23 Ekim 2011 Pazar

BÜYÜK BİRADER E-TİCARETE DE EL ATTI

BÜYÜK BİRADER E-TİCARETE DE EL ATTI


İçlerinde Amazon.com, Mercata.com, Buy.com gibi büyük alışveriş sitelerinin de bulunduğu 2000 şirketin bağlı olduğu Cybersource, bu şirketlerden aldığı bilgileri ileride kullanmak üzere ortak bir veritabanında topluyor. Kredi kartı dolandırıcılığını engellemek için uygulanan bu yöntemle şirketin son üç ayda tam 34 milyon e-ticaret işlemini kayıt altına aldığı bildiriliyor.

Şirketler tarafından Cybersource’a yollanan bilgiler arasında müşterinin ismi, telefon numarası, e-mail adresi, teslimat adresi ve satın alınan ürün hakkında kısa bir açıklamanın dahi bulunduğu belirtiliyor.

İnternet şirketleri her e-ticaret işlemi için veri tabanlarına girerek kullanıcı hakkında bilgi ediniyorlar. Eğer müşterinin ismini kara listedeyse işlem kabul edilmiyor. Kara listeye girmek ise o kadar zor değil. Örneğin, son bir yıl içerisinde birbirinden farklı 10 kredi kartı ile alışveriş gerçekleştirdiyseniz, kara listeye alındınız demektir. Adınızı listeden çıkarttırana kadar internet üzerinden alışveriş yapmanız mümkün değil.

Şirket yetkilileri bu sistemin yalnızca kredi kartı dolandırıcılığını engellemek amacıyla kurulduğunu ve toplanan bilgilerin 6 ay sonra tamamen silindiğini söylüyorlar.

Böyle bir veritabanına sahip tek şirket Cybersource değil. Piyasada benzer şekilde çalışan birçok firma var. Hepsi de e-ticaret şirketlerini sanal hırsızlardan korumak amacıyla kurulmuş.

Şirketler, yaptıkları işin mahremiyete aykırı olduğu şeklindeki suçlamaları ise reddediyorlar. Şirket yetkilileri, bu çeşit veri tabalarının bankalar tarafından, gerçek hayatta yapılan alışverişleri takip etmek amacıyla en az on yıldır kullanıldığını belirtiyorlar.

Hem geleneksel bankalara, hem de online şirketlere veritabanı hizmeti veren HNC Software şirketinden bir yetkili, böyle bir veritabanı olmaksızın e-ticaretin neredeyse imkansız hale geleceğini, şirketlerin dolandırıcılık sonucu oluşan zararları karşılamalarının mümkün olmadığını ileri sürüyor.

Tüketici birlikleri ise yapılan her alışverişin takip edilmesi fikrinin korkutucu olduğunu söylüyorlar.

Kullanıcının izni olmaksızın tüm kişisel bilgilerinin üçüncü bir şahsa verilmesinin mahremiyete aykırı olduğunu ifade eden tüketiciyi koruma birlikleri şirketlerin güvenliği sağlamak için bu çeşit veritabanlarına ihtiyacı olmadığı görüşünde.

Gerçek hayatla sanal alem arasındaki en büyük fark ise; birinde sorumluluk tamamen bankaya aitken diğerinde tüm riski işlemi gerçekleştiren şirketin taşıyor olması.

Gerçek hayatta şirketler ellerindeki imzalı kredi kartı slipini göstererek sorumluğu bankaya devrederken, online alışverişte olası bir dolandırıcılık riskini tamamen üstlenmek zorundalar. Bu riskten kurtulmanın en iyi yolu ise bu çeşit veri tabanları sayesinde bir güvenlik filtresi oluşturmak.

Zaten sorunda buradan kaynaklanıyor. Müşteriler, bankaların kendi kişisel bilgilerine ulaşmasına ses çıkarmazken binlerce şirketin haberleri olmaksızın bu bilgilere sahip olmasından rahatsızlık duyuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder