbi nezaret altına alınması veya şüpheli şahısların tecridi
5 - Hastaların tecrit ve tedavisi.
Madde 55 - Komşu memleketlerdeki salgın hastalıkların memleket için tehli-
keyi mucip bir şekilde devam eyleyerek adi tedbirler ile bu tehlikenin izalesi-
ne imkan görülmediği zamanlarda hudutların hastalık bulunan memlekete mücavir
kısmı İcra Vekilleri Heyeti karariyle muvakkaten seddolunarak her türlü münaka-
leler tatil olunabilir.
Madde 56 - 37 nci maddede zikredilen hastalıklardan birinin hüküm sürdüğü
memleketlerden hava nakil vasıtalariyle vürut eden yolcu ve eşyalar hakkında
54 üncü maddede yazılan tedbirler Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin müna-
sip göreceği hallerde hudutlarda veya bu vasıtaların karaya indikleri mahaller-
de tatbik olunur.
İKİNCİ FASIL
Memleket dahilinde sari ve salgın hastalıklarla mücadele
Madde 57 - Kolera, veba (Bübon veya zatürree şekli), lekeli humma, kara
humma (hummayi tiroidi) daimi surette basil çıkaran mikrop hamilleri dahi - pa-
ratifoit humması veya her nevi gıda maddeleri tesemmümatı ,çiçek, difteri (Kuş-
palazı) - bütün tevkiatı dahi - sari beyin humması (İltihabı sahayai dimağii
şevkii müstevli), uyku hastalığı (İltihabı dimağii sari), dizanteri (Basilli ve
amipli), lohusa humması (Hummai nifası) ruam, kızıl, şarbon, felci tıfli (İlti-
habı nuhai kuddamii sincabii haddı tifli), kızamık, cüzam (Miskin), hummai ra-
cia ve malta humması hastalıklarından biri zuhur eder veya bunların birinden şüphe edilir veyahut bu
hastalıklardan vefiyat vuku bulur veya mevtin bu hastalıklardan biri sebebiyle
husule geldiğinden şüphe olunursa aşağıdaki maddelerde zikredilen kimseler
vak'ayı haber vermeğe mecburdurlar. Kudurmuş veya kuduz şüpheli bir hayvan ta-
rafından ısırılmaları, kuduza müptela hastaların veya kuduzdan ölenlerin ihba-
rı da mecburidir.
Madde 58 - İcrayı sanat eder her tabip 57 nci maddede zikredilen vakaları
kati veya muhtemel teşhis vaz'ını mütaakıp ilk 24 saat zarfında sıhhiye daire-
sine, hükümet veya belediye tabibi bulunmadığı takdirde polis veya jandarma ka-
rakoluna hastanın isim ve adresiyle beraber tahriren veya şifahen haber verir.
Polis ve jandarma daireleri ittila hasıl eyledikleri bu vakaları hiç vakit kay-
betmeden alakadar makamlara bildireceklerdir.
Madde 59 - Sari hastalıkların haber verilmesini kolaylaştırmak üzere Sıhhat
ve İçtimai Muavenet Vekaletince hazırlanıp arzu eden tabiplere tevzi edilecek
ihbarnameler postalarca meccanen naklolunur. (1)
Madde 60 - 57 nci maddede yazılan hastalıklara uğrayan birisinin ikametgahı
değiştiğini, hastalığı haber vermekle mükellef olanlar öğrendikleri takdirde bu
nakli ihbara mecburdurlar.
Madde 61 - Hastane baştabipleri, mektep, fabrika, imalathane, hayır müesse-
seleri, ticarethane ve mağaza, otel, pansiyon, han, hamam, hapisane sahip veya
müstecirleri ve müdürleri, apartman kapıcıları bulundukları mahallede, köy ih-
tiyar heyetleri köylerinde zuhur eden ve eczacılar, diş tabipleri ve ebeler,
hasta bakıcıları, ölü tabutlıyan ve yıkayanlar sanatlarını icra sebebiyle mut-
tali oldukları 57 nci maddede zikredilen vakaları derakap alakadar makamlara
tebliğ ve ihbara mecburdurlar.
Madde 62 - Deniz veya nehirlerde seyrüsefer eden her nevi sefinelerde 57 nci
maddedeki vakalardan biri zuhur ettiği takdirde geminin kaptan ve reisi ilk li-
manda vakayı hükümete haber vermeğe mecburdur.
Madde 63 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Limanlarda gemilere sıhhat patentası vermekle mükellef sahil sıhhat memur-
ları veya teşkilat bulunmıyan mahallerde sahil sıhhiye işlerine bakmakla mükel-
lef memurlar 57 nci maddede yazılı hastalıklardan ancak kolera, vebaya ait ha-
kiki vakaları ve çiçek ve lekelihumma salgın halinde ise zuhur eden vakaları
limanlardan hareket edecek bilumum gemilerin sıhhat patentalarına işaret eder-
ler.
57 nci maddede yazılı sair hastalıkların ancak salgın halini aldıkları za-
manlarda ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinden verilecek emir üzerine ta-
hakkuk eden vaka adetleri hakkında da patentalara şerh verilir.
Madde 64 - 57 nci maddede zikredilenlerden başka her hangi bir hastalık is-
tilai şekil aldığı veya böyle bir tehlike baş gösterdiği takdirde o hastalığın
veya her hangi bir hastalık şeklinin memleketin her tarafında veya bir kısmında
ihbarı mecburi olduğunu neşir ve ilana ve o hastalığa karşı bu kanunda mezkür
tedabirin kaffesini veya bir kısmını tatbika Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekale-
ti salahiyettardır.
(1) 18/5/1935 tarih ve 2721 Sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle "posta muafiyeti"
kaldırılmış, bilahare 2721 sayılı Kanun da 2/3/1950 tarih ve 5584 sayılı
Kanunun 68 inci maddesiyle yürürlükden kaldırılmıştır.
Madde 65 - Sari bir hastalık zuhur ettiği veya zuhurundan şüphelenildiği
veya sari ve salgın bir hastalıktan vefat vuku bulduğu veyahut vefatın sari ve
salgın bir hastalık tesiri ile husule geldiğinden şüphe edildiği ihbar olunur
olunmaz hükümet tabipleri veya bulunmadığı mahallerde belediye tabipleri mahal-
linde lazım gelen tetkikatı icra ve hastalığın muhakkak olup olmadığını ve zuhu-
ru sebeplerini tahkik ile mafevke işar eyler. Sari hastalıklar tetkikatı yapan
tabiplere bütün Devlet kuvvetleri müzaherete mecburdurlar.
Madde 66 - 65 inci maddede zikredilen tahkikat, sari ve istilai bir maraz
zuhuru ihbar olunmadığı ve fakat Hükümetçe sari bir hastalık vukuundan şüphe-
lenildiği takdirde dahi yapılabilir. Bu surette sari hastalık tetkikatı yapan
sıhhat memurları lüzum gördükleri mahallerde hastaları veya maraz amillerini ve
sebeplerini taharriye salahiyettardırlar.
Madde 67 - 57 nci maddede zikrolunan sari ve salgın hastalıklar vakaları
hakkında tetkikat yapan tabip bu tetkikatı kolaylaştırmak üzere hastanın yanına
girmeğe ve hastayı ve icabına göre evin sair sakinlerini muayeneye ve hastalığın
sureti zuhur ve seyrine dair izahat ve malumat talebine salahiyettardır. Bu hu-
susta mümaneatı görülenler bu kanunda zikredilen ahkamı mahsusa mucibince ceza-
landırılır.
Madde 68 - Tabip bulunmıyan mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti-
nin emri ile sari ve salgın hastalıklar hakkında tetkikat yapmağa, bu husus için
yetiştirilmiş küçük sıhhat memurları mezundurlar.
Madde 69 - Sari ve salgın bir hastalığın vukuu tahakkuk eylediği takdirde
sıhhat memurları derakap lazımgelen tedbirlerin ittihazına ve bütün idari makam-
lar bu tedbirlerin tatbik ve icrası hususunda muavenete mecburdurlar.(1)
Madde 70 - Sari ve salgın bir hastalıktan vefat eylediği zan ve şüphe edilen
eşhas üzerinde, alakadar tabip tarafından lüzum gösterildiği takdirde, fethime-
yit icra olunabilir.
Madde 71 - Sari ve salgın bir hastalığın hüküferma olduğu veya tehdit eyle-
diği mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince bütün cenazelerin defnin-
den evvel bir tabip tarafından muayenesi mecburiyeti ilan edilebilir.
Madde 72 - 57 nci maddede zikredilen hastalıklardan biri zuhur ettiği veya
zuhurundan şüphelenildiği takdirde aşağıda gösterilen tedbirler tatbik olunur:
1 - Hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve hastalığı
neşrü tamim eylediği tetkikatı fenniye ile tebeyyün edenlerin fennen icap eden
müddet zarfında ve sıhhat memurlarınca hanelerinde veya sıhhi ve fenni şartları
haiz mahallerde tecrit ve müşahede altına vaz'ı.
2 - Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı tatbikı.
3 - Eşhas, eşya, elbise, çamaşır ve binaların ve fennen intana maruz olduğu
tebeyyün eden sair bilcümle mevaddın fenni tathiri.
4 - Hastalık neşreden haşarat ve hayvanatın itlafı.
5 - Memleket dahilinde seyahat eden eşhasın icap eden mahallerde muayenesi
ve eşyalarının tathiri.
6 - Hastalığın sirayet ve intişarına sebebiyet veren gıda maddelerinin sarf
ve istihlakinin men'i.
7 - Dahilinde sari ve salgın hastalıklardan biri zuhur eden umumi mahallerin
tehlike zail oluncaya kadar set ve tahliyesi.
(1) Bu hükmün uygulanmasında ek 2 nci maddeye bakınız.
Madde 73 - Kolera ve veba ve ruam musaplarından gayrı hastaların evlerinde
tecrit edilmelerine müsaade olunur. Yalnız alakadar sıhhi memurlar tarafından bu
tecridin müessir olmasını temin edecek şartların mevcudiyeti kabul edilmiş olma-
lıdır. Bu takdirde hastaların evlerine bir alameti mahsusa vazedilerek hariçle
olan ihtilat menedilir. Kolera, veba, ruam musaplariyle bulunduğu mahallerde
tecridi mümkün ve kafi görülmiyen sair hastalık musapları ve kolera ve vebayı
neşir ve sirayet ettirmeleri muhtemel olanlar icap ederse cebri tecride tabi
olurlar. Cebri tecrit, hastaların veya bu maddede zikredilen şüphelilerin Hükü-
metçe tayin edilecek mahallerde, her türlü ihtilattan memnu olarak ve zabıta mu-
rakabesi altında bulundurulmalarıdır.
Madde 74 - Hastaların tecrit ve tedavisine mahsus vasıf ve şartları haiz hu-
susi yerleri olmayan mektep, fabrika ve imalathanelerle mütaaddit kimselerin bir
arada bulunduğu umumi her nevi müessese ve mebanide sari hastalıklara musap kim-
selerin alıkonulması memnudur.
Madde 75 - Kuduz olan veya kudurmuş olduğundan şüphe edilen hayvanlar tara-
fından ısırılmış olanların vakit kaybetmeden en yakın kuduz tedavi müessesesine
izam olunmaları mecburidir. Bunlardan fakir olanların yol masrafları belediye
veya köy sandıklarınca ve bu sandıklar veremedikleri takdirde idarei hususiye-
lerce tediye olunur ve bunlar Devlete ait umumi nakil vasıtalarından meccanen
istifade ederler.
Madde 76 - Etrafında bulunanlara sari ve salgın hastalıklardan birini nakle
vasıta olduğu muhakkak olan kimseler muvakkaten ve bu zail oluncaya kadar mes-
lek sanatlarını icrasından hıfzıssıhha meclisleri karariyle menolunur.
Madde 77 - Sari ve salgın hastalıklardan birinin hüküm sürdüğü veya tehdit
ettiği mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tasvibiyle bütün umumi
mahallerde vuku bulacak içtimalar tahdit veya menolunabilir. Bundan başka hasta-
larla hastalığı şüpheli olanların ve hastalığın sirayet ve neşrine vasıta olabi-
lecek eşyanın fenni tathiratiyle mazhur ve mazarratı izale edilmeksizin nakil-
lerine ve bütün kara ve deniz ve hava nakil vasıtalarının fenni tathir ve tephi-
re tabi tutulmadan seyrüseferlerine mümanaat edilir.
Madde 78 - Hususi kanuna tevfikan açılmış olan şahıslara ait laboratuvarlar-
da ve Sıhhat Vekaletince tayin edilecek müessesatı resmiyenin gayrisinde kolera,
veba ve ruam mikropları kültürlerinin bulunması memnudur. Diğer sari hastalıklar
mikroplarının iyi muhafazasından ve bir mahalden diğerine naklinde yapılacak ta-
kayyüdattan laboratuvar sahipleri mesuldür.
Madde 79 - Su ile sirayet ettiği fennen muhakkak olan hastalıklardan birinin
salgın halinde hüküm sürdüğü mahallerde veya bu mevkilerin etraf ve civarında
bulunan umumi banyolar ve kuyular, aptesaneler ve şehir ve kasaba veya köylere
gelen suların ve çamaşır yıkamağa mahsus umumi mahallerin ve dere, nehir gibi
cari sularla göl sularından şüpheli olanlarının istimali memnudur.
Madde 80 - Askeri kuvvetler arasında veya askeri müesseselerde 57 nci madde-
de mezkür sari ve salgın hastalıklardan biri zuhur ettiği takdirde bu kanunda
zikredilen tedabirin ifasına hususi teşkilatı sıhhiyeleri mecburdur. Bu hallerde
Milli Müdafaa Vekaleti vukuatın zuhur ve seyrinden Sıhhat ve İçtimai Muavenet
Vekaletini daimi surette malumattar edecek ve halkı sirayetten korumak için müş-
tereken ittihaz ve kabul edilecek tedbirleri tatbik eyleyecektir. Sıhhat Vekale-
tince halk arasında görülen sari hastalıklar vakalarından Milli Müdafaa Vekaleti
vaktinde haberdar edilir.
Madde 81 - Sari ve salgın hastalıklar amilleriyle bulaştığı muhakkak veya
şüpheli olupta tathiri ve tephiri masarifi kıymetinden ziyadeye baliğ olacağı
anlaşılan veya tephir ve tathiri mümkün görülmeyen eşya ve mevaddı saire imha
olunur. Tathir ve tephir masarifi kıymetinden ziyadeye baliğ olacağı anlaşılan
eşyanın sahibi tarafından arzu edildiği takdirde tathir masarifi kendisi tara-
fından deruhte edilerek tathiri icra edilir. İmha edilen mevat ve eşya Hükümetçe
her kimin elinden alınmış ise belediye ve köy ihtiyar heyetlerince tayin edile-
cek bedeli o şahsa tazmin olunur.
Madde 82- Sari ve salgın hastalıklardan birinden vefat edip hususi tedabire
tabi olarak defni iktiza eden cenazeler alakadar memurların nezareti altında ta-
butlanıp defnolunurlar.
Madde 83 - Cebri tecride tabi olarak müessesatta veya evlerinde tecrit edi-
len kimselerle 76 ncı maddede zikredilen şahıslardan muhtaç olanlarının kendile-
ri ve ailelerinin iaşeleri masarifi Hükümetçe tesviye edilir.
Madde 84 - Sari hastalıkların zuhur ve intişarına mani olmak üzere münasip
fasılalarla umumi mebaninin, nakil vasıtalarının, otel, han ve her nevi temaşa
yerleri ve saire gibi içtima yerlerinin veya lüzum görülecek sair müessesatın
neşir ve ilan edilecek şartlar dahilinde tathir ve tephirine ve hastalık nakle-
den haşerat ve hayvanatı itlaf etmeğe Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti mezun-
dur.
Madde 85 - Müstamel elbise ev eşyası ve sairenin fennen tathir edilmeden sa-
tılması memnudur.
Madde 86 - İçinde sari ve salgın hastalıklardan biri çıkan binalarla bitişik
binalar sahipleri hastalığın izalesine hadim ve yayılmasına mani olmak üzere
sıhhiye memurlarının gösterecekleri sıhhi mahzurları ıslaha mecburdurlar. Sahip-
leri yapmazsa Hükümet veya belediyelerce yapılıp, masarifi, maliye memurlarınca
Tahsili Emval Kanununa tevfikan tahsil olunur.
Madde 87 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince 57 nci maddede zikredilen
hastalıkların her birine karşı yapılacak mücadele tedbirlerini ve tathirat ve
tephirat ve itlafı haşerat ve hayvanat usullerini ve tathirata tabi binalar ve
eşya ve sairenin ne zamanlarda ve ne suretle tephir ve tathir edileceklerini
mübeyyin bir nizamname neşrolunur.
Madde 88 - Türkiye dahilinde her fert çiçek aşısı ile mükerrenen aşılanmağa
mecburdur. Bu aşının, icrası tarzı ve vesikaların ne suretle ita olunacağı ve
aşılarının fennen geri bırakılması icap eden kimseler 87 nci maddede yazılan ni-
zamnamede zikredilir.
Madde 89 - Türkiye hudutları dahilinde doğan her çocuk doğumu takip eden
ilk dört ay zarfında aşılanır. Çocuğun peder ve validesi aşı mecburiyetinin ifa
edilmesinden aynı suretle mesuldürler. Ebeveyni olmayan çocuklar veya ebeveyni
nezdinde bulunmayan çocuklar için çocuğu bakmak üzere kabul eden şahıslar veya
müesseseler müdürleri mesuldürler.
Madde 90 - Otuz yaşına kadar olan her şahıs çiçek aşısını beş senede bir
tekrar ettirmeğe mecburdur. Çiçek salgını vukuunda sıhhat memurları tarafından
lüzum görülecek bütün eşhasa çiçek aşısı tatbikı mecburidir.
Madde 91 - Çiçek aşısı Hükümetçe hazırlanır ve meccanen tevzi ve tatbik
olunur.
Madde 92 - Askeri makamlar, askeri hizmetlerini ifa esnasında ve kanunen
muayyen olan müddetlerde askerlerin çiçek aşılarını muntazaman ifaya mecburdur-
lar.
Madde 93 - Ticari ve sınai bütün müesseseler sahipleri müstahdemlerini kendi
vesaitiyle kanunun gösterdiği müddetlerde çiçek aşısı ile aşılamağa mecburdur-
lar.
Madde 94 - Kanuni mühlet zarfında mükerreren aşılandığını vesikalarla ispat
edemiyenlerin Devlet, belediye hizmetlerinde veya hususi ve umumi ticaret ve sa-
nayi müesseselerinde, büyük çiftliklerde istihdamı veya mekteplere kabulü memnu-
dur.
Madde 95 - Sari hastalıklara karşı kullanılan her nevi serum ve aşılar Hükü-
met tarafından ihzar edilir. Hariçten getirilenlerin Sıhhat ve İçtimai Muavenet
Vekaletince tayin olunan vasıf ve şartları haiz olmaları mecburidir. Dahilde be-
şeri serum ve aşı imali Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin müsaadesine ve
murakabesine tabidir. Bu müesseselerin vasıfları ve şartları Vekaletçe tayin
olunur.
Madde 96 - Kuduz aşısı ihzar ve tatbikı için iktiza eden müesseseler Sıhhat
ve İçtimai Muavenet Vekaletince veya onun müsaade ve murakabesi altında resmi
teşkilatı tarafından açılır ve aşı meccanen tatbik olunur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Sıtma ile mÜcadele
Madde 97 - Sıtmalı olduğu Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince neşir ve
ilan edilecek mahallerde sıtmanın her türlü şekillerinin 58, 59, 60, 61 inci
maddelerde musarrah olduğu veçhile ihbarı mecburidir.
Madde 98 - Sıtma mücadelesi, hususi kanununa ve talimatnamelerine tevfikan
icra olunur. Askeri makamlar Sıhhat Vekaletince kabul edilen esaslar dahilinde
askeri kıtaat ve teşkilatta sıtma mücadelesi yaparlar ve yapanlar tedbirleri
sıtma mücadele reislerine veya sıhhat müdürlüklerine bildirirler.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Trahom ile mücadele
Madde 99 - Ahalisinin büyük bir kısmının trahom hastalığına müptela olduğu
tahakkuk eden mahallerde Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından mücade-
le heyetleri teşkil edilir ve iktiza eden müesseseler açılır. Buralarda hastalı-
ğın tedavisi için hastalar üzerinde yapılacak bütün tedbirler ve ameliyeler mec-
canen icra olunur.
Madde 100 - Trahomlu olduğu Vekaletçe neşrü ilan edilecek mahallerde trahom
hastalığının ve ihtilatlarının 58, 59, 60, 61 inci maddelerde tasrih edildiği
üzere ihbarı mecburidir.
Madde 101 - Trahom mücadele mıntıkalarında teşkil edilecek heyetler bütün
ahaliyi muayene ve tescile ve trahoma müptela olduğu anlaşılan hastaları tedavi
maksadı ile müesseselere celbe ve iktiza eden tedaviyi tatbika salahiyettardır.
Madde 102 - Gerek trahom mücadele mıntakalarında ve gerekse memleketin sair
aksamında trahomun sari devresine musap olan hastaların bu devre devam ettiği
müddetçe mektep, fabrika, imalathane veya sair resmi, hususi müessesata devam-
ları menolunur. Trahom mücadele mıntakalarındaki çocukların tedrisatı için Sıh-
hat ve Maarif Vekaletlerince müştereken hususi tedbirler ittihaz olunur.
Askeri makamlar Sıhhat Vekaletince kabul edilen esaslar dahilinde askeri
kıtaat ve teşkilatta trahom mücadelesi yaparlar ve yapılan tedbirleri mahalle-
rindeki sıhhat memurlarına bildirirler.
BEŞİNCİ FASIL
Zührevi hastalıklarla mücadele
Madde 103 - Vücudun hangi kısmında ve ne şekilde tezahür ederse etsin fren-
gi,belsoğukluğu ve yumuşak şankre müptela her şahıs kendisini Türkiye'de sanat
icrasına mezun bir tabibe tedavi ettirmeğe mecburdur. Çocukları tedavi ettirmek
mecburiyeti ana ve babalarına veya bu çocuklara bakan ve himaye eden kimselerle
müesseselere racidir.
Madde 104 - Sanatını icra eden her tabip her ay nihayetinde protokol defter-
lerindeki kayıtlara nazaran o ay zarfında kendilerine müracaat eden frengili
hastaların ismini, yaşını ve hastalığının devrini, evvelce bir tabip tarafından
tedavi edilip edilmediğini Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine bildirmek üzere
bulunduğu mıntıkanın Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürlüğüne yazı ile bildirir.
Mahrem olarak alınacak bu ihbaratı ifşa eden memurlar hakkında Devletin mahrem
kayıtlarını ifşa ve vazifei memuriyetini suiistimal etmenin istilzam ettiği mü-
cazat tayin olunur.
Madde 105 - Frengi ve belsoğukluğu ve yumuşak şankr müptelaları bütün resmi
sıhhat müesseselerinde veya Hükümet ve belediye tabipleri tarafından parasız te-
davi edilir.
Madde 106 - Zührevi hastalıklardan biriyle musap olduğundan şüphe ve bu has-
talıkları etrafına neşrü tamim ettiğinden endişe edilen kimseleri muayeneye sevk
ve sıhhi hallerine dair birer rapor talep etmeğe alakadar Sıhhat ve İçtimai Mua-
venet Müdürleri ve Hükümet tabipleri mezundurlar. Bu gibi şahıslar arzu ettikle-
ri takdirde kendilerini hususi bir tabibe muayene ettirerek ondan alacakları ra-
poru ibraz edebilirler. Bu hususta imzasız ve adressiz ihbarat mesmu olamaz.
Madde 107 - Zührevi bir hastalığa müptela olduğu tahakkuk ederek hastalığı
etrafına neşir ve sirayet ettirdiğinden şüphe edilen kimseler cebren tedaviye
sevk olunabileceği gibi hastalığın sirayetine mani olmak üzere bir hastanede
tecrit ve tedavi altına alınabilir. Bu hususta kuvvei cebriye istimali dahi ca-
izdir.
Madde 108 - Zührevi hastalıklardan birine musap hastalardan biri tedaviyi
ikmal etmeden ortadan kaybolduğu takdirde tedavi eden tabibi,mıntıkası Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Müdürlüğüne yazı ile malümat vermeğe mecburdur.Sıhhat müdürleri
tedaviden ayrılan bu hastanın diğer bir tabip tarafından veya herhangi resmi mü-
essesede tedavi edilip edilmediğini icap ederse bizzat hastanın kendisinden iza-
hat alarak tahkika ve tedavi edilmediği tahakkuk edenleri 107 nci madde mucibin-
ce tedaviye sevke mezundur.
Madde 109 - Her tabip tedavi altında bulunan zührevi hastalıklar musapları-
nın ellerine bu hastalığın tehlikesini ve sirayet yollarını bildirecek, nümunesi
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince tesbit edilmiş bir (Vesayayi sıhhiye va-
rakası) vermeğe mecburdur. Hasta çocuk olduğu takdirde bu izahat ve vesaya vara-
kası hastanın ana ve babasına ve olmazsa sair yakınına verilir.
Madde 110 - Zührevi hastalıklardan birine düçar olduğunu bildiği veya görü-
nüşü nazaran veyahut tedavisi altında bulunduğu tabiplerinin izahatiyle bu has-
talıklardan birine müptela olduğunu bilmesi lazım geldiği halde hastalığı bir
diğerine sirayet ettirenler hakkında bu kanunda mezkür mücazat tatbik olunur.Ta-
kibat için alakadarın şikayeti lazımdır.Hastalığın zuhurundan itibaren altı ay
hitamında müruruzamana tabi olur.Frengili bir çocuğun frengiye musap olduğunu
bildiği halde salim bir süt anneye emzirtmek memnudur.
Madde 111 - Ahalisinden bir kısmının frengiye musap olduğu anlaşılan veya
şüphe edilen mıntakalarda Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından mücade-
le heyetleri teşkil ve lazım gelen müesseseler açılır.
Madde 112 - Frengi mücadele heyetleri,mıntakaları dahilinde bütün ahaliyi
muayene ve tescile ve frengiye müptela olduğu anlaşılan hastaları tedavi maksa-
dıyle müesseselere celp ve iktiza eden müdavatı tatbika salahiyettardırlar.
Askeri kıtalarda teşkilatta zührevi hastalıklarla mücadele askeri makamlarca
temin olunur. Sirayet devresinde zührevi hastalıklar musapları fenni usulle te-
davi edilmedikçe terhis edilmez.Askerlik esnasında frengili olduğu tesbit edi-
lenlerin künye defterleri,gördükleri tedavi tarzı hakkındaki malumat ile beraber
Müdafaai Milliye Vekaletince Sıhhat Vekaletine gönderilir.
ALTINCI FASIL
Veremle mücadele
Madde 113 - Akciğer ve hançere vereminin her sari şeklinde musap olanlarla
veremin herhangi seriri şekline musap olarak vefat edenlerin isim ve adresleriy-
le ihbarı mecburidir.Musaplar sekiz gün ve vefatlar yirmi dört saat zarfında
hastalığı veya ölümü teşhis ve tesbit eden her tabip tarafından en yakın sıhhi-
ye dairesine şifahen veya tahriren ihbar edilir.
Madde 114 - Veremli hastanın ikametgah değiştirmesi halinde nakilden haber-
dar olan tabip derakap keyfiyeti ve nakledilecek mahalli evvelce hastayı haber
verdiği sıhhiye dairesine ihbara mecburdur.
Madde 115 - Hastanelerde,doğum evlerinde,hapisanelerde,sair resmi veya husu-
si müesesatı sıhhiye ve hayriyedeki bütün veremli hastalarla buralarda vukua ge-
len verem vefiyatı yirmi dört saat zarfında o müessesenin müdürü tarafından ih-
bar edilir.
Askeri kıtaat ve teşkilatta tedavi edilen veya vefat eden veremliler bura-
lardaki askeri tabipler tarafından ve mensup oldukları kumandanlıklar vasitasiy-
le alakadar sıhhat makamlarına ihbar olunur.
Madde 116 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince küşat edilen verem dis-
panserlerinin mevcut olduğu mahallerde verem musaplarının doğrudan doğruya dis-
panser tababetine ihbar edilmesi vekaletçe neşrü ilan edilir.
Madde 117 - Resmi bakteroyoloji laboratuvarları veremlilere ait olup tabip-
ler tarafından gönderilen maddeleri meccanen muayene ve neticesini gönderen tabiplere iş'ar ederler.
Madde 118 - Hükümet veya belediye tabiplerinin veya tabibi müdavilerinin ta-
lebi üzerine veremlilerin ikametgahları ve eşyaları meccanen tathir ve tephir
olunur.
Madde 119 - Sari şekilde verem hastalığına musap olduğu tebeyyün eden ve et-
rafında bulunan kimseleri intana duçar edeceğinden şüphe olunan hastaları hasta-
ne veya sair bir müessesede tecrit veya tedaviye veya meslek ve sanatları dola-
yısiyle küçük çocukları verem intanına duçar edecekleri tahakkuk edenleri meslek
ve sanatlarını icradan men'e Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti salahiyettar-
dır.
Madde 120 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti fennen lüzum göreceği eşhasa
veremden vikayeye matuf tedbirleri tatbika mezundur.
Madde 121 - Veremle mücadele cemiyetlerine ait müesseselerle bu cemiyetler
tarafından tatbik edilen mücadele tedbirleri Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekale-
tinin murakabesine tabidir.
YEDİNCİ FASIL
Geçen fasıllar arasında müşterek hükümler
Madde 122 - Evlenecek erkek ve kadınlar evlenmeden evvel tıbbi muayeneye
tabidir. Bu muayenenin sureti icrası ve teferrüatı hakkında Sıhhat ve İçtimai
Muavenet Vekaletince bir nizamname neşrolunur.
Madde 123 - Frengi, belsoğukluğu ve yumuşak şankr ve cüzzama ve bir marazı
akliye müptela olanların evlenmesi memnudur. Bu hastalıklar usulü dairesinde
tedavi edilip sirayet tehlikesi geçtiğine veya şifa bulduğuna dair tabip
raporu ibraz olunmadıkça musapların nikahları aktolunmaz.
Madde 124 - İlerlemiş sari vereme musap olanların nikahı altı ay tehir
olunur. Bu müddet zarfında salah eseri görülmezse bu müddet altı ay daha
temdit edilir. Bu müddet hitamında alakadar tabipler her iki tarafa bu
hastalığın tehlikesini ve evlenmenin mazarratını bildirmeğe mecburdur.
Madde 125 - Süt annelik yapacak kadınlar zührevi hastalıklarla sari vereme
ve cüzzama musap olmadıklarını müspit tabip raporları alırlar. Raporlar her
altı ayda bir tecdit olunur. Bu raporu olmayan kadınların süt annelik etmesi
ve rapor talep etmeden herhangi bir kadının süt anneliğe kabul edilmesi
memnudur. Resmi tabipler süt annelik edecek kadınları meccanen muayene ve
raporlarını ita ederler.
Madde 126 - Yenilecek ve içilecek şeyler satan veya veren veyahut taharet
ve nezafete mütaallik sanatlar ifa edenler her üç ayda bir kendilerini muayene
ettirerek bir sıhhi rapor almağa mecburdurlar. Bunlardan devrei sirayette
frengi ve sari verem ve cüzzama müptela olanlarla halkın istikrah ve nefretini
mucip bir cilt hastalığına duçar olanlar sanatlarını icradan menolunurlar.
Madde 127 - 126 ncı maddede zikrolunan sıhhi muayene meccanen belediye
tabipleri tarafından yapılır. Belediye tabipleri bulunmayan yerlerde bu vazife
hükümet tabipleri tarafından icra olunur. Mahalli belediyelerince hangi meslek
ve sanat erbabının muayeneye tabi olduğu 266 ncı maddede zikredilen nizamna-
meye dercolunur.
ÜÇÜNCÜ BAP
Umumi kadınlar hakkında ahkam
Madde 128 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve Dahiliye Vekaletleri müştereken
bir nizamname neşrederek umumi kadınlar ve evlerin tabi olacakları hükümler ve
bu fuhuş yüzünden intişar eden hastalıkların ve bilhassa zührevi hastalıkların
sirayetine mani olacak tedbirleri tesbit ve yine müştereken tatbik ederler.Umu-
mi kadınlarla umumi evler ve bunlara benzer mahaller bu nizamnamede tarif ve
tahdit olunacaktır.
Madde 129 - Fuhşu, sanat ve maişet vasıtası ittihaz eden kadınlardan
zührevi hastalıkların her türlü eşkaline, cüzzam, cerp, empetigo, entertrigo,
müterakki verem veya Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin fennen lüzum
göreceği sair hastalıklara musap olanların sanatlarının icrasına icap ederse
kuvvei cebriye istimali ile mümanaat olunur. Bunlar lüzum görülürse bir
müessesede tecrit ve tedavi edilir.
Madde 130 - Umumi evlerde her nevi ispirtolu içkilerin istihlaki memnudur.
Madde 131 - Fuhuş sebebiyle intişar eden hastalıklara karşı tedbir
ittihazı masarifi belediyelere aittir. Bu husus için umumi evler sahiplerinden
128 inci maddede zikredilen nizamnamede gösterilecek bir ücret alınabilirse de
umumi kadınlardan şahsan her nevi resim veya ücret cibayeti usulü mülgadır.
Madde 132 - Umumi kadınlara mütaallik gerek ahlaki ve gerek intizamı umumi
noktai nazarından yapılacak takibat ve sagirlerin fuhuş telkinatından vikayesi
mahsus kanunlarına tevfikan ait olduğu daireler tarafından icra olunur.
DÖRDÜNCÜ BAP
Muhacerete ait sıhhi işler
Madde 133 - Türkiye'de tavattun etmek üzere topluca ve kafile halinde
gelen ecnebi tabiiyetindeki şahıslar veya tabiiyetini terkederek Türkiye
tabiiyetine dahil olmak isteyen muhacirler Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve
Dahiliye Vekaletlerince müştereken tayin edilecek hudut kapılarından veya
limanlarından memlekete dahil olurlar. Türkiye'de azami üç ay kalmak veya
tavattun etmek isteyen ecnebilerle tabiiyetini terkederek Türk tabiiyetini
kabul etmek isteyen şahıslar münferiden veya bir aile halinde geldikleri
takdirde her taraftan memlekete dahil olabilirler.
Madde 134 - 57 nci maddede zikredilen sari ve salgın hastalıklardan veya
zührevi hastalıklardan birine musap olanlar, cüzzam, trahom ve Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Vekaletince tayin olunacak hastalıklardan birine duçar
olanların ve mecnunların ve fuhuşla melüf kadınların 133 üncü maddede mezkür
kimseler meyanında memlekete girmesi memnudur.
Madde 135 - 134 üncü maddedeki memnuiyite ait istisnalar ve bütün
muhacirlere veya tavattun etmek üzere gelen ecnebilere tatbik edilecek
sıhhi tedbirler ve bunların iskan edilecekleri mahallere kadar sevk ve
murakabeleri tarzları Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve Dahiliye Vekaletlerince
müştereken tesbit olunur.
Madde 136 - 134 üncü maddede zikredilen hastalıklardan birine musap olan
şahısları getiren gemiler ve şimendifer idareleri bunları tekrar getirdikleri
yerlere iadeye veya sıhhat memurları tarafından müşahede, tecrit ve tedavi
altına alınmak üzere bu memurlar tarafından gösterilecek mahalle kadar sevke
mecburdurlar. Bu husustaki masarif bu nakil vasıtaları idarelerine aittir.
Madde 137 - Ecnebi memleketlerden gelen her vapur kaptanı sıhhi muamele
esnasında hudutlar ve sahiller sıhhat memurlarına limına çıkacak yolcuların ve
kara ile ihtilat edecek taifenin ve topluca ve kafile halinde Türkiyeye gelmek
üzere bulunan eşhasın isimlerini bildiren bir liste verecek ve bunların içinde
hasta mevcut olduğu takdirde gemi tabibinin tasdikiyle musap olduğu veya
musabiyetinden şüphe edildiği hastalık bildirilecektir.
Madde 138 - Topluca ve kafile halinde muhacir nakleden Türk ve ecnebi
gemilerin hükümetlerince musaddak bir tabibi ve hastalık ve müstacel ahvalde
kullanmağa mahsus ecza ve tıbbi levazımı olmalıdır. Vapurların her tarafı ve
bilhassa muhacirlerin bulunduğu mahaller gayet temiz ve sıhhi şeraiti haiz
olacak ve muhacirler hava şedaidinden mahfuz olarak nakledilecektir.
BEŞİNCİ BAP
Gemiler, demiryolları ve sair nakliyat vasıtaları sıhhi işleri
Madde 139 - Yolcu taşıyan Türk gemilerinde hususi kanunda gösterilen şart-
lar dahilinde istihdam edilecek tabiplerin Türkiye'de sanat icrasına mezun ve
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince tasdik edilmiş olması lazımdır.Bu tabip-
ler gemi tabipliğine tayin olunmak için bu bapta neşredilecek talimatnameye tev-
fikan Vekaletçe bir imtihana tabi tutulurlar ve imtihanda muvaffak olanlara gemi
tabipliği vazifesini ifa edebileceklerini mübeyyin bir vesika verilir.
Madde 140 - 139 uncu maddede zikredilen vesikayı hamil olmayan tabiplerin
gemi tabipliklerinde istihdamı memnudur.
Madde 141 - Yolcu gemilerinde bulunması lazım gelen ilaç ve tıbbi levazım
ile hasta tedavisi için tefrik edilen mahaller ve bu gemilerin şerait ve yolcu
mahallerinin sıhhi vasıfları ve izdihama mani olacak ve yolcuların selamet ve
emniyetini temin eyleyecek tedbirler Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve İktisat Veka-
letlerince müştereken bir nizamname ile tesbit olunur.
Madde 142 - Gemi tabipleri, gemi dahilindeki mürettebat ile üçüncü sınıf
yolcuları ve deniz tutması, kaza veya sari hastalık vukuunda diğer sınıf yolcu-
ları meccanen tedaviye mecburdur.
Madde 143 - Gemi tabipleri musaddak bir defter tutarak her seferdeki sıhhi
vakaları hastalananların esami ve hastalıklarını ve yapılan tedaviyi umumiyetle
geminin sıhhi hallerini kayıt ve imza ve kaptana tasdik ettirir. Bu defter se-
ferden mebde limanına avdette orada sahiller sıhhi işlerine nezaretle mükellef
memurlara ibraz olunur.
Madde 144 - Gemi tabibi memleketi sari ve salgın hastalıklardan korunmağa
matuf tedbirleri teshil ve bu hususta ait olduğu makamlarca verilecek emirler
ve talimatın icrası ile mükelleftir.
Madde 145 - Gerek uzun sefer yapan ve gerekse limanlar dahilinde veya kısa
mesafeler içinde veya nehirlerde işleyen her nevi merakıp, sahiller sıhhi işle-
rine nezaretle mükellef memurlar tarafından murakabeye tabidir. Gemilerin kap-
tanları veya reisleri sari ve salgın hastalıkların zuhuruna mani olmak üzere
gerek gemilerde ve gerekse mürettebata tatbikına bu makamlarca lüzum gösterile-
cek tedbirlere riayetle mükelleftir.
Madde 146 - Demiryolu, tramvay, otobüs ve omnibüs gibi umumi nakil vasıta-
ları vagon ve arabalarında sari va salgın hastalıkların intikal ve sirayetine
mani olmak üzere tatbikına sıhhi memurlarca lüzum gösterilecek tedbirlerin ifa-
sına, bu nakil vasıtaları idareleri mecburdurlar. Şahıslara ait ve fakat umumi
nakil işlerinde kullanılan vasıtalar sahipleri dahi aynı mecburiyete tabidir-
ler.
Madde 147 - Sari ve salgın hastalıklara müptela şahıslar ancak sıhhat me-
murlarının müsaadesi ile ve bu husustaki kaidelere riayet etmek şartı ile umu-
mi nakil vasıtaları ile naklolunabilir. Müsaadesiz umumi nakil vasıtaları ile
sari hastalık musaplarının nakli memnudur.
Madde 148 - Sıhhat ve İçtimai Muavanet Vekaletince görülecek lüzum üzerine
sari ve salgın hastalıkların zuhur ettiği mahallerden gelen yolcu ve eşyanın
muayenesi için şimendifer istasyonlarında muayene mevkileri tesis olunur.
Madde 149 - Şimendifer idarelerince büyük demiryolu istasyonlarında ve yolcu
katarlarında kaza ve müstacel hastalık vakalarında istimal edilecek levazım ve
mevaddı tıbbiyenin hazır bulundurulması mecburidir.
Madde 150 - Gemi süvarileri ve çarkçı ve dümencileri, demiryolu makinistle-
ri, otomobil ve otobüs şoförleri veya lüzum görülecek sair vesaiti nakliye müs-
tahdeminin hizmete duhulden evvel bedeni, akli, ruhi ve basari, üzni muayenele-
rinin icrasına mütaallik olmak üzere hususi hükümler vazedilecek ve bu muayene-
lere tabi olmadan hiç bir şahıs bu gibi hizmetlere kabul edilmeyecektir. Bu mua-
yeneler resmi sıhhat müesseseleri tarafından meccanen yapılır.
ALTINCI BAP
Çocuk hıfzıssıhhası
BİRİNCİ FASIL
Çocukluk ve gençlik koruması
Madde 151 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti küçük çocuk hıfzıssıhhası
ve bunlarda görülen vefiyatın azaltılması için lazım gelen müesseseler açarak
idare eder ve çocuk hıfzıssıhhası faydalarının halk arasında intişar ve tatbi-
kını teshil edecek tedbirleri ittihaz eyler.
Madde 152 - (....) (1) çocuk düşürmeğe vasıta olup Sıhhat ve İçtimai Mua-
venet Vekaletince tayin olunacak alat ve levazımın ithal ve satışı memnudur.
Bunların tababette müstamel envaı Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin tayin
edeceği şartlar dairesinde ithal edilir ve eczanelerde reçete ile satılır.
Madde 153 - Devletin resmi müesseselerinde doğum yardımı meccanidir. Sıhhi
ahvali daha fazla kalmayı istilzam etmeyen vakayide lohusaların doğumdan sonra
müesseselerde bir hafta alıkonulması mecburidir.
Madde 154 - Hükümet ve belediye tabipleri ve ebeleri fakir kadınların do-
ğurmasından meccanen yardıma mecburdurlar.
Madde 155 - Kendisi ve çocuğunun sıhhati için bir zarar husule getirmeyece-
ği bir tabip tarafından tahriren tasdik edilmedikçe kadınların doğumlarından
mukaddem üç hafta ve doğurmasını mütaakip yine üç hafta zarfında fabrika, ima-
lathane ve umumi ve hususi müesseselerde çalışması ve çalıştırılması memnudur.
Madde 156 - (Mülga: 1/4/1965 - 557/8 md.)
Madde 157 - Sütninelik edecek kadınlar kendi çocuklarının yedi aylıktan
fazla olduğuna dair resmi vesikalar ibraz etmedikleri ve kafi emzirme kabiliye-
ti mevcut olmadığı takdirde sütninelik etmelerine müsaade edilmez. Süt annenin
çocuğu yedi aylıktan küçük olduğu halde bunun başka kadın tarafından emzirildi-
ği ispat olunmak lazımdır. Bu vesikalar süt annelerin 125 inci maddede gösteri-
len muayenesi esnasında talep edilir.
Madde 158 - Yedi yaşından aşağı olan metrük, öksüz veya babası ve anası ha-
yatta çocukları gerek para ile ve gerek parasız kabul ederek bakan resmi ve hu-
susi bütün müesseseler Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin murakabe ve tef-
tişine bağlıdır. Bu tarzdaki müesseselerin küşadı, sahipleri tarafından Vekale-
te ihbar olunur.
Madde 159 - Nezdine yedi yaşından aşağı çocukları para mukabilinde bakmak
üzere alan eşhasın evvela mahalli belediyesinden müsaadei mahsusa alması mecbu-
ridir. Belediye heyeti sıhhiyesince bu gibi eşhasın ikametgahı ve sair şartları
muvafık görüldüğü tasdik edilmeden bu müsaade ita edilmez. Bu gibi eşhasın ika-
metgahları da 158 inci maddede bahsedilen teftişe tabidir.
Madde 160 - Kabul ettikleri çocukların sıhhat ve hayatlarını muhafaza için
lazım gelen vasıtalar noksan olur veya çocukların sıhhat ve hayatını duçarı
tehlike eden mahzurlar mevcut bulunursa 158 ve 159 uncu maddelerde zikredilen
müesseseler ve şahıslar, sıhhat memurlarının tahriri ihtarlariyle bu noksanlar
ve mahzurları izaleye mecburdurlar. Bu ihtarları on beş gün zarfında icra et-
tirmeyenlerin çocukları nezdlerinde bulundurmalarına müsaade edilmez ve müesse-
seleri kapatılır.
(1) Bu maddenin başındaki "ilkaha mani veya"ibaresi 1/4/1965 tarih ve 557 sayı-
lı Kanunun 8 inci maddesiyle kaldırılmış olduğundan metinden çıkarılmıştır.
Madde 161 - Metrük çocukları altı yaşını ikmal edinceye kadar mahalli bele-
diyeleri, belediye olmayan yerlerde köy heyeti ihtiyariyeleri himayeye mecbur-
durlar. Hususi müesseseleri olmayan yerlerde belediyeler bu çocukları icap
ederse bir ücret mukabilinde bakılmak ve büyütülmek üzere aileler nezdine verir-
ler. Altı yaşından sonra bu çocukların himayesi ve tahsil ettirilmesi Maarif
Vekaletince deruhde olunur.
Madde 162 - Nüfusu on binden fazla olan mahallerde belediyeler bir "Süt ço-
cuğu muayene ve müşavere evi" tesis ederler. Bu müesseselerin vasıf ve şartları
ve vazifeleri Sıhhat Vekaletince tayin olunur. Nüfusu kırk binden fazla olan
mahallerde bunlara merbut olmak üzere bir "Süt damlası"tesis edilir. Nüfusu yüz
binden fazla olan mahallerde bu müesseseler ihtiyaca göre tezyit olunur.
Madde 163 - Bilümum mekteplerin bina ve sıhhi şartları ve sari salgın has-
talıklardan vikayeleri hususları Sıhhat ve içtimai Muavenet Vekaletinin muraka-
besi altındadır. Yalnız talebenin şahıslarına ait sıhhi murakabe bu mekteplerin
tabi oldukları makamlar, cemiyetler veya şahıslar tarafından ifa edilir.
Madde 164 - Alelümum mekteplerde muayyen fasılalarla talebenin beden, ruh
ve göz ve kulaklarına ait muayeneler mekteplerin hususi tabipleri tarafından ic-
ra ve her talebeye mahsus ayrı kayıt varakalarına tesbit olunur.
Madde 165 - On yaşından aşağı çocuğun babası, anası veya öksüz olanlarda
sair hısımları tarafından hayat ve sıhhatı ve ahlakını tehlikeye maruz bırakacak
fena muameleye, teşviklere veya cebre duçar olduğu takdirde bunların belediye
veya Devlet müesseselerine kabul edilmek üzere nezdinde bulunduğu kimselerden
ayrılması caizdir.
Madde 166 - On iki yaşından aşağı çocukların yanlarında ebeveyni veya veli-
leri olduğu halde dahi meyhanelere girmesi ve on sekiz yaşından aşağı gençlere
her nevi ispirtolu içki verilmesi veya satılması memnudur.
Madde 167 - On iki yaşından aşağı çocukların, sinema ve tiyatro ve dans sa-
lonu ve bar gibi mahallere getirilmesi ve kabul edilmesi memnudur. Altı yaşın-
dan yukarı olanların gündüzün terbiyevi veya hususi mahiyette olan sinema veya
tiyatrolara getirilmesine müsaade olunabilir.
Madde 168 - Her şehir ve kasaba belediyeleri o şehir ve kasabanın vüs'at ve
nüfusunun adedine göre icap eden büyüklükte küçük çocukların temiz hava alması-
na mahsus bir veya mütaaddit bahçeler ve spor meydanları vücude getirmeğe mec-
burdurlar.
Madde 169 - Kız liselerinde ve orta tahsilli kız mekteplerinde mektep ida-
relerince münasip görülecek sınıflarda talebeye fenni çocuk bakımı usulleri na-
zari ve ameli surette öğretilmek üzere haftada laakal bir saatlik mahsus bir
ders küşat olunur.
İKİNCİ FASIL
Süt hakkında
Madde 170 ila 172 - (Mülga: 24/6/1995 - KHK - 560/21 md.)
YEDİNCİ BAP
İşçiler hıfzıssıhhası
Madde 173 - On iki yaşından aşağı bütün çocukların fabrika ve imalathane
gibi her türlü sanat müesseseleriyle maden işlerinde amele ve çırak olarak is-
tihdamı memnudur.
On iki yaş ile on altı arasında bulunan kız ve erkek çocuklar günde azami
sekiz saatten fazla çalıştırılamaz.
Madde 174 - On iki yaş ile on altı yaş arasında bulunan çocukların saat
yirmiden sonra gece çalışmaları memnudur.
Madde 175 - Bütün amele için gece hizmetleriyle yer altında icrazı lazımge-
len işler 24 saatte sekiz saatten fazla devam edemez.
Madde 176 - Mahalli belediyelerince bar, kabare, dans salonları, kahve, ga-
zino ve hamamlarda on sekiz yaşından aşağı çocukların istihdamı menolunur.
Madde 177 - Gebe kadınlar doğumlarından evvel üç ay zarfında çocuğunun ve
kendisinin sihhatine zarar veren ağır hizmetlerde kullanılamaz. Doğurduktan
sonra 155 inci maddede tayin edilen muayyen müddet istirahatını mütaakıp işe
başlıyan emzikli kadınlara ilk altı ay zarfında çocuğunu emzirmek üzere mesai
zamanlarında yarımşar saatlik iki fasıla verilir.
Madde 178 - Her nevi sanat müesseseleri ve maden ocakları ve inşaat yerleri
dahilinde veya yakınında ispirtolu meşrubat satışı veya umumi evler açılması
memnudur.
Madde 179 - Aşağıdaki mevaddı ihtiva eylemek üzere işçilerin sıhhatini ko-
rumak için İktisat ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletleri tarafından müşte-
ken bir nizamname yapılır.
1 - İş mahallerinin ve bunlara ait ikametgah ve saire gibi müştemilatın
haiz olması lazımgelen sıhhi vasıf ve şartlar.
2 - İş mahallerinde kullanılan alat ve edevat, makineler ve iptidai madde-
ler yüzünden zuhuru melhuz kaza, sari veya mesleki hastalıkların zuhuruna mani
tedabir ve vesait.
Kadınlarla 12 den 16 yaşına kadar çocukların istihdamı memnu olan sıhhate
mugayir ve muhataralı işlerin neden ibaret olduğu iş kanununda tasrih edilecek-
tir.
Madde 180 - Devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran bütün iş sahipleri,
işçilerinin sıhhi ahvaline bakmak üzere, bir veya mütaaddit tabibin sıhhi mura-
kabesini temine ve hastalarını tedaviye mecburdur. Büyük müessesatta veya kaza
ihtimali çok olan işlerde tabip daimi olarak iş mahallerinde yahut civarında
bulunur. Hastanesi olmayan mahallerde veya şehirler ve kasabalar haricinde bu-
lunan yerlerdeki iş müesseseleri bir hasta odası ve ilk yardım vasıtalarını ih-
zar ederler. Yüzden beş yüze kadar daimi amelesi olan müesseseler bir revir ma-
halli ve beş yüzden yukarı amelesi olanlar yüz kişiye bir yatak hesabiyle has-
tane açmağa mecburdurlar.
SEKİZİNCİ BAP (1)
Yenilecek ve içilecek şeyler ile kullanılacak bazı maddeler
Madde 181 - Bütün gıda maddeleriyle umumi sıhhate taalük edip (183) ncü
maddede envaı zikredilen eşya ve levazım, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti-
nin teftiş ve murakabesine tabidir. Belediye teşekkül etmiş olan mahallerde bu
murakabe vekaletin bu kanun dairesinde ıstar edeceği nizamnamelerle talimatla-
ra tevfikan belediye tarafından ve belediyelerin bulunmadığı yerlerde vekalet
sıhhi teşkilatına mensup memurlar tarafından icra edilir. (2)
Ek fıkralar - (22/9/1983 - 2890/1 md.)
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı belediyelerin bu teftiş ve murakabe hiz-
metlerini sürekli kontrol edebileceği gibi, lüzum gördüğü yerlerde veya lüzum
görülen işlerde doğrudan doğruya teftiş ve murakabe etmek üzere memur görevlen-
dirir.Gerektiğinde gıda maddeleri ile 183 üncü maddede sayılan eşya ve levazı-
mın bakanlıkça tespit edilecek laboratuvarlarda tetkikini sağlar.
Gıda maddelerinin kaynakta kontrolü esasları, Sağlık ve Sosyal Yardım Ba-
kanlığınca altı ay içinde hazırlanıp Resmi Gazete'de yayımlanacak yönetmelikle
düzenlenir.
Madde 182 - Bu kanunda zikredilen gıda maddelerinden maksat, olduğu gibi
veya herhangi bir muameleye tabi kılındıktan sonra insanlar tarafından ne şekil
ve ne surette olursa olsun yenilip içilmeğe mahsus maddelerdir. Hastalıkların
tedavisinde kullanılan mevat hususi hükümlere tabidir.
Madde 183 - Umumun istimaline mahsus olupta murakabeye tabi olan eşya ve
levazım aşağıda sayılanlardan ibarettir:
1 - Gıda maddelerinin istihsali, ihzarı ve vezni ve muhafazası ve sevki için
kullanılan bilumum eşya ve zarflar.
2 - Cilt, saç, tırnakların temizlenmesi, boyanması ve güzelleştirilmesi için
kullanılan maddeler ve bütün sabunlar.
3 - Oyuncaklar, duvar kağıtları, mumlar ve sun'i nebatat.
4 - Gıda maddelerine karıştırmağa mahsus boyalar.
5 - Umumun istimaline mahsus ve yukarıda zikredilen maddelere benzer mahi-
yette olup İcra Vekilleri Heyetince tayin ve ilan edilecek maddeler.
Madde 184 - Bütün yenilecek, içilecek şeyleri, bunları yiyen ve içenin sıh-
hatini hafif veya ağır surette bozacak şekilde istihsal, imal ve muhafaza ve
ticarete sevketmek veya tağşiş, taklit veya tağyir etmek ve yahut bu nevi gıda
maddelerini satılığa çıkarmak, satmak üzere nezdinde bulundurmak ve satmak mem-
nudur.
-----------------
(1) Bu Bap'ın 24/6/1995 tarihli ve 560 sayılı KHK'ye aykırı hükümleri, söz
konusu KHK'nin 21 inci maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) Bu fıkrada geçen (182) rakamı 26/3/1941 tarih ve 3987 sayılı Kanunun
1 inci maddesiyle (183) olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 185 - 183 üncü maddede zikredilen eşya ve levazımı bunların gerek ev-
saf ve terkibi ve gerekse nezafetsizliği dolayısiyle kullananların sıhhatini
az veya çok ihlal edecek surette muhafaza veya sevketmek veya bu nevi eşya ve
levazımı satmak üzere nezdinde bulundurmak, satılığa çıkarmak veya satmak ve
yahut gıda maddelerine ait olduğu herkesçe malüm ve üzerinde buna dair alamet
mevcut bulunan kaplar derununa muzır ve zehirli maddeler koyarak satılığa çı-
karmak memnudur. (1)
Madde 186 - Halkı aldatmak üzere gıda maddelerini ve 183 üncü maddenin
ikinci fıkrasında mezkür eşyayı taklit veya tağşiş etmek veya mahlütluğunu ve
bunun nisbetini bildirmeyerek taklit veyahut mağşuş gıda maddelerini satmak
üzere nezdinde bulundurmak, satılığa çıkarmak ve satmak memnudur.(1)
Madde 187 - Gıda maddelerini yanlış unvan ve vasıflarla veya halkın aldan-
masını mucip olabilecek alametlerle ticarete çıkarmak, satmak üzere nezdinde
bulundurmak ve satmak memnudur. (1)
Madde 188 - Boyalarla muzadı taaffün maddeleri gıda maddelerine karıştır-
mak veya bu nevi şeyler karışmış gıda maddelerini satılığa çıkarmak, satmak ve
satmak üzere nezdinde bulundurmak memnudur. Sıhhat ve İçtimai Muavenat Vekale-
tince bu nevi boyalar ve muzadı taaffün maddelerden zararsız olanların ne gibi
şeylere ve ne miktarda ilave edilebileceğini ve boyalarla muhafaza maddelerine
ilavesi memnu olan gıdaları mübeyyin bir liste neşrolunur. (1)
Madde 189 - Gıda maddelerini tağşiş ve taklide yarıyan maddelerin ithal ve
satışını men'e veya bunların ithal, imal ve satışı hakkında bazı kayıtlar vaz'ı-
na Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin teklifi ile İcra Vekilleri Heyeti
salahiyettardır.
Madde 190 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinin göstereceği lüzum üzeri-
ne bazı nevi gıda maddeleri veya kablar üzerine Türkçe lisaniyle bunları imal
veya ticarete sevkedenlerin ismi ve yapıldığı tarih ve evsafı ve envaı ve sık-
let veya adedi yazılmak mecburidir.
Madde 191 - Gıda maddelerinin ihzar veya imal ve muhafaza edildiği veya
bunların ambalajı yapıldığı ve satıldığı mahaller ve nakledildiği vasıtalar
sıhhi şartları haiz ve temiz olmalıdır. Bu mahaller aynı zamanda ikamet ve sair
beyti ihtiyaçlar hususunda kullanılmayacağı gibi gıda maddelerinin sıhhi vasıf-
larını herhangi bir suretle ihlal edebilecek sair işlere tahsis veya civarında
sıhhate muzır yerler bulundurulması memnudur. Böyle bir vaziyet hudusunda kanu-
ni takibat yapılacağı gibi böyle yerlerde gıda maddeleri ihzar ve imal ve muha-
faza edilmesine mümanaat olunur.
Madde 192 - Yenilecek, içilecek şeylerle kullanılacak eşyanın murakabesiyle
muvazzaf makamlara mensup memurlar veya bunlar tarafından irae edilecek mü-
tehassıslar, umuma satılmağa mahsus yenilecek ve içilecek şeylerin istihsal,
imal, ihzar ve veznedildiği veya ambalajı yapıldığı veyahut satıldığı ve kulla-
nılacak eşya ve levazımın depo edildiği mahalleri ve bu işlere mahsus alat ve
vesaiti munhasıran iş zamanlarına tesadüf etmek şartiyle teftiş ve muayene için
nümune almağa veya talep etmeğe salahiyettardır. Alınan nümuneler teftiş edi-
len mahallin sahibi veya vekili ve teftiş eden memur tarafından mühürlenerek
bir kısmı orada bırakılır, bir kısmı tahlile gönderilir. Muhtelif işlerle işti-
gal eden ticaret erbabına ait mahallerde teftişat yalnız gıda maddeleriyle kul-
lanılacak eşya ve levazımın bulunduğu mahalde yapılır.
(1) Bu hükmün uygulanmasında ek 3 üncü maddeye bakınız.
Madde 193 - Safiyetinden şüphe edilerek tetkik ve tahlil edilmek üzere nü-
mune alınan gıda maddelerinden lüzumu görülenlerin nihayet bir hafta zarfında
yapılacak tahlil neticesine kadar satılmasına mümanaat olunur ve mühür altına
alınabilir.
Madde 194 - Sokaklarda, pazar yerlerinde seyyar olarak gıda maddeleri ve
183 üncü maddede zikredilen eşya ve levazımı satanların sattıkları eşya dahi
teftişe tabi olup bunlardan lüzumuna göre nümune alınabilir.
Madde 195 - 192 nci maddede zikredilen mahallerin sahipleri veya vekilleri
veya bunlar namına işlere nezaret eden memurlar veyahut umumi mahallerde gıda
maddeleri ve kullanılacak eşya satan seyyar esnaf alakadar memurların teftişle-
rini ve nümune almalarını kolaylaştırmağa ve kendilerine istedikleri izahatı
vermeğe mecburdurlar.
Madde 196 - Teftiş yapan memurların vakı teftişlerine ait olmak üzere mer-
but oldukları makamlara tevdi eyliyecekleri raporlarla kanuna muhalif hallerin
ihbarı müstesna olmak üzere teftişleri esnasında muttali oldukları malümatı ve
bazı gıda maddelerinin ihzar tarzlarına dair sanat esrarını ifşa eylemeleri
memnudur.
Madde 197 - Bu kanunun mer'iyeti tarihinden itibaren beş sene zarfında her
mahallin belediyesi o yerin ihtiyacına muvafık vüs'atte Dahiliye ve Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Vekaletlerince ve şeraiti ile beraber yapılacak bir nizamname-
nin göstereceği tiplerden birisini kabul ederek bir mezbaha inşa ettirecek veya
mevcut olanı bu esasa göre ıslah eyleyecektir.
Madde 198 - Hayvanların ve etlerin mezbahalarda muayeneleri hususi kanuna
tevfikan yapılır.
Madde 199 - Her gıda maddesi ile bu kanunda zikredilen kullanılacak eşya ve
levazımın ayrı ayrı hususi vasıflarını ve bunların ne gibi ahvalde bozulmuş,
taklit veya tağşiş edilmiş addedilebileceğini ve tahlil için alınacak nümune
miktarını gösterir bir nizamname Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince tanzim
olunacaktır.
DOKUZUNCU BAP
Maden suları ve kaplıcalar
Madde 200 - Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilinde bulunan her nevi maden
suları ile kaplıcaları işletmek için hususi hükümlerine tevfikan alınması la-
zımgelen müsaade ile beraber bu suların şifalı hassalarının Sıhhat ve İçtimai
Muavenet Vekaleti tarafından tasdik edilmiş olması lazımdır. Bu vekaletçe şifa-
lı hassaları veya tesisatının fenne muvafık olduğu tasdik edilmeyen maden sula-
rı bu nam ve unvan ile ticarete çıkarılamayacağı gibi kaplıcalara da tedavi
maksadiyle eşhas kabul edilemez.
Madde 201 - İçmeğe mahsus maden suları ile yıkanmağa mahsus her nevi sıcak,
soğuk kaplıcaların işletilmesinden evvel sahipleri veyahut bir şirket namına
ise o şirketin idare meclisi reisi tarafından bir istida ile Sıhhat ve İçtimai
Muavenet Vekaletine müracaat edilir. Bu istidaya suyun işletilmesi için vekaleti
aidesinden istihsal edilmiş olan ruhsatname sureti ve mütehassıs bir mühen-
dis tarafından yapılan menbaın nısıf kutru asgari beş yüz metrelik bir daire
dahilindeki etraf ve civarının 1/200 mikyasında bir haritasiyle beraber suyun
hikemi vasıflarını ve miktarını ve ne suretle bendedildiğini, mevcut veya muta-
savver tesisatın şekil ve vasıflarını gösterir bir beyanname ve bir de tahlil
raporu leffolunur. Vekaletçe lüzum görüldüğü takdirde mahsus memurlar vasıtasiyle sudan nümune alınıp Devlet
müessesatında suyun tahlili tekrar icra ettirilir. Bu husustaki masarif istida
sahibine aittir. Hali hazırda mevcut ve işletilmekte olan maden suları ve kap-
lıcalar da bu mecburiyete tabidirler. Bunların sahip veya müstecirlere kanunun
mer'iyeti tarihinden itibaren bir sene zarfında bu maddede zikredilen vesikaları
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine tevdi ederler.
Madde 202 - Maden suları ve kaplıcalar sıhhi noktai nazardan Sıhhat ve İç-
timai Muavenet Vekaletinin murakabesi altında olup bunlar her zaman teftişe ta-
bidirler. Bu sanayi sahip veya müstecirleri bu hususta her türlü kolaylığı gös-
termeğe mecburdurlar.
Madde 203 - İçilmeğe mahsus olarak hususi kablar derununda ticarete çıkarı-
lan maden suları derununa her nevi kimyevi maddeler veya suyun terkibine yaban-
cı gazlar ilavesi memnudur. Maden suları derununda mevcut bazı gazların çoğal-
tılması için aynı cinsten sun'i gaz ilave etmek caiz isede bunun evvelce Sıhhat
ve İçtimai Muavenet Vekaletine ihbar edilmesi ve suyu havi kablar üzerine sun'i
gaz ilave edildiğinin aşikar surette yazılması lazımdır.
Madde 204 - Şifalı hassaları kabul edilmiş olan maden suları ve kaplıcala-
rın etrafında bir himaye mıntakası tesisini sahip veya müstecirleri talep ede-
bilirler. Bunun için bir istida ve esbabı mucibe ve laakal üç senedenberi teda-
vi maksadiyle gelen kimselerin adedini bildiren bir beyanname ile Sıhhat ve İç-
timai Muavenet Vekaletine müracaat olunur. İstida üzerine Sıhhat ve İçtimai
Muavenet ve İktisat Vekaletleri müştereken talebi tetkik ettikten başka mahal-
linde tefahhus ettirerek suyun umumun menfaatına yarayıp yaramadığını tesbit ve
himaye mıntakasının hududu tayin olunur. Bu himaye mıntakası dahilinde her nevi
yer altı toprak ameliyatı ve sondaj icrası memnudur.
Madde 205 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tesisatın vüs'atine ve mü-
racaat eden hastaların miktarına göre havassı şifaiyeyi haiz içme ve kaplıca
mahallerinde fenni hususattan da mes'ul olmak üzere Vekaletçe ihtısası tasdik-
li bir tabibin istihdamını sahip veya müstecir veyahut heyeti idaresinden ta-
lep edebilir. Bu takdirde görülecek lüzum üzerine daimi veya tedavi mevsimine
munhasır olmak üzere ihtiyaca göre bir veya bir kaç tabip tayini mecburidir.
Madde 206 - Ecnebi memleketlerinden gelecek maden suları için evvelemirde
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletinden memlekete ithal için müsaade alınır.
Vekaletçe ithaline müsaade edilmeyen maden sularının gümrüklerce geçirilmesine
müsaade edilmez.
Madde 207 - Gerek dahilde imal ve gerekse hariçten ithal olunan bütün suni
maden suları ile gazlı sular üzerinde, suni olduğuna dair alıcının görebilece-
ği tarzda yazılmış bir etiketin bulunması mecburidir. Bu nevi suni maden sula-
rına malik olmadıkları şifalı hassalar atıf ve isnat edilmek suretiyle her çe-
şit reklam icrası memnudur.
Madde 208 - Hududu dahilinde veya yakınında havassı şifaiyesi ve umumun
istifadesine yaradığı ait olduğu dairelerce kabul ve tasdik edilen bir veya
mütaaddit madeni menbalar veya kaplıcalar bulunan şehir ve kasabalar belediye-
lerinin talebi üzerine Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve Dahiliye ve İktisat Veka-
letlerince yapılacak tetkikat neticesinde o şehir ve kasaba içme veya kaplıca
mahalli olarak ilan olunur.
Madde 209 - (Mülga:1/7/1948 - 5237/51 md. Bkz: TBMM. nin 4/5/1956 tarih ve
1964 sayılı Tefsir Kararı.)
Madde 210 - 209 uncu maddedeki resim, içme veya kaplıca mahalli olarak
ilan edilen şehir ve kasabada mütemekkin olmayıp mevsiminde buralarda gelenler-
den cibayet edilir. Harb malülleri ve mecruhları ve hükümetçe meccanen tedavi-
sine lüzum görülen hastalar ve fakirliği musaddak olanlar bu resimden muaftır-
lar.
ONUNCU BAP
Mezarlıklar, ölülerin defni, mezardan çıkarılması ve nakli
BİRİNCİ FASIL
Mezarlıklar ve ölülerin defni
Madde 211 - Mezarlık ittihaz olunan yerlerden başka yerlere ölü defni mem-
nudur. Fevkalade hallerde ve sıhhi mahzur mevcut olmadığı takdirde İcra Vekil-
leri Heyeti karariyle muayyen ve malüm mezarlıklar haricinde ölü defnine müsaa-
de edilir.
Madde 212 - Her şehir ve kasaba belediyesi şehir ve kasabanın haricinde ve
meskenlerden kafi miktar uzakta olmak üzere şehir ve kasabanın nüfusuna ve se-
nelik vefiyatı umumiyesine nisbetle lazım gelen bir veya müteaddit mezarlık ma-
halli tesisine mecburdur. Mezarlık olmak üzere intihap edilecek mahallerin top-
rağı, vasıfları ve civarındaki meskenler veya su menbaları için sıhhi bir mah-
zur bulunup bulunmadığı ve mesahai sathiyesinin kifayeti sıhhiye memurlarınca
tayin olunur. Bu mezarlıkların tanzim ve iyi bir halde muhafazası mahalli bele-
diyelerine aittir. Mezarlıkların etrafı behemehal duvarlarla tahdit edilir.
Madde 213 - Köyler için tesis edilecek mezarlık mahalleri bu köylerin merbut
olduğu kaza kaymakamlarınca Hükümet tabiplerinin mutalaası alınarak tayin olu-
nur. Mütaaddit ve yekdiğerine mücavir köyler için bir mezarlık mahalli tesis
olunabilir. Köy mezarlıklarının iyi halde muhafazaları ihtiyar heyetlerine ait-
tir.
Madde 214 - Fenni şartları ve vasıfları haiz olmayan ve sıhhi mahzurları
görülen mevcut mezarlıklar hali üzerine terk olunarak yeni mezarlıklar ihdas
ve tesis edilir.
Madde 215 - Bu kanunun tarifi dahilinde defin ruhsatiyesi alınmadıkça ve
ibraz olunmadıkça hiç bir cenazenin defni caiz değildir. Ruhsatnameler mevta-
nın hüviyetini, adresini, bilindiği halde vefatın sebebini muhtevi olacak ve
defnine ruhsat verildiği sarahatla kaydedilecektir.
Madde 216 - Belediye tabipleri olan yerlerde defin ruhsatiyeleri bu tabip-
ler tarafından, bulunmadığı takdirde Hükümet tabipleri tarafından mevtanın mua-
yenesinden sonra verilir. Ölümüne sebep olan hastalık esnasında tedavi eden ta-
bibin verdiği ruhsatname resmi tabipler tarafından tasdik edilmek şartiyle mu-
teberdir.
Madde 217 - Hükümet veya belediye tabipleri icabı halinde esbabı vefatı ta-
yine medar olmak üzere tabibi müdavinin raporunu talep edebilirler. Tabibi mü-
daviler talep vukuunda bu raporu vermeğe mecburdurlar.
Madde 218 - Bütün hasta ve sair sıhhi müesseselerde ölenlere ait defin ruh-
satiyeleri o müessesenin müdür ve baştabibi tarafından verilir ve usulü daire-
sinde resmi tabipler tarafından tasdik edilir. Kendine ait hususi mezarlığı
olan müesseselerdeki ölülerin ismi ve hüviyeti sebebi vefatiyle birlikte yirmi
dört saat zarfında belediye dairesine bildirilir.
Madde 219 - Tabip bulunmayan yerlerde ölülerin muayeneleri küçük sıhhat
memurları veya bu iş için yetiştirilmiş veya tavzif edilmiş memurin tarafın-
dan icra ve ruhsatnameleri verilir.Bunların bulunmadığı yerlerde defin ruhsati-
yesi ya jandarma karakol kumandanları veya köy muhtarları tarafından ita olu-
nur. Her şehir, kasaba veya köyde ölü muayenesi yapacak ve defin ruhsatını ve-
recek olanlar en büyük mülkiye memuru tarafından tayin ve ilan olunur.
Madde 220 - Her belediye ve belediye olmayan yerlerde defin ruhsatiyesi ve-
renler nezdinde vefiyatın kayıt ve zaptına mahsus bir defter bulundurulacak ve
bu deftere meyitin ismi, adresi, tarihi vefatı, malüm ise mevti intaç eden
hastalık ve defin ruhsatiyesi verenin ismi kaydedilecektir. Bu malümat her ay
nihayetinde toplanarak öbür ayın on beşine kadar en yakın Hükümet tabibi ve
sıhhiye müdiriyetine bildirilir ve sıhhat daireleri tarafından da mahalli nü-
fus idarelerine ihbar olunur.
Madde 221 - Ölü muayene edenler veya defin ruhsatnamesi verenler vefat se-
bebinin kazaen veya bir sari hastalık neticesi olduğuna dair şüphe veya kanaat
hasıl ettikleri takdirde ait olduğu makamı haberdar etmeden defin ruhsatiyesi
veremezler. Tabip olmayan yerlerde sari hastalık şüphesiyle vefat edenler için
defin ruhsatiyesi verilip hadiseden akabinde makamı aidesine malümat verilir.
Madde 222 - Her şehir ve kasabada cenazelerin bulunduğu mahalden mezarlığa
kadar ne suretle nakledilecekleri hakkında mahalli sıhhiye memurlarının muta-
laası alınmak şartiyle belediyelerce bir talimatname çıkarılır. Cenazelerin ko-
layca ve usulü dairesinde nakline nezaret ve bu bapta lazım gelen vasıtaların
ihzarına belediyeler mecburdurlar. Umumi nakil vesaitinin cenaze nakline veya
cenaze nakline mahsus vasıtaların sair hususlara tahsisi memnudur.
Madde 223 - Mezarlıklarda her mezara bir ölü defnolunur ve mezarlıkların
mebni olduğu arazinin tabiatına nazaran tayin olunacak zaman mürur etmeden ay-
nı mahalde ikinci bir ölünün defnine ruhsat verilmez. Bu müddet beş seneden
aşağı olmaz. Mezarlıkların vüs'ati müsait olan mahallerde münasip bir mahal ay-
rılarak isteyenlere aile mezarlığı olarak satılması caizdir.
Madde 224 - Ölülerin yakılması için fenni usulü dairesinde fırınlar yaptır-
mak istiyen belediyeler evvel emirde bu hususta Sıhhat ve İçtimai Muavenet Ve-
kaletine müracaat ederek hazırlattıkları projeleri tasdik ettirip müsaade al-
dıktan sonra tesisata başlıyabilirler.
Madde 225 - Bir cesedi ihrak fırınlarında yaktırmak için aşağıda yazılı ve-
sikaların vücudu lazımdır:
1 - Ölünün hastalığı esnasında tedavisiyle meşgul olmadığı malüm ve sabit
olan resmi bir tabip tarafından verilmiş olup vefatın her hangi gayritabii bir
sebepten mütevellit olmadığını bildiren bir rapor ve defin ruhsatiyesi.
2 - Cesedinin yakılmasını arzu ettiğini mübeyyin olup mevtanın hayatta iken
yazdığı vesika veya bu hususta şifahen arzu izhar ettiğini işitenlerden laakal
üç zatın tahriri şehadet ve tasdikleri.
3 - Müteveffanın ölümünü mucip olan sebebin herhangi cinai bir fiilden mün-
bais olduğuna dair hiç bir şüphe mevcut olmadığını bildiren ve mahalli polis
idaresi tarafından verilen vesika.
İşbu vesikalar ihraktan laakal yirmi dört saat evvel mahalli belediyesine
ibraz olunarak alelüsul vefat defteri mahsusuna işaret edildikten sonra ihrak
müsaadesi verilir. Defnedilen ölülerin defninden sonra ihrak için kabirden çı-
karılmalarına müsaade edilmez.
Madde 226 - İhrak neticesi cesetten hasıl olan bakaya hususi kablar derunun-
da mezarlık dahilinde bir dairei mahsusada hıfzedilir.
İKİNCİ FASIL
Ölülerin çıkarılması ve nakli
Madde 227 - Cesetlerin tamamiyle tahallül ve tefessühünden evvel mezarlar
açılarak ölülerin çıkarılması için behemehal mahalli belediyesinin müsaadesi
alınmak lazımdır. Bu hususta sıhhat memurlarının mutalaası alınmalıdır. Adli
otopsiler bu hükümden müstesnadır. Yalnız mahalli belediyesine keyfiyet bildi-
rilir.
Madde 228 - Bir ölünün gerek defninden evvel ve gerek defninden sonra bir
kasabadan diğerine nakli için vefat veya defin mahalli olan şehir veya kasaba
belediyesinin vesikası istihsal olunur. Bu vesikanın alınması için ölü henüz
defnedilmemiş ise defnine ruhsat verildiğini mübeyyin vesikanın ibrazı lazım
gelir. Defnedilmiş ölüler için evvelce vefiyat hakkındaki defteri mahsusuna
işaret edilmiş olan kayıtların bir sureti çıkarılır ve bundan başka da her iki
halde vefatın sebebi nakli halinde sıhhi bir mahzur tevellüt etmiyeceğine dair
tabibin tasdiki iktıza eder.
Madde 229 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Kolera, veba, çiçek, şarbon, cüzam ve ruam hastalıklarından vefat edenlerin
nakli memnu olduğu gibi kolera, veba, çiçek veya lekeli humma hastalıklarından
vefat etmiş olanların bir sene geçmedikçe mezardan çıkarılarak başka bir mahal-
le nakilleri de memnudur.
Madde 230 - Bir şehir ve kasabadan diğerine nakledilecek ölülerin Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Vekaletince tertip edilerek belediyelere tebliğ olunacak tali-
matnamede mündemiç fenni usuller dahilinde tabutlanması lazımdır. Bu tarzda
tabutlanmayan ölülerin nakline mümanaat edilir.
Madde 231 - Şimendiferlerle nakledilecek ölüler 228 inci maddede gösteril-
diği surette müsaade alındıktan ve ölünün tabutlanmasının usulü fenniyesi veç-
hile yapıldığı tevsik olunduktan sonra şimendifer idaresine teslim ve ancak
seyri seri ile naklolunur. Hava tarikiyle sevkedilecek ölüler için aynı surette
muamele olunur.
Madde 232 - Uzun müddet devam edecek nakiller için veya sıcak mevsimlerde,
sıhhat memurlar tarafından talep edildiği takdirde, ölülerin tahnit edilmesi
mecburidir.
Madde 233 - Deniz tarikiyle yapılacak ölü nakliyatı için evvelce ait olduğu
makamdan istihsal edilen vesikalar ölünün gemiye tahmilinden evvel bulunduğu
limandaki Hudutlar ve Sahiller Sıhhat Umum Müdürlüğünün memuruna veyahut hudut-
lar ve sahiller sıhhat işlerine nezaret edenlere tasdik ettirilmelidir. Başka
suretle ölülerin gemilere yükletilmesi memnudur.
Madde 234 - (Değişik: 15/6/1942 - 4255/1 md.)
Ecnebi memleketlerden getirilen ölülerin nakline müsaade edildiğini ve nak-
linde sıhhi mahzur bulunmadığını tevsik için mahalli idareden verilmiş ölü na-
kil vesikası ibraz edilmesi mecburidir.
ON BİRİNCİ BAP
Şehir ve kasabalar hıfzıssıhhası
BİRİNCİ FASIL
İçilecek ve kullanılacak sular
Madde 235 - Hususi kanuna tevfikan belediyelerce idare edilen sularla işle-
tilmesi şirketlere bırakılan suların sıhhi hususları Sıhhat ve İçtimai Muavenet
Vekaletinin murakabesine tabidir.
Madde 236 - İçilmek ve kullanılmak için getirilecek suların fennen içilme-
sine müsaada edilecek evsafta olması şarttır. Olmadığı takdirde bunların fennen
icap ettiği surette temizlenmesine ve evsafının ıslahına belediyeler mecburdur-
lar.
Madde 237 - Şehir ve kasabalarda tevzi edilmek üzere celbedilen su menbala-
rının etrafında behemehal bir himaye mıntakası tesis edilmelidir. Bu mıntakala-
rın hudutları sıhhat memurları huzuriyle ihtisas erbabı tarafından menbaın gıda
havzası üzerinde tayin edilir.
Madde 238 - Himaye mıntakası olmak üzere menbalar etrafında tayin ve tahdit
edilen arazi belediye mıntakası haricinde de olsa belediye tarafından Belediye
İstimlak Kanununa tevfikan istimlaki mecburi olup bu arazinin mesken yapılmak,
ekilmek ve sair her hangi hususlar için istimali memnudur.
Madde 239 - Suları içilmeğe ve ev işlerinde kullanılmağa mahsus hususi ve
umumi kuyuların ve sarnıçların televvüs eyledikleri veya televvüse maruz bulun-
dukları takdirde bunların ıslahını takibe belediyeler mecburdurlar. Sahipleri
tarafından ıslah ve televvüs tehlikesi bertaraf edilmiyen kuyular masarifi sa-
hibinden Devlet emvali gibi tahsil edilmek üzere belediye tarafından ıslah edi-
lir.
Madde 240 - Umuma satılan menba suları mahalli belediyesinin sıhhi murake-
besi altında bulunur. Bunlara ve bütün içme suları nakliyatına ait kapların
vasıfları ve bu kablara doldurma ve sevkleri tarzı belediyelerce tayin olunur.
Menbaların sahipleri veya müstecirleri menbaların ve su nakledenler suların te-
levvüsten vikayesi için gösterilecek tedbirleri tatbika mecburdur.
Madde 241 - Sularının içilmesi fennen ve sıhhat için tehlikeli olan menba,
kuyu, çeşme ve saire gibi mahallere belediyece o suyun mazarratlı olduğunu gös-
teren ve harici tesirler ile yazıları bozulmayan levhalar asılır.
Madde 242 - Dere, nehir ve çayların ve çeşmelerin televvüsünü mucip tesisat
yapılmasına veya eşhas tarafından bu tarzda telvisat ikaına mümanaat olunur.
Fabrika sularının fenni mahzurları tahakkuk eden yerlerde mazarratı izale edil-
meden nehir ve derelere dökülmesi memnudur.
Madde 243 - Buz fabrikaları ve imalathaneleri sıhhi murakabe altında bulu-
nur. Buz imal edilecek sular behemehal 236 ncı maddede zikredilen içme suları
evsafını haiz olmalıdır.
İKİNCİ FASIL
Mecralar ve müzahrefat imhası
Madde 244 - Mahsus kanununa tevfikan belediyelerce inşa ettirilmiş ve etti-
rilecek lağım ve çirkef mecralarının fenni mahzuru olmadığı kabul ve tasdik
edilmedikçe dere, çay, nehirlere akıtılması memnudur. Fenni usul dairesinde mec-
ralar muhteviyatının imhası için kullanılacak sahaların meskenlerden uzak olması
ve bunların istimlak edilerek başka suretle istimal edilmemesi lazımdır.
Madde 245 - Mecra inşası mümkün olmayan yerlerde yapılacak çukurların fenni
vasıf ve şartları Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekaletince tayin olunur. Bu çukur-
ların muayyen fasılalarla temizlenmesi için belediyelerce münasip ve sıhhi mah-
zurlardan salim tahliye ve nakil vasıtaları tedarik olunup ücret mukabilinde
halka tahsis edilir. Çukurlar muhteviyatının dökülmesi için madde 244 de yazılı
olduğu tarzda bir saha tahsis edilmelidir. Beşeri mevaddı gaitanın her nevi seb-
ze ve saire zeriyatında gübre olarak istimali memnudur.
Madde 246 - Yirmi binden fazla nüfusu olan şehirlerde umumi caddelerde veya
belediyelerce tayin edilecek mıntakalar içinde hayvan ahırı bulundurulması mem-
nudur.
Madde 247 - Şehirler ve kasabalar belediye hudutları dahilinde görülen hay-
van işlerinin ortadan kaldırılması ve mazarratlarının izalesi belediyeye ait-
tir. Köyler ve köyler civarındakiler köy ihtiyar heyetlerince gömülürler.
Madde 248 - Belediyesi olan her şehir ve kasabada sokakların yıkanmak ve
süpürülmek suretiyle temiz tutulması mecburidir. Toplanan süprüntüler bunların
etrafa yayılmasına ve dökülmesine mani olacak vasıtalarla nakledilerek şehir ve
kasabanın vaziyetine göre en münasip olarak kabul edilen şekilde imha veya ih-
rak edilir. Nüfusu elli binden fazla olan şehirlerde bu süprüntüden istifade
edilmek üzere lazımgelen tesisat yapılır. Sokaklarda veya evler içinde süprüntü
birikip kalmaması için belediyelerce tedabir ittihaz olunur.
Madde 249 - Belediyelerce şehir ve kasaba dahilinde telvisata meydan verme-
mek üzere münasip mahallerde fenne muvafık şekilde aptes yerleri tesis ve mev-
cutları ıslah olunur. Belediye teşkilatı olmayan yerlerde bu mecburiyet köy ih-
tiyar heyetlerine aittir. Cadde ve sokaklarda ve meskenler kurbünde ve beledi-
yelerce tayin edilecek hudutlar dahilinde açıktan defihacet etmek kati surette
menedilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Meskenler
Madde 250 - Mahalli belediyelerin ruhsatı olmaksızın her nevi mesken ve
umuma mahsus binalar inşası memnudur. Müsaadenin istihsali için binanın projesi
belediyeye tevdi edilir. Bunlardan umuma mahsus binalara ait bulunanlar hakkın-
da sıhhiye heyetinin mutalaası alındıktan ve meskenlere ait olanların Sıhhat
Vekaleti tarafından tesbit edilecek, sıhhi şartlara muvafık bulunduğu ve her
nevi binanınki mevzu nizamlara da uygun olduğu anlaşıldıktan sonra proje sahi-
bine iade ve inşaata müsaade olunur. Bina sahipleri projelerin tevdiinden iti-
baren nihayet yirmi gün zarfında bir cevap almadıkları takdirde inşaata başla-
makta muhtardırlar.
Madde 251 - Müsaade talep edilmeden veya teklif olunan sıhhi şartlar nazarı
dikkate alınmadan inşaat yapıldığı takdirde bu inşaatın itmamına ve itmam edil-
miş ise sıhhi şartları veya müsaade muamelesini ikmal etmedikçe iskanına ve
istimaline mümanaat olunur.
Madde 252 - Yeni inşa edilerek sahibi oturacak veya kiraya verilecek bina-
ların ilk defa iskanından evvel içinde oturacaklar için sıhhi ve fenni mahzur-
ları olmadığı belediyelerce tasdik edilmeden iskan ve icari memnudur. Bu tasdik
için binanın, aralarında bir sıhhat memuru da bulunduğu bir heyet tarafından
tetkiki ve rapor verilmesi lazımdır.
Madde 253 - Nüfusu elli binden fazla olan şehirlerde belediyeler ikametgah-
ların sıhhi şartlarını daima nazarı teftişte bulundurmak üzere bir meskenler
idaresi tesisine mecburdurlar. Bu idareler azami iki odayı havi evlerle daha
büyük olmakla beraber kiraya verilen evleri, bekar ikametgahlarını ve pansiyon-
ları ve ameleye tahsis edilen ev veya odaları, bodrum ve tavan aralarında bulu-
nan ve icara verilen ikametgahları teftiş ve murakabe ederler.
Madde 254 - İnşaatı itmam edilmiş olsun veya olmasın içinde oturanların ve
ya komşularının sıhhatine veya hayatına ehemmiyetli zarar vereceği anlaşılan
meskenlerin ıslahına sahipleri mecburdurlar. Bunun için meskenler idaresi olan
yerlerde bu idarelerin mevcut bulunmayan mahallerde belediyelerin sıhhat ve fen
memurlarının verecekleri esbabı mucibeli raporlar belediye reislerince vilayet-
lerde valiye ve kazalarda kaymakamlara tevdi edilir. Vali ve kaymakamlar esbabı
mucibeli raporları mahalli hıfzıssıhha meclislerine tevdi ile karar talep eyler.
Madde 255 - Hıfzıssıhha meclislerince verilen karar belediyelerce zikredi-
len esbabı mucibeyi kabul ve tasvip eder veya ret eyler mahiyette olsa da her
iki halde bu kararlar Vilayet İdare Heyetlerinin temyizen tasdikiyle muteber
olur.
Madde 256 - Sıhhi mahzurları görülen binaların sahipleri belediyelerin es-
babı mucibeli raporlarını görmeğe salahiyettar oldukları gibi hıfzıssıhha mec-
lisleri huzurunda beyanı mutalaa etmeğe veya vekilleri vasıtasiyle fikirlerini
söyletmeğe mezundurlar. Bu husustaki müzakerattan, laakal 15 gün evvel binala-
rın sahipleri keyfiyetten tahriren haberdar edilmelidir.
Madde 257 - Mahzurları görülen binaların hıfzıssıhha meclisleri kararı ve
Vilayet İdare Heyetlerinin tasvibiyle takarrür eden tadilat, ıslahat veya tami-
rat icra edilmeden tamamen veya kısmen mesken olarak istimali memnudur. Etra-
fında bulunanların hayat ve sıhhati için tehlike iras eden binalar hakkında da
aynı suretle muamele icra edilir ve bu tehlikenin vukuu yakın olduğu takdirde
belediyelerce tehlikenin süratle izalesi temin ve masarifi Devlet emvali gibi
sahibinden tahsil olunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Hanlar, oteller ve umumi mahaller
Madde 258 - Bütün oteller, hanlar ve misafirhaneler sıhhi şartları mecburi
ve asgari olarak ihtiva etmeleri lazım gelen müştemilatı belediyelerce, beledi-
ye hudutları haricindeki yerlerde vilayet veya kaza sıhhat memurlarınca tayin
ve murakabe edilir.
Madde 259 - Sıhhi şartları haiz olmayan ve hastalıkların intikaline vasıta
olduğu görülen, otel, han ve sair misafirhaneler her türlü mahzurdan salim bir
surette ıslahı sabit oluncaya kadar kapatılır.
Madde 260 - Otelcilik, hancılık edecek veya her hangi suretle olursa olsun
ücretle misafir kabul edecek olanlar hususi müsaadeyi haiz olmalıdır. Bu müsaa-
deler belediye hudutları dahilinde belediyelerce, bu hudutlar haricinde valiler
veya kaymakamlarca ita edilir. Müsaade verilmeden evvel bu mahallerin sıhhi
mahzurlardan ari ve lazım gelen şartları haiz olduğu sıhhat memurlarınca da
tesbit olunur.
Madde 261 - Bütün eğlence mahalleri, tiyatro, sinema, bar ve gazino ve kah-
ve ve emsali yerler ve halkın bir arada toplanmasına mahsus sair umumi mahaller
ve hamamlarda halkın sıhhatini vikaye ve selametini temin için riayeti lazım
gelen tedbirler mahalli belediyelerce neşrü ilan olunur. Bu tedbirlere kısmen
veya tamamen riayet edilmiyen mahallerde her türlü içtimalar menedilir.
BEŞİNCİ FASIL
Yeni tesis olunacak veya tevsi edilecek şehir ve kasabalar
Madde 262 - Nüfusu yirmi bin veya daha ziyade olan şehir ve kasabalar bele-
diyeleri bu kanunun mer'iyeti tarihindan itibaren üç sene zarfında şehir veya
kasabanın tevsi ve ıslahı için bir müstakbel şekil projesi tanzim etmeğe mec-
burdur.
Bu proje yeniden yapılacak veya ıslah edilecek sokakların istikamet ve ge-
nişliğini, meydanların, umumi mahallerin, bahçelerin ve abidelerin yerlerini
ve vaziyetlerini gösteren bir haritayı ve yapılacak tesisatın senelere taksim
edilmiş olmak üzere belediye meclisinde tasdik edilmiş bir programı ihtiva et-
melidir.
Madde 263 - Nüfusu yirmi binden az ve beş binden fazla olan şehir ve kasa-
balar belediyeleri de nüfusları her iki nüfus tahriri devresi arasında % 15
miktarında bir çoğalma gösterdikleri takdirde bu tarzda bir proje ihzarına
mecbur oldukları gibi nüfusu her neye baliğ olursa olsun 228 inci maddede ya-
zılı olduğu veçhile içme ve kaplıca mahalli olarak kabul edilen şehir ve ka-
sabalarda bu projeyi tanzim ettirirler.
Madde 264 - (Mülga: 15/5/1959 - 7269/51 md.)
Madde 265 - Belediyelerce tanzim ettirilecek olan bu plan ve projeler ica-
bında tetkik edilmek üzere Dahiliye ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletlerin-
ce talep edilebilir. Bu takdirde bu vekaletlerce teklif edilecek tadilatın ka-
bulü mecburidir.
Madde 266 - Her şehir ve kasaba belediyesi bu kanunun mer'iyeti tarihinden
itibaren bir sene zarfında o şehir veya kasabanın ihtiyaçlarına göre bu kanunun
gösterdiği sıhhi hususlara ait bu zabıta talimatnamesi tertip eder. Bu nizam-
name, meskenlerin ihtiva etmeleri lazım gelen asgari müştemilatı, umumi ve müş-
terek ikametgahlardaki ikamet şeraitini, gıda maddeleri satılan veya sair te-
mizliğe mütaallik işlerle iştigal edilen mahallerin, han, otel, misafirhane,
eğlence mahalleriyle bütün umumi yerlerin sıhhi şartlarını ve umumiyetle şehrin
sıhhat ve temizliğine taallük eden hususlara ait riayetleri lazımgelen kaide-
leri ihtiva eder.
Madde 267 - Belediyelerin mensup oldukları vilayetler vasıtasiyle göndere-
cekleri sıhhi zabıta talimatnameleri Dahiliye ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Ve-
kaletince tetkik ve tasvip edilmeden mer'iyete konulamaz.
Bu talimatnamede yapılacak esasa mütaallik tadiller aynı şartlara tabidir.
ON İKİNCİ BAP
Gayrisıhhi müesseseler
Madde 268 - Civarında ikamet eden halkın sıhhat ve istirahatini ihlal eden
müesseseler ve atelyeler bu kanunun neşrinden itibaren, resmi müsaade istihsal
edilmeksizin açılamaz.
Madde 269 - 268 inci maddede zikredilen müesseseler ve atelyeler üç sınıfa
tefrik olunur:
Birinci sınıf - Hususi meskenlerden behemehal uzak bulundurulmaları icap
edenler.
İkinci sınıf - Hususi meskenlerden behemehal uzaklaştırılması icap etmemek-
le beraber müsaade verilmezden evvel civarında ikamet edenlerin sıhhat ve isti-
rahatleri üzerine gerek tesisatları ve gerekse vaziyetleri itibariyle bir ma-
zarrat yapmayacağına kanaat husulü için tetkikat yapılması iktiza eden müesse-
seler.
Üçüncü sınıf - Meskenlerin yanında kalabilmekle beraber yalnız sıhhi neza-
rete tabi tutulması icap eden müesseselerdir.
Madde 270 - Bu kanuna müteferri olmak üzere bu üç sınıf müessese ve atelye-
lerin bir listesi Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince İktisat Vekaletinin de
mutalaası alınmak şartiyle tanzim olunur. Bu listede münderiç olmayan müessese
ve atelyelerin hangi sınıftan addedileceği badehu yine aynı suretle tayin edi-
lir.
Madde 271 - Birinci sınıf müesseselerin tesisi için ancak Sıhhat ve İçtimai
Muavenet Vekaletince müsaade olunur ve İktisat Vekaletine malümat verilir. Bu
hususta müsaade almak üzere müessesenin bulunduğu mahalde en büyük mülkiye me-
muruna bir istida ile müracaat edilir. Bu istida müessesenin nevi ne ile işti-
gal edeceği ve sair tafsilat kaydedilmelidir. Bu müracaat evrakı mahalli sıhhat
memurlarının raporiyle Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine gönderilir. Veka-
letçe icabında yaptırılacak tetkikat ve tahkikattan sonra resmi müsaade veri-
lir.
Madde 272 - İkinci ve üçüncü sınıf müesseselerin tesisi için mahalli sıhhat
memurlarının muvafık raporları üzerine mahalli en büyük mülkiye memurunca resmi
müsaade verilir ve Sıhhat ve İktisat Vekaletlerine bildirilir.
Madde 273 - Birinci sınıf müesseseler ve atelyeler civarında ve Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Vekaletince tasdik edilecek mesafe dahilinde meskenler veya
insanların ikametine mahsus sair mahallerin bulunması memnudur.
Madde 274 - Bu kanunun neşri tarihinde mevcut olup civarında mukim halkın
sıhhat ve istirahatlerini ihlal eylediği mahalli sıhhat memurlarının raporu ve
Vilayet İdare Heyetine tasvibi ile tebeyyün eden birinci sınıfa dahil müessese-
lerin İktisat ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletleri karariyle nakli ve sa-
hibinin mümanaatı halinde seddi caizdir.
Madde 275 - Birinci sınıfa dahil bulunan müessese ve atelyelerden işbu ka-
nundan evvel tesis edilmiş olanlar başka bir mahalle naklettikleri veya faali-
yetlerini altı ay müddetle tatil eyledikleri takdirde yeniden tesis edilecek
müessese mahiyetinde telakki edilerek müsaade istihsali lazım gelir.
ON ÜÇÜNCÜ BAP
Sıhhi istatistik ve coğrafya ve propaganda
Madde 276 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine ait istatistik hizmetleri
aşağıda gösterilmiştir:
1 - Doğum, evlenme, ölüm ve ölüm sebepleri.
2 - Kara, deniz, hava tarikleri üzerinde yapılan sıhhi tedbirler.
3 - Hastane, dispanser, sanatoryumlardaki ve sair tedavi müesseselerindeki
hastalar ve zaifler halinekahette bulunanlar.
4 - Sari ve istilai hastalıklar.
5 - Meslek hastaları.
6 - Memleketin sıhhi coğrafyasına ait malümat.
7 - Sıhhi ve içtimai hizmetlere taallük edip Yüksek Sıhhat Şürası tarafın-
dan tayin edilecek sair mesail.
Madde 277 - Devlete ait hava rasat müesseseleri Sıhhat Vekaletinin tıbbi ve
sıhhi istatistik ve coğrafya tanzimi için icap eden her nevi malümatı itaya
mecburdurlar.
Madde 278 - Devlet umumi istatistik dairesi her ay nihayetinde 276 ncı mad-
dede zikredilen hususlara mütaallik olup ittıla hasıl eylediği ihsai malümatı
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine verir.
Madde 279 - Bilümum hususi hastaneler, sanatoryumlar, dispanserler müdürle-
ri Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince talep edilecek istatistikleri muayyen
mühletler dahilinde vermeğe mecburdurlar.
Madde 280 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti sari ve salgın hastalıklar-
dan korunma, çocuk büyütme ve sıhhi şartlar dairesinde yaşama gibi sıhhi mesele-
ler halkı tenvir için kitap, levha, risale neşreder, sıhhi propaganda müessesatı
yapar ve konferanslar verdirir ve her nevi sinema filimleri gösterir. Bu gibi
hizmetler meccanidir.İcabı takdirinde lazım gelen vasıtaları haiz seyyar sıhhi
propoganda kolları teşkil olunur.
(Ek: 22/9/1983 - 2890/2 md.) Ana sütü ile beslenmenin önem ve üstünlüğünün
öğretilmesi, yaygınlaştırılması,süt çocukları ve küçük çocukları besleme yönte-
minin öğretilmesi konularındaki eğitim ve öğretim; halk eğitimi ve beslenme ko-
nularında uygulamalı eğitim yapan gerçek ve tüzelkişilerle birlikte, Sağlık ve
Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından sağlanır. Bu eğitim, ana sütü ile beslenmenin
yaygınlaştırılmasını önleyici veya çocuk besinlerini reklam edici nitelikte ola-
maz.
Madde 281 - Bütün mekteplerde en son ilmi müktesebata tevfikan hıfzıssıhha
dersi tedrisatı mecburidir. Bu dersler mütehassıs zat tarafından tedris ve prog-
ramları Maarif Vekaletiyle Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından müşte-
reken tesbit olunur.
ON DÖRDÜNCÜ BAP
Ceza hükümleri
Madde 282 - (Değişik: 24/9/1983 - 2890/2 md.)
Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara
uymayanlar hakkında;Kanunda ayrıca bir ceza hükmü gösterilmediği ve fiilleri
Türk Ceza Kanununda daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, üç aydan altı
aya kadar hafif hapis cezası ve beşbin liradan otuzbin liraya kadar hafif para
cezası verilir. Ayrıca, fiilin işleniş şekli ve niteliğine göre failin suça va-
sıta kıldığı meslek ve sanatın yedi günden üç aya kadar tatiline ve aynı süre
kadar işyerinin kapatılmasına da hükmedilebilir.
Madde 283 - Bu kanunda yazılı belediye vazifelerine taallük edip 266 ıncı
maddede gösterilen sıhhi zabıta nizamnamesinde mezkür memnuiyetlere muhalif ha-
reket edenlerle mecburiyetlere riayet etmeyenler, 16 Nisan 1340 tarih ve 486 nu-
maralı kanun mucibince cezalandırılır.
Madde 284 - 66 ve 67 inci maddelerde zikredildiği üzere sari hastalıklar
hakkında tetkikatta bulunmağa salahiyettar memurlara muhalefet eden kimseler
Ceza Kanununun 263 üncü maddesi mucibince cezalandırılır.
Madde 285 - 78 inci maddede yazılı memnuiyete rağmen laboratuvarlarında
kolera ve veba ve ruam kültürleri bulunduranlar yüz liradan aşağı olmamak üzere
ağır para cezasiyle tecziye edilirler ve bu kültürler müsadere ve imha edilir.
(1)
Madde 286 - Tathir ve tephir edilmeden satılığa çıkarılan 85 inci maddede
yazılı eşyaya vaziyed ve tathiratı icra ve bu hizmetten mütevellit bütün masarif
sahibinden tahsil olunduktan sonra iade olunur.
Madde 287 - 101 inci maddede zikredilen tedbirlere muhalefet edenler veya
tedaviye icabet etmeyenler hakkında Ceza Kanununun 526 ıncı maddesi tatbik olu-
nur.
(1) 16/4/1934 tarih ve 2410 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle bu maddedeki (77)
rakamı (78) olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Madde 288 - (Değişik: 14/5/1932 - 1961/1 md.)
103 üncü maddedeki mecburiyete riayet etmeyenler bir haftadan üç aya kadar
hafif hapis veya on liradan yüz liraya kadar hafif para cezasına mahküm edilir-
ler.
Madde 289 - 109 uncu maddedeki mecburiyete riayet etmiyen tabipler yüz lira-
ya kadar hafif para cezası ile cezalandırılırlar.
Madde 290 - 110 uncu maddede yazılı cürümleri irtikap edenler hakkında Ceza
Kanununun 459 uncu maddesi hükümleri tatbik olunur. Frengili bir çocuk frengiye
musap olduğu bildirilmeyerek salim bir süt anneye verilir ve süt anne frengiye
duçar olursa faili hakkında aynı ceza verilir.
Madde 291 - 112 inci maddede gösterilen tedbirlere riayet etmeyen ve tedavi-
ye icabet eylemeyenler Ceza Kanununun 526 ncı maddesi hükmünce cezalandırılır.
Madde 292 - 137 inci maddede gösterilen mecburiyete riayet etmeyen gemi sü-
varileri 500 numaralı Rüsumu Sıhhiye Kanunu mucibince ve para cezası ile ceza-
landırılır.
Madde 293 - 138 inci maddedeki şeraite muvafık olmayan gemilerin kaptanları
500 numaralı Rüsumu Sıhhiye Kanununda mündemiç cezayı nakdilerin on misli alın-
mak suretiyle cezalandırılır.
Madde 294 - Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletiyle İktisat Vekaleti tarafın-
dan 141 inci maddede gösterildiği veçhile müştereken tesbit edilen nizamnamede
mündemiç levazım ve saireyi bulundurmayan ve yolcuların selamet ve emniyetini
temin eyliyecek tedbirlere riayet etmeyen gemi sahip veya sürevilerinden yüz li-
radan beş yüz liraya kadar ağır cezayı nakdi alınır ve bu levazım ikmal edilin-
ceye kadar gemilerin seyrüseferlerine mümanaat olunur.
Madde 295 - 179 uncu maddede zikredilen nizamname ile Sıhhat ve İçtimai
Muavenet ve İktisat Vekaletlerince müştereken tespit edilen tedbirlere riayet
etmeyen iş sahipleri beş yüz liraya kadar ağır cezayı nakdi ile cezalandırılır
bu yüzden şahsi veya umumi zarar hasıl olduğu takdirde ahkamı umumiye mucibince
takibatı kanuniye ifa edilir.
Madde 296 - 185 inci maddedeki memnuiyet hilafına hareket edenler Ceza Ka-
nununun 396 ncı maddesi muncibince cezalandırılır.
Madde 297 - 186 ve 188 inci maddelerde zikredilen fiilleri irtikap edenler
Ceza Kanununun 398 inci maddesi ve 187 nci maddedeki fiilleri yapanlar 363 üncü
maddesi mucibince cezalandırılır.(1)
Madde 298 - 205 inci maddedeki mecburiyete riayet edilmeyen mahaller mahke-
melerce muvakkaten ve mecburiyet ifa edilinceye kadar seddedilir.
Madde 299 - 215 inci maddede zikredilen defin ruhsatiyesi olmadan cenaze
defneden mezar bekçileri veya ölü sahipleri Ceza Kanununun 526 ncı maddesi mu-
cibince cezalandırılır.
Madde 300 - 227 inci maddede zikredilen istisna haricinde lazım gelen mü-
saadeyi almadan herhangi suretle olursa olsun mezarları açanlar altı aydan bir
seneye kadar hapsedilir.
(1) Bu maddenin ilk satırındaki 187 rakamı 16/4/1934 tarih ve 2410 sayılı Kanu-
nun 4 üncü maddesiyle 188 olarak değiştirilmiş ve bu değişiklik metne işlen-
miştir.
Madde 301 - Müsaadesiz bir şehir ve kasabadan diğerine ölü nakledenler hak-
kında Ceza Kanununun 526 ncı maddesi hükmü tatbik olunur.
Madde 302 - Belediyelerce 252 inci maddeye tevfikan sıhhi mahzuru olmadığı
tasdik edilmeden sahip oldukları binaları iskan ettirenler veya icara verenler-
den yüz liradan beşyüz liraya kadar ağır cezayı nakdi alınır veya bir senelik
bedeli icarının iki misli cezaen tahsil olunur.
ON BEŞİNCİ BAP
Umumi hükümler
Madde 303 - Bu kanunda zikredilen sıhhat memurları; Devlet, belediye ve ida-
rei hususiye işlerinde kullanılan tabipler ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekale-
tinin lüzum göreceği ve mezuniyet vereceği hususlarda tabiplerin maiyetinde bu-
lunan küçük sıhhat memurlarıdır.(1)
Madde 304 - Bu kanunda zikredilen nizamname, talimatname ve saire kanunun
mer'iyeti tarihinden itibaren bir sene zarfında tertip ve ikmal olunur. Elyevm
mevcut ve aynı işlere müteallik nizamname ve talimatname hükümleri bu kanun hü-
kümlerine tearuz etmedikçe yenileri neşredilinceye kadar muteberdir.
Madde 305 - İşbu kanunda yazılı resmi vazifeleri ve muameleleri yapacak olan
Hükümet ve belediye hekimleri ile küçük sıhhiye memurları veya bunların makamına
kaim olacak sair memurlar bu muamelelerden dolayı hiç bir sebep ile alakadarlar-
dan ücret alamazlar.
Madde 306 - Bu kanunun mer'iyeti tarihinden itibaren 28 Haziran 1300 tarihli
Ceraimi Sıhhiye Kanununun ve 1316 tarihli mamulatı dahiliyeden olan sade yağla-
rının muhafazai safiyetine dair Nizamname ve 1323 tarihli Aşı Nizamnamesi ve
31 Mart 1330 tarihli Emrazı Sariye ve İstilaiye Nizamnamesi ve 25 Ağustos 1330
tarihli Tifo aşısının lüzum görülecek mahallerde tatbikının mecburi olduğuna
dair kararname ve 1 Haziran 1331 tarihli Kastamonu Vilayeti ve Bolu Sancağı
frengi mücadele teşkilatı sıhhiyesi hakkındaki Nizamname ve 30 Eylül 1331 tarih-
li Kolera Aşısının lüzum görülecek mahallerde tatbikı mecburi olduğuna dair olan
İrade ve 4 Nisan 1333 tarihli Sakarinin Gümrüklerden İmrarı hakkındaki Kanun ve
5 Şubat 1137 tarihli ve 90 numaralı Frenginin Men ve Tahdidi Sirayeti hakkındaki
Kanun ve 26 Şubat 1927 tarihli Emrazı Sariye ve İstilaiye Nizamnamesine ilave
edilen ahkam hakkındaki kanun hükümleri mülgadır.
Madde 307 - Şubat 1331 tarihli Sıhhiye Nezareti teşkilatına ait kanunla teş-
kil edilmiş olan Meclisi Alii Sıhhi mülgadır.Muhtelif kanunlarla bu meclise ve-
rilmiş olan vazifeler Yüksek Sıhhat Şürası tarafından ifa kılınır.
Ek Madde 1 - (Ek: 14/11/1972 - 1627/2 md.)
Bu kanunda yazılı suçları işleyenler hakkında 303 üncü maddede yazılı kim-
seler tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar muteberdir.
Ek Madde 2 - (Ek: 14/11/1972 - 1627/2 md.)
Bu Kanunun 69 uncu maddesi gereğince alınmış olan tedbirlerden çevre sağlığı
ile ilgili olanlara uyulmaması halinde 303 üncü maddede yazılı yetkililerce 10
liradan 30 liraya kadar para cezası alınır.
(1) Bu hükmün uygulanmasında ek 1 inci maddeye bakınız.
Bu cezaya tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde o yer sulh ceza hakimli-
ğine itirazda bulunulabilir. Süresinde itiraz olunmaz veya itiraz reddedilirse
bu para cezaları yetkili memurlarca derhal tahsil olunur.
Bu tahsilat Muhasebei Umumiye Kanunu hükümlerine göre sağlık ocakları veya
Hükümet tabipliklerinde görevlendirilecek muhasip muteberleri vasıtasiyle ve mu-
temet makbuzları karşılığında yapılır.
Tahsilat derhal yapılmadığı takdirde tebliğ tarihinden itibaren üç gün için-
de ilgili yerlere ödeyenler hakkında ayrıca takibat yapılmaz. Bu süre içinde
ödenmeyen cezalar iki kat olarak 15 gün içerisinde tahsil olunur.
Bu süre içinde de ödenmeyen cezalar üç kat olarak Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü hakkındaki 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre sağlık ocakları veya Hükümet
tabipliklerince tahsil olunur.
Ek Madde 3 - (Ek: 22/9/1983 - 2890/4 md.)
Bu Kanunun 185, 186, 187 ve 188 inci maddelerinde sayılan yasaklara aykırı
fiilleri sebebiyle mahküm edilenler hakkında da Türk Ceza Kanununun 402 nci mad-
desinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.
Bu Kanun kapsamına giren ve umumun sıhhatine, yenecek ve içilecek şeylere
ilişkin davalara, mahkemelerce, 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanu-
nunun 1 inci maddesindeki yer ve 4 üncü maddesindeki zaman kaydına bakılmaksızın
suçüstü hükümlerine göre bakılır ve hükümler kesinleştikten sonra bunların birer
sureti Cumhuriyet savcılıklarınca doğrudan doğruya Sağlık ve Sosyal Yardım Ba-
kanlığına gönderilir.
Madde 308 - Bu kanun neşri tarihinden itibaren altı ay sonra mer'idir.
Madde 309 - Bu kanun hükümlerinin icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
1593 SAYILI KANUNDA EK VE DEĞİŞİKLİK YAPAN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRDIĞI KANUN VE HÜKÜMLERİ
GÖSTERİR LİSTE
Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın
Yürürlükten Kaldırılan _______________________________
Kanun veya Kanun Hükümleri Tarihi Sayısı Maddesi
24/4/1930 tarih ve 1593 sayılı Kanunun:
-32 nci maddesi 15/6/1942 4255 2
-3 üncü maddesinin birinci fıkrasının
doğumu tezyit hakkındaki hükmü ile 152 nci
maddesinin başındaki "İlkaha mani veya"
kelimeleri ve 156 ncı maddesi 1/4/1965 557 8
-209 uncu maddesi 1/7/1948 5237 51/11
-264 üncü maddesi 15/5/1959 7269 51/e
-20 nci maddesinin birinci fıkrasının
8 numaralı bendi ile 170, 171 ve 172 nci
maddeleri 24/6/1995 KHK-560 21
1593 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Kanun Yürürlüğe
No. Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler giriş tarihi
1961 ___ 19/5/1932
2410 ___ 19/4/1934
3987 ___ 31/3/1941
4255 ___ 20/6/1942
5237 1, 4, 5 ve 9 uncu maddeleri ile 51 inci madde-
sinin bu maddelerle ilgili hükümleri 1/1/1949
Diğer maddeleri 1/8/1948
5305 ___ 21/1/1949
5882 ___ 22/2/1953
7269 25/5/1959
557 1 ve 2 inci maddeleri 10/4/l965
Diğer Maddeleri 10/7/1965
1627 ___ 23/11/1972
2890 ___ 24/9/1983
KHK-560 --- 28/6/1995

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder